Maliye Postası Dergisi
TEFECİLİK SUÇUNUN ÇEŞİTLİ AÇILARDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Bilindiği üzere tefecilik suçu Türk Ceza Kanunda işlenmiş bir fiildir. Türk Ceza Kanunun 241. Maddesi tefecilik suçunu aşağdaki şekilde tanımlamaktadır.
Madde 241- (1) Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Yukarıda ki kanun metnine bakıldığında Tefecilik suçunun konusu, yani kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç verilen yalnızca “para” olabilir şeklinde düzenlenmiştir. Burada para kavramının açıklanması gerekir.
1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’a dayanılarak çıkarılan 32 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı m.2/e bendine göre para; “Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre Türkiye’de tedavülde bulunan veya tedavülden kaldırılmış olsa bile değiştirme süresi dolmamış olan…” şeklinde tanımlanmıştır.
Ayrıca bir diğer düzenleme de Türk Ceza Kanunun 198. Maddesinde tanımlanmış olup burada paraya eşit sayılan bir nevi para benzeri veya para ile denk tutulan kıymetler ele alınmştır. İlgili madde aynen aşağıya alınmıştır.
“Devlet tarafından ihraç edilip de hamiline yazılı bonolar, hisse senetleri, tahviller ve kuponlar, yetkili kurumlar tarafından çıkarılmış olup da kanunen tedavül eden senetler, tahviller ve evrak ile milli ziynet altınları, para hükmündedir”
Yukarıda ki kanun hükümleri değerlendirildiğinde tefecilik suçunun, günümüzde senet kırdırma (senedin vadesinden önce, üstünde yazan değerin altına başkasına devridir.) şeklinde de işlenebileceği görülmektedir.