Maliye Postası Dergisi
6356 SAYILI KANUN ÇERÇEVESİNDE GREV OYLAMASI KURUMU
Halil İbrahim BEKCAN-Fatih CENGİZLER
Grev ve Grev Oylamasının Hukuki Çerçevesi
Türkiye’de çalışma hayatının en önemli mücadele araçlarından biri olan grev, Anayasa’nın 54. maddesiyle güvence altına alınmış temel bir haktır. Grev hakkı, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde sendikanın en güçlü müzakere aracıdır ve taraflar arasındaki güç dengesini sağlayan bir yapıya sahiptir. Arabulucu raporuyla uyuşmazlığın çözülemediğinin tespit edilmesi hâlinde sendikanın yetkili organları grev kararı alabilmekte; bu karar işyerinde ilan edilmekte ve grev uygulama tarihi en az altı iş günü öncesinden işverene bildirilmektedir. Bu aşama, toplu pazarlık sürecinin en kritik ve stratejik evresidir; zira grev kararına karşı işveren de lokavt kararı alabilme yetkisini bu noktada elde eder.
Teoride grev oylaması, işçi sendikası tarafından alınan grev kararının işçi tabanında demokratik bir meşruiyet kazanmasını sağlamayı amaçlasa da, uygulamada çoğu zaman grev hakkını sınırlayan ve sendikal pazarlık gücünü etkisizleştiren bir araç hâline gelebilmektedir. İşveren baskısı, işten çıkarma tehdidi, mevsimlik veya alt işveren işçilerinin oy hakkına ilişkin tartışmalar ve uygulamadaki belirsizlikler nedeniyle grev oylaması sürecinin işçilerin özgür iradesini her zaman tam anlamıyla yansıtmadığı ileri sürülebilir. Grev, yalnızca çalışma koşullarının iyileştirilmesine ilişkin bir mücadele yöntemi değil, aynı zamanda sendikal özgürlüklerin varlık sebebidir. Bu nedenle grev hakkını etkisizleştiren her düzenleme çalışma barışını doğrudan zedeler.
Grev oylaması, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 61. maddesi ile düzenlenmiştir. Bu maddeye göre grev oylaması, grev kararının işyerinde ilan edildiği tarihteki işçi sayısının en az dörtte birinin yazılı talebi üzerine yapılır. Oylama sonucunda oy kullananların çoğunluğu grevden vazgeçilmesine karar verirse, sendika tarafından alınmış grev kararı uygulanamaz. Oylama sürecine ilişkin usul ve esaslar Toplu İş Sözleşmesi Yetki Tespiti ile Grev Oylaması Hakkında Yönetmelik (YTGOY) ile belirlenmiştir. Bu yönüyle grev oylaması, sendika kararının işçi tabanında meşruiyet kazanmasını hedeflemekteyse de, sonuçları itibarıyla grevin uygulanmasını tamamen ortadan kaldırabilecek bir güç taşımaktadır.
Grev Oylamasının Yapılması
Grev oylaması, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 61. maddesinde ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Grev kararı, işyerinde ilan edildiği tarihte çalışmakta olan işçilerin en az dörtte birinin yazılı talebi üzerine oylanabilir. Talep, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından işveren ve sendikaya bildirilir ve oylama bildirimin yapıldığı tarihten itibaren altı iş günü içinde gerçekleştirilir. Bu yönüyle grev oylaması, sendikanın grev kararının işçi tabanında kontrol edilmesini sağlayan kritik bir aşama oluşturur.
Oylama süreci, Toplu İş Sözleşmesi Yetki Tespiti ile Grev Oylaması Hakkında Yönetmelik hükümlerine tabidir ve seçim hukukunun temel ilkeleri olan eşitlik, gizlilik, tarafsızlık ve dürüstlük esaslarına uygun yürütülmek zorundadır. Oylama başlamadan önce oy kullanacak işçilerin listesi işveren tarafından hazırlanarak sendika ve Bakanlık temsilcilerinin denetimine sunulur; liste incelenir, kesinleştirilir ve tutanak altına alınır. Oy pusulaları kimliği ortaya çıkarabilecek hiçbir işaret taşımamalı, oy verme işlemi kapalı oy–açık tasnif yöntemine göre yürütülmelidir. Oyların sayımı tüm tarafların huzurunda yapılır; geçerli ve geçersiz oylar tutanakla belirlenir ve sonuçlar derhâl ilan edilir.
Bu düzenleme ile sendikanın aldığı grev kararının işçi tabanında denetim altına alınması amaçlanmaktadır; ancak pratikte mekanizma, işveren baskısı altında grev kararını geçersiz kılmanın yolu hâline dönüşebilmektedir. Oylama sürecinin grev oylaması talebinin Bakanlık tarafından işverene ve sendikaya tebliği ile başlaması, ilk aşamada oy kullanacak işçilerin listesinin işveren tarafından hazırlanıp işçi sendikası ve Bakanlık temsilcilerine sunulması, listelerin incelenip kesinleştirilmesi ve tutanak altına alınması teorik olarak hukuki güvenceler öngörse de, uygulamada liste manipülasyonu, alt işveren işçileri, geçici iş ilişkisiyle çalışanlar ve mevsimlik işçilerin durumuna ilişkin tartışmalar oylamanın demokratik niteliğini zedeleyen önemli sorun alanlarıdır.
Oy pusulalarının standart şekilde hazırlanması, üzerinde kimlik belirtilmesine imkân tanıyacak hiçbir işaret bulunmaması ve oy verme işleminin kapalı oy–açık tasnif esasına göre gerçekleştirilmesi, seçim güvenliği bakımından önemlidir. Oyların sayımının tüm tarafların huzurunda yapılması, geçerli ve geçersiz oyların tutanakla belirlenmesi ve sonuçların derhâl ilan edilmesi, sürecin şeffaflığına katkı sağlasa da; grev oylamasının Toplu İş Sözleşmesi Yetki Tespiti ile Grev Oylaması Hakkında Yönetmelik çerçevesinde yürütüldüğü bu süreçte, gizli oy–açık tasnif ilkesi, bağımsızlık, eşitlik ve tarafsızlık ilkeleri ile tüm tarafların gözlemci olarak bulunabilme imkânının pratikte her zaman ideal düzeyde işletilemediği görülmektedir.
Grev Oylaması Sonuçları ve Hukuki Etkileri
Grev oylamasında karar, işyerindeki toplam işçi sayısına göre değil, oy kullananların salt çoğunluğuna göre belirlenir. Bu nedenle katılım oranının düşük tutulması, işverenler açısından stratejik bir araç hâline dönüşebilmektedir. Örneğin 1200 işçinin çalıştığı bir işyerinde 360 işçinin oylamaya katılması ve 181 kişinin “Hayır” oyu kullanması durumunda grev uygulanamaz. Bu sonuç, demokratik iradeden ziyade oylama sürecindeki baskı ve kontrol mekanizmalarının etkili olabildiğini göstermektedir.
Grev oylaması sonucunda sonucun grev aleyhine çıkması, bir başka ifadeyle “greve hayır” sonucu ortaya çıkması durumunda sendika tarafından alınmış grev kararı hükümsüz hâle gelir ve uyuşmazlık barışçıl yöntemlerle çözülmeye çalışılır. Tarafların anlaşamaması hâlinde 6356 sayılı Kanun uyarınca altı iş günü içinde Yüksek Hakem Kurulu’na başvuru zorunluluğu doğar. YHK’nın verdiği karar toplu iş sözleşmesi hükmündedir ve kesindir; kanun yolu kapalıdır. Bu nedenle grev oylamasının olumsuz sonuçlanması, işveren lehine önemli bir pazarlık üstünlüğü yaratmaktadır.
Sonucun grev lehine çıkması, yani “greve evet” sonucunun ortaya çıkması hâlinde işçi sendikası grev uygulama tarihini yürürlüğe koyabilir ve işverenin lokavt hakkı doğar. Lokavt uygulaması, işçilerin topluca işten uzaklaştırılması ve ücretlerin durdurulması gibi sonuçlara yol açar ve bu yönüyle fiili mücadele sürecinin başlangıcını oluşturur.
Grev Oylamasına İtiraz
