Maliye Postası Dergisi
ALTIN ALIM SATIMININ VERGİSEL BOYUTU
Ahmet ARABACI
Altın, yüzyıllardır hem yatırım aracı hem de güvenli liman olarak görülmektedir. Ekonomik kriz, enflasyon veya dövizdeki dalgalanmalar döneminde bireylerin yöneldiği ilk araçlardan biri altındır. Ancak son yıllarda altın alım satım işlemleri sadece kuyumcular aracılığıyla değil, aynı zamanda bankalar, dijital platformlar ve sermaye piyasası araçları üzerinden de gerçekleştirilmektedir. Bu çeşitlilik, altın alım satımının vergisel boyutunu da oldukça önemli hale getirmiştir.
Bu makalede, Türkiye’de altın alım satımına ilişkin vergilendirme esasları, yasal dayanaklar, hangi işlemlerin vergiye tabi olduğu veya olmadığı, ve yatırımcıların dikkat etmesi gereken noktalar detaylı şekilde ele alınacaktır.
1. Altın Alım Satımında Vergi Uygulamasının Temel İlkeleri
Türkiye’de altın alım satımıyla ilgili vergilendirme, işlem türüne ve satışın yapıldığı yere göre değişiklik göstermektedir. Temel olarak üç farklı kanal üzerinden altın alım satımı yapılmaktadır:
-Fiziksel altın alım satımı (kuyumculardan yapılan işlemler)
-Bankalar üzerinden altın alım satımı (dijital altın hesapları)
-Borsa İstanbul Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası (KMTP) üzerinden yapılan profesyonel işlemler
Her birinde vergilendirme yaklaşımı farklıdır. Vergi mevzuatına göre altın, ticari bir mal olarak değerlendirilebilir; ancak kişisel yatırım veya tasarruf amacıyla yapılan alımlar genellikle vergi dışıdır.
2. Fiziksel Altın Alım Satımında Vergilendirme KDV Uygulaması
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-g maddesine göre, kıymetli madenlerin (altın, gümüş, platin) teslimi KDV’den istisnadır.
Bu nedenle, kuyumculardan alınan 24 ayar altın, külçe altın veya işlenmemiş altınlarda KDV uygulanmaz. Ancak işlenmiş, takı veya ziynet eşyası niteliğindeki ürünlerde imalat ve işçilik bedeli üzerinden KDV uygulanabilir.
Örnek:
Bir bilezik satın aldığınızda altının gram fiyatı KDV’ye tabi değildir, ancak kuyumcunun aldığı işçilik bedeli KDV’ye tabidir.
Gelir Vergisi Açısından Durum
Kişisel amaçla yapılan altın yatırımlarında, değer artış kazancı (örneğin altını alıp yıllar sonra daha yüksek fiyata satmak) vergiye tabi değildir.
Gelir Vergisi Kanunu’na göre, “ivazsız olarak (yani yatırım veya tasarruf amacıyla) elde edilen değer artışları” yalnızca menkul kıymetlerde vergiye tabi olur. Fiziksel altın menkul kıymet değildir, dolayısıyla vergi doğmaz.
Ancak altın alım satımını ticari kazanç haline getiren bir kuyumcu veya tüccar için durum farklıdır. Ticari kazanç elde eden işletmeler, elde ettikleri karı Gelir Vergisi veya Kurumlar Vergisi kapsamında beyan ederler.
3. Bankalar Üzerinden Altın Alım Satımında Vergilendirme
Son yıllarda dijital altın hesapları yaygınlaşmıştır. Bankalar, müşterilerine gram altın hesabı, vadeli altın mevduatı veya altın fonları gibi ürünler sunmaktadır.
BSMV (Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi)
Bankalar aracılığıyla yapılan altın alım satım işlemlerinde, BSMV gündeme gelir.
BSMV oranı, 2020 yılında yapılan düzenleme ile %1 olarak belirlenmiştir.
Bu vergi, bankaların alım satım işlemleri üzerinden aldığı komisyon veya kâr payı üzerinden tahsil edilir.
Ancak altının kendisinden elde edilen değer artışına değil, banka hizmetine uygulanır. Yani yatırımcı doğrudan vergi ödemez, banka bu vergiyi tahsil edip devlete aktarır.
Vadeli Altın Hesaplarında Vergi
