Maliye Postası Dergisi
VASİYET İLE MİRASÇI OLARAK ATANAN KİŞİNİN KÜLLİ HALEFİ OLDUĞU MİRAS BIRAKANIN ÖLÜMÜ İLE MİRASI KAZANMASI
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E: 2021/12091
K: 2021/2034
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali-tenkis-ipoteğin fekki davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
YARGITAY KARARI
Davacılar; tarafların murisi ...’ın 17.11.2008 tarihinde vefat ettiğini, 26.08.1994 tarihli noterde düzenlediği vasiyetnamesi ile tüm malvarlığını davalılardan ... ve ...’a bıraktığını; murisin ruhsal rahatsızlığının olduğunu (fiil ehliyetinin bulunmadığını), saklı payı zedeleme amacı taşıyan vasiyetnamenin hukuka aykırı olduğunu; ayrıca, muvazaalı olarak 1. kat 2 nolu bağımsız bölüm üzerine davalı ... lehine ipotek kurulduğunu; vasiyetnamenin, davalıların manevi baskısı ile düzenlendiğini ileri sürerek; vasiyetnamenin iptaline, olmadığında tenkisine, muvazaaya konu ipoteğin fekkine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunmuşlar, esası bakımından da davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; her ne kadar davacılar vekilince, murisin vasiyetnameyi yaptığı zamanda akli melekelerinin yerinde olmadığı ileri sürülerek vasiyetnamenin iptali talep edilmiş ise de; dosyada mevcut 03.03.2004 tarihli sağlık raporunda, muris Haydar’ın ateşli silah bulundurması ya da taşımasında psikolojik ve nörolojik yönden herhangi bir sakınca bulunmadığının tespit edilmiş olması; dosyada bulunan tedavi evraklarının psikolojik rahatsızlıklarla ilgisinin olmaması ve bu hususta dinlenen tüm tanık beyanlarından, 26.08.1994 tarihli vasiyetnamenin, ehliyetsizlik sebebiyle iptal edilmesini gerektirir bir durumun söz konusu olmadığına kesin kanaat getirildiği gerekçesiyle “Davacıların, davalılar ... ve ...’a yönelik, vasiyetnamenin iptaline bağlı olarak tapu iptali ve tescil yönündeki asli taleplerinin reddi; vasiyetnamenin tenkisi yönündeki feri taleplerinin
kabulü ile; 31.218.01 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, yukarıda adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara mütesaviyen ödenmesine; davacıların, davalı ...’a yönelik, muvazaa nedeniyle ipoteğin fekki yönündeki taleplerinin reddine karar verilmiş, hükmün taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemiz 15.04.2014 tarih ve 2013/20927 esas, 2014/6106 karar sayılı ilamı ile “...Davacılar vekili; vasiyetçinin, vasiyetname düzenlediği tarihte fiil ehliyetinin bulunmadığını iddia etmiş, vasiyetnamenin iptalini istemiştir.
HUMK’un 275. ve devamı maddeleri gereğince, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vermelidir. Sonucu açık ve belli durumlar ayrık olmak üzere; vasiyetçinin vasiyetname tarihinde fiil ehliyetine sahip olup olmadığının saptanması da uzman bilirkişiler ve resmi sağlık kurulu raporu aracılığıyla yapılmalıdır. Mahkeme gerekçesinde dayanılan 03.03.2004 tarihli sağlık raporu, vasiyetnamenin düzenleniş tarihinden çok sonrasına ilişkin bulunduğu gibi, fiil ehliyetine ilişkin düzenlenmiş bir rapor da değildir. O halde mahkemece; davacı tarafın itirazı da gözetilerek, bu husustaki tüm deliller ve belgeler toplanarak (Hastane kayıtları ve raporlar da eklenerek) bu konuda en yetkili sağlık kurulundan, Adli Tıp Kurumu Başkanlığından, heyet raporu alınması ve sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde vasiyetnamenin iptali isteminin reddine ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu aşamada, bozma gerekçesi gözetilerek, tarafların tenkise ve sair temyiz itirazlarının incelenmesine mahal görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; ... Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun raporuna göre murisin işlem tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunun kabul edildiği anlaşılmakla vasiyetnamenin iptali açısından davacıların davalarını ispatlayamadığı, tenkis talebine gelindiğinde ise, miras bırakanın mal varlığının tamamına ilişkin teker teker tespit yapılarak alınan rapor doğrultusunda seçimlik tercih hakkı para olarak kullanıldığı ve ipotek açısından muvazaa iddiası kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; davacıların, davalılar ... ve ...’a yönelik vasiyetnamenin iptali ve iptale bağlı tapu iptali ve tescile yönelik asli taleplerinin reddine, vasiyetnamenin tenkisi yönündeki feri taleplerinin kabulü ile, 29.166,31 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara ödenmesine, davacıların davalı ...’a yönelik muvazaa nedeniyle ipoteğin fekki taleplerinin reddine karar verilmiş, karar davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Muris ...’ın 17.11.2008 tarihinde vefat ettiği, ....Noterliği’nin 26/08/1994 tarih ve 22236 yevmiye sayılı düzenleme şeklindeki vasiyetnamesi ile tüm malvarlığını ikinci eşi davalı ...’tan olma çocukları davalılar ... (1/3) ve ...’a (2/3) vasiyet ettiği; davacılar ... ve ...’ın da murisin ilk eşinden olma çocukları oldukları anlaşılmaktadır.
Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. (4722 S.K. md.17)
TMK.’nın 516/2. maddesine göre, bir kimsenin mirasın tamamını ya da belirli bir oranını almasını içeren her tasarruf mirasçı ataması sayılır. Mirasçı ataması 3. kişiler lehine yapılabileceği gibi yasal mirasçılar lehine de yapılabilir. Somut uyuşmazlıkta ise muris, terekesinin tamamını belirli oranlarla davalılar ...’e bırakarak, mirasçı ataması yapmıştır.
Tenkis davası, TMK’nın 560-562 maddelerinde düzenlenen, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen gerek ölüme bağlı ve gerekse sağlararası kazandırmalarının kural olarak saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar tarafından mirasbırakanın tasarruf edebileceği sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu davalardandır. Bu yönüyle bakıldığında tenkis davası Miras Hukukuna özgü bir iptal davası olarak kabul edilmelidir. (G.Antalya, Miras Hukuku, İstanbul, 2003, s.305). Tenkis, açıkladığımız sebeplerle saklı payın yaptırımıdır (H.Hatemi, Miras Hukuku, İstanbul, 2004, s.23).
Dava; yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında, belirli mal vasiyetinin değil, mirasçı atanmasıyla (nasbı) ilgili tasarrufun tenkisi isteğine ilişkindir.