Maliye Postası Dergisi
TÜRKİYE’NİN ASKERİ ALANDA DEVRİM (RMA) HİPOTEZİNE KATKISI: TÜRKİYE’NİN SAVUNMA SANAYİ SİSTEMİ VE SÜRÜ SİHA TAARRUZLARI ÜZERİNE VERGİSEL BİR ANALİZ - 2
Ümit BOZKURT - Rahmi Erkut ERDİNÇLER
GİRİŞ
Askeri Olaylarda Devrim (Revolution in Military Affairs) Hipotezi ya da kısaca adıyla RMA Hipotezi, askeri yazında yeni teknolojik değişimlerin olası bir savaşın gidişatını belirleyebilecek şekilde fark yaratmasını, muhabere ortamını dönüştürdüğünü teoride kabul eder. Bu hipoteze göre tarihte belli bir teknolojik üstünlüğe erişmiş bir uygulayıcı, bu üstünlüğü doğru ve yerinde uygulayabilmesiyle oyun değiştiren konumuna yükselebilir. (Ökten, 2020: 126-127). Türkiye Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) konseptini ilk geliştiren ülke olmamasına rağmen bu teknolojik atılımı yerli ve milli savunma sanayisi ile niteliksel ve niceliksel olarak bir kuvvet çarpanına dönüştürmüş, bununla da kalmamış, bu alanda dünya savaş literatürüne “Sürü SİHA Taarruzları” konseptini İHA/SİHA’ların tüm potansiyelini göstererek eklemiştir (Brownsword, 2020). Türkiye’nin bu başarısı sadece Türkiye’nin terörle mücadelesi ya da Suriye’de devam eden barışı sağlamaya yönelik operasyonlar ile sınırlı kalmamıştır. Libya’da Türkiye’nin desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçlerinin envanterinde yer alan SİHA’lar ile Hafter güçlerinin saldırılarını püskürtmesi, akabinde de saldıran konuma geçerek varlığını diplomatik açıdan sürdürülebilir kılması önemli bir örnek olarak karşımıza çıkmaktadır (Rakesh, 2020). Ancak en önemli ve güncel başarı hikayesi ise Azerbaycan’ın Ermenistan tarafından 30 yılı aşkın işgalinde kalan Dağlık Karabağ bölgesinin 44 günlük bir mücadele ile kurtarması olmuştur. Buradaki başarının kilit öğesi yine Azerbaycan’ın envanterinde yer alan Türk yapımı SİHA’lar ve bunların sürü halinde taarruz ettirilerek kullanılmasıdır.(Aksenov, 2020).
TSK’da kullanılan ilk İHA, 1989 yılında kullanılmaya başlayan Meggitt firması tarafından üretilmiş olan, Banshee sistemidir. Türkiye’nin yerli İHA üretmek için geliştirdiği ilk proje olan İHA-X1-Şahit projesi Mart 1990 tarihinde başlatılmıştır .(Aksan, 2020). X1-Şahit, İHA’sından iki adet üretilmesine ve başarıyla uçurulmasına rağmen bütçe sorunlarından dolayı seri üretime geçilmemiştir. 1993 yılında Almanya tarafından 5 adet CL-89 İHA’sı Türkiye’ye hibe edilmiştir. Fakat lojistik sıkıntılar ve yaşanan kazalar nedeniyle bu İHA’lar envanterden çıkarılmıştır. 1994 yılında Türkiye ABD’den GNAT-750 İHA’larını ithal etmiş ve bu İHA’lar 1994-1998 döneminde aktif görevde kullanılmışlardır. TSK’nın ihtiyacı olan İHA’ların ithal edilmesine paralel olarak, yerli İHA üretebilmek için adımlar atılmaya başlanmıştır. Bunların sonucu olarak Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) tarafından sırasıyla; Turna-Keklik (1996), Pelikan-Martı (2003), Öncü (2008), Şimşek (2012) ve ANKA (2010) insansız hava araçları üretilmiştir. Yerli İHA üretmeyi amaçlayan Türkiye, ihtiyaçlar doğrultusunda, 2005 yılında İsrail’den bir adet Heron İHA’sını 4 milyon dolar bedelle kiralamıştır. 2007 yılında üç adet daha Heron kiralanmasına rağmen, bu İHA’lardan istenen verim alınamamış hatta üç tanesi düşmüştür. Buna rağmen, Türkiye 2008 yılında on adet Heron’u 188 milyon dolar bedelle satın almıştır (Yanarocak, 2020). Teknik özellikler açısından ABD menşeili Predator İHA’sı, Heron’a göre daha gelişmiştir. Fakat İsrail’in Aselsan tarafından geliştirilen Aselflir 300T’yi (Elektrooptik keşif, gözetleme ve hedefleme sistemi) Heron’lara entegre etmeyi kabul etmesi, Türkiye’nin Heron’ları tercih etmesinde önemli bir etmen olmuştur. Sonraki dönemlerde İsrail ile yaşanan Mavi Marmara olayının da etkisiyle Türkiye, İHA konusunda yerli ve milli kaynaklara yönelmeye başlamıştır. İsrail ile İHA konusundaki ilişkiler sürerken, 2007 yılında Baykar tarafından üretilen Bayraktar Mini İHA, TSK envanterine girmiştir. Bu İHA 2012 yılında Katar’a ihraç edilerek, ihracatı gerçekleştirilen ilk yerli İHA olmuştur. Daha sonrasında Baykar tarafından, Malazgirt (2009), Bayraktar TB2 (2014) üretilmiştir. Buna ek olarak, Bayraktar Akıncı ve Bayraktar DİHA’nın üretim ve geliştirme süreçleri devam etmektedir. Özellikle Bayraktar TB2’ler, 2015 yılında silah sistemleri ile donatılmışlar ve Türkiye’nin gerçekleştirmiş olduğu Fırat Kalkanı (2016), Zeytin Dalı (2018), Barış Pınarı (2019) ve Bahar Kalkanı (2020) harekâtlarında etkin şekilde kullanılmışlardır (Urcosta, 2020). Bu sayılanlar dışında, Türkiye’de yerli firmalarca üretilmiş olan birçok İHA/ SİHA’lar bulunmaktadır.
Çalışmamızın 2.bölümü olan bu bölümde hali hazırda Türk savunma sanayisinin başarılı örneklerinden olan İHA/SİHA çalışmalarının Gelir Vergisi Kanunu açısından vergilendirmesinde ne gibi vergisel avantajlar olduğu ve ne gibi ek mali avantajlar verilebilmesi gerektiğinden bahsedeceğiz. Derginin bir sonraki sayısında 3. ve son bölümde ise Kurumlar Vergisi Açısından vergisel avantajlardan ve yapılması gereken ek düzenlemeler hakkında bahsedeceğiz.
DEĞERLENDİRME
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunun 1.Maddesinde: