Maliye Postası Dergisi
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK MEVZUATI AÇISINDAN ÜÇÜNCÜ GÖZ DENETİMİ NEDEN ÖNEMLİ VE İŞVERENLERE KATKISI NEDİR?
Mahmut ÇOLAK
Bilindiği üzere, işverenler çalışma ve sosyal güvenlik mevzuatı açısından aşağıdaki kurumlar ve müfettiş ile denetmenleri tarafından sektörel olarak, ihbar veya şikâyet üzerine ya da söz konusu kurumların rutin incelemelerine istinaden denetlenmektedir.
. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişleri
. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sosyal Güvenlik Müfettişleri
. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sosyal Güvenlik Denetmenleri
Bu denetimler sonucu işverenler aşağıdaki müeyyidelerle karşı karşıya kalmaktadırlar:
. İdari para cezası
. Prim tahakkuku
. Gecikme cezası
. Gecikme zammı
. Teşviklerin iptali
. Asgari ücret desteklerin geri alınması
. İş kazası sonucu ölüm geliri, sürekli iş göremezlik geliri tazmini, maddi ve manevi tazminat
. Sağlık hizmeti sunucuları açısından sözleşmenin iptali, cezai şart vb.
İşverenler söz konusu denetimleri kendi bünyelerinde çalıştırdıkları insan kaynakları uzmanları, avukatları ve diğer uzmanlar eli ile karşılamaktadırlar.
İşverenlerimizin denetimler sonucu tabiri caizse süprizlerle karşılaşmamak adına mümkün olduğu sürece, işyeri kayıtlarını dışarıdan üçüncü göz olarak üçüncü göz denetimi altında yaptırmaları yukarıdaki müeyyideleri ve riskleri azaltacak veya tamamen ortadan kaldıracaktır.
Bu üçüncü göz denetimi hangi konular dikkate alınarak yapılmalıdır?
. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
. 4857 sayılı İş Kanunu
. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
. 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu
. 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu
. 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu
. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun
. 854 sayılı Deniz İş Kanunu
. 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun
. 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu
. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu
. 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kanunu
. Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Mevzuatına İlişkin Diğer Kanunlar Ve Bu Kanunların Uygulama Yönetmelikleri, Tebliğleri, Genelgeleri, Genel Yazıları.
Bu üçüncü göz denetimi kimler tarafından yapılmalıdır?
Bu üçüncü göz denetimi alanında uzman, çalışma ve sosyal güvenlik mevzuatı konularında deneyimli, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumunda denetim elemanlığı yapmış kişilerce gerçekleştirilmelidir. Bu denetim, söz konusu konularda söz sahibi olan tek bir kişi tarafından yapılacağı gibi ekip halinde de yapılabilir.
Bu üçüncü göz denetiminde nelere dikkat edilmelidir?
Bu üçüncü göz denetiminde öncelikle tespitler yapılmalı, riskler tespit edilmeli ve daha sonra çözüm önerileri sunulmalıdır. Elbette bunun bir rapora bağlanması zorunlu olmalıdır.
Bu üçüncü göz denetimi hangi dönemi içermelidir?
Bu üçüncü göz denetimi son 10 yılı içerecek şekilde incelenmeli, akabinde mümkün mertebe her yıl düzenli denetim yapılmalıdır.
Bu üçüncü göz denetiminin sağlayacağı katma değerler nelerdir?
. Sürekli değişen İş ve Sosyal Güvenlik - İş Sağlığı ve Güvenliği - İŞKUR mevzuatına ilişkin işlemlere adaptasyonun sağlanması, hatalı-yanlış işlemlerin düzeltilmesi
. İş ve Sosyal Güvenlik - İş Sağlığı ve Güvenliği - İŞKUR mevzuatından kaynaklanacak risklerle ilgili farkındalık bilincinin oluşması
. Avantajlı teşvik/desteklerden faydalanılması ile teşviklerden mahrum kalma risklerinin önlenmesi
. Yanlış-yersiz SGK primleri ödenmesinin engellenmesi
. Gereksiz yere tazminat ödemenin engellenmesi
. Çalışma ve sosyal güvenlik mevzuatına işverenlerin tüm işlemlerinin uyumlu hale getirilmesi
. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Mevzuatı konularında kurumsallaşmanın sağlanması, rekabet avantajının sağlanması, firmanın marka değerinin korunması ile İnsan Kaynakları personelinin sorun çözme becerilerinin artırılması
Sonuç olarak; İş ve Sosyal Güvenlik Mevzuatı tüm işyerleri açısından büyük bir öneme sahip bulunmaktadır. Zira söz konusu mevzuat hem çok dağınık ve karışık hem de sürekli değişikliğe uğramaktadır. SGK her ilde bulunan Sosyal Güvenlik Denetmenleri ile merkezde bulunan Sosyal Güvenlik Müfettişleri vasıtasıyla denetimlerini yürütmektedir. Denetimler, çapraz kontrole dayalı sürekli etkin bir şekilde sektörel ve analize dayalı bir şekilde güçlendirerek artırılmaktadır. Ayrıca, diğer tüm resmi kurumların denetim elamanları da görevlerini yaparken aynı zamanda SGK mevzuatı açısından tespitler yapmaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişleri tarafından da iş mevzuatına yönelik işyeri denetimlerini sürekli etkin bir şekilde artırmaktadır. Buna karşın çok sayıda yükümlülük ve sorumluluklar ile bunlara yönelik işyerlerinin kaldıramayacağı boyutta; çok ağır idari para cezaları, tazminatlar, gecikme zammı ve cezası ile diğer müeyyideler uygulanmakta ve işyerleri devlet teşvikleri ve desteklerinden mahrum bırakılmaktadır. Hele ki işyerinde bir iş kazasının meydana gelmesi halinde; İş Sağlığı ve Güvenliği ile iş mevzuatı uyarınca her bir Kanun için ayrı ayrı idari para cezaları uygulamakta, bu cezalar da yetmemekte SGK yapmış olduğu tüm masrafları (emekli aylıkları, sağlık ve diğer giderleri) işverenden almakta, ayrıca işçinin ya da ölümü halinde ailesinin açacağı maddi/destek yoksun kalma tazminatları ile manevi tazminatlar da göz önünde bulundurulduğunda ekonomik durumu ne kadar iyi olursa olsun tüm işyerlerinin altından kalkamayacağı sonuçlara neden olmakta, öte yandan işyeri sahip ve yöneticileri Türk Ceza Kanunu yönünden yargılanmaktadır.
Diğer yandan; denetim ve uygulama yapmamış, uygulamanın içinden gelmeyen sadece teorik bilgiye sahip danışmanlarla çalışılması ya da sadece iş ve sosyal güvenlik açısından uzman olmayanlara güvenilmesi, sahte- yetersiz- niteliksiz- yasal yükümlülükleri ve uygulamayı bilmeyen, eksik- yanlış bilen uzmanlarla personel işlemlerinin yürütülmeye çalışılması, personel dosyalarının, sözleşmelerin ve belgelerin kanıt gücünün yetersizliği, kulaktan dolma veya internet bilgileriyle işlem yapılması, işçinin çalıştığı esnada İnsan Kaynakları uygulamalarına gereken önemin verilmemesi, teftiş veya dava öncesinde gerekli çalışmaları zamanında ve gereğince yapılmaması, işten çıkarılan işçinin haklarının verilmesine karşın alınan ibranamenin geçersiz olması, karşı tarafın elindeki belge ve delillere göre savunma yapılmaması, Yargıtay kararları çerçevesinde bilgi-belge ve ispatlayıcı diğer delilleri mahkemeye sunamamaları, bir yandan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve SGK nezdinde kaybetmelerine bir yandan da mahkemelerde kaybetmelerine neden olmaktadır. Bu durum konusunda bilinçli olan işverenler, iş ve sosyal güvenlik uygulamalarında profesyonel destek alarak söz konusu riskleri en aza indirmekte ve her yönden kazançlı çıkmaktadır.