Maliye Postası Dergisi
ÇALIŞANA AVANS VERİLMESİ
Erol GÜNER
İşçi ile işveren arasındaki ilişkinin en önemli unsuru hiç kuşkusuz ücrettir. İşveren işçinin vermiş olduğu hizmet sonucunda, emeğin karşılığı olarak ücret ödemek zorundadır. İşçinin çalışması karşılığında, hak ettiği ücretin ödenme süresi 4857 sayılı İş Kanununun 32. ve 34. maddeleri uyarınca; ücretin en geç ayda bir ödenmesi gerekir. İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir. Ancak burada önemli olan husus ücretin çalışılan ayı takip eden aybaşında muaccel (yani talep edilebilir) hale gelmesidir. Bunun anlamı; çalışılan ayı takip eden aybaşından önce işçinin ücret talebinde bulunması halinde işveren ödeme yapmak zorunda değildir.
Ücreti ödeme gününden, itibaren 20 gün içinde mücbir bir nedenle ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir.
Yine 6098 sayılı Borçlar Kanununun 401. maddesinde işveren, işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde ise, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti ödemekle yükümlüdür.
Avans, işverenin vermiş olduğu ücretin işçinin giderlerini karşılayamaması halinde karşımıza çıkabileceği gibi olağanüstü harcamalar nedeniyle de ortaya çıkabilmektedir. Böyle durumlarda hiç kuşkusuz işçinin aklına gelen çözüm yollarından birisi de gelecek dönemde alacağı ücretten düşülmek üzere avans talep etmesidir.
İşçinin işverenden avans istemesiyle ilgili olarak, İş Kanununda herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. Çünkü avans; henüz hak edilmemiş bir ücret olup, işçinin ileride yapacağı çalışmaya karşı işverenden isteyeceği ücrettir. Bu konudaki düzenleme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun Ücretin Ödenmesi – Ödeme Süresi başlıklı 406. maddesinin son bölümünde belirtilmiştir.
YASAL DÜZENLEME:
4857 sayılı İş Kanununda avansın tanımına ve koşullarına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Basın İş Kanunu kapsamında çalışanlara ücretleri peşin ödenmektedir. Avans yalnızca Deniz İş Kanununda ve Borçlar Kanununda hüküm altına alınmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun Ücretin Ödenmesi – Ödeme Süresi başlıklı 406. maddesinin son bölümünde şu şekilde yer almaktadır:
“İşçinin zorunlu ihtiyacının ortaya çıkması halinde ve hakkaniyet gereği ödeyebilecek durumda ise, hizmetiyle orantılı olarak işçiye avans vermek zorundadır” tanımlaması yapılmıştır.”
Deniz İş Kanununun 30. maddesine göre ise, işverenler gemi adamının istemesi üzerine kendilerine iş sözleşmesindeki esaslara göre avans ödemek zorundadırlar. Avans ödemesi iş sözleşmesinde düzenlensin veya düzenlenmesin işveren veya vekili (kaptan) gemi adamına isteği halinde aylık ücretine mahsuben avans vermek zorundadır. Bireysel veya toplu iş sözleşmelerinde avans ile ilgili bir düzenleme var ise bu düzenleme gereğince gemi adamına avans verilecektir.
Basın İş Kanununun 14. maddesine göre ücret, her ay peşin olarak ödendiğinden gazetecilerin işverenlerden avans talep etmeleri gibi bir uygulama söz konusu olmamaktadır.
193 sayılı Gelir vergisi Kanunu’nun “Ücretin Tarifi” başlıklı 61. maddesinde ücret; “işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü de yer almaktadır. B düzenlemeye göre, Gelir Vergisi Kanunu açısından personele verilen avans, ücret olarak değerlendirilmektedir.
Görüldüğü gibi, iş kanunlarından sadece Deniz İş Kanununda avans düzenlenmiş, diğerlerinde işçiye avans isteme hakkı, işverene avans ödeme yükümlülüğü getirilmemiştir. Türk Borçlar Kanununda ise avansla ilgili ayrıntılı bir düzenleme bulunmaktadır.
Avans verilmesinde 4857/M.5 çerçevesinde, çalışanlar arasında ayrım yapılmaması gerektiği, 4857/M.8 çerçevesinde, “İş sözleşmesi, Kanunda aksi belirtilmedikçe, özel bir şekle tabi değildir. “dolayısıyla taraflar arasında Kanuna aykırı aykırı olmamak kaydıyla iş sözleşmeleri serbestçe oluşturulabilir.” Hükümleri de önem arz etmektedir.
Diğer yönden iş sözleşmesinin eki niteliğindeki yazılı kaynakların Kanuna aykırı olmayan hususlarda bağlayıcıdır. İş sözleşmesi hükmü haline gelen işyeri uygulaması da bu kapsam içinde değerlendirilmesi gerekmektedir. İş sözleşmesi ve eki niteliğindeki kaynaklarda belirtilmemiş olsa da, işyeri uygulaması açısından “fiili uygulamayı” çalışma koşulları” çerçevesinde değerlendirmemiz gerekecektir. Uygulamanın kaldırılması veya değiştirilmesi de ancak 4857 sayılı İş Kanunun 22. Maddesi çerçevesinde yapılabilecektir.
Türk Borçlar Kanunundaki avans ile ilgili düzenlemeler ve buna aykırılıklar, bu kanun kapsamında çalışanlar için geçerlidir. Ancak söz konusu düzenlemenin kıyasen İş Kanunlarına tabi çalışan işçi, gemi adamı ve gazeteciler için uygulana bilineceğini düşünüyorum.
AVANS ÖDEMESİ HAKKINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR:
