Dergiden Seçme Makaleler
KABAHATLER KANUNUNA GÖRE VERİLEN İDARİ PARA CEZALARINDA SORUMLULUĞUN ESASLARI - Nevzat BOZKURT
Nevzat BOZKURT
Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi
KABAHATLER KANUNUNA GÖRE VERİLEN İDARİ
PARA CEZALARINDA SORUMLULUĞUN ESASLARI
(01 Kasım 2011 tarihli Maliye Postası Dergisinde yayımlanan yazının bir bölümüdür )
I.Giriş
Nevzat BOZKURT
Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi
KABAHATLER KANUNUNA GÖRE VERİLEN İDARİ
PARA CEZALARINDA SORUMLULUĞUN ESASLARI
(01 Kasım 2011 tarihli Maliye Postası Dergisinde yayımlanan yazının bir bölümüdür )
I.Giriş
Bilindiği üzere 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 30.03.2005 tarih ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanunla değişik 3’üncü maddesi; “Bu Kanunun;
a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanır.” hükmüne amirdir.
Bu hüküm gereğince, idari para cezaları hakkında 5326 sayılı Kanunun genel hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
12.05.2007 tarih ve 26520 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 442 seri no’lu Tahsilat Genel Tebliğinde de; 5326 sayılı Kanun kapsamına giren idari para cezaları hakkında yapılacak işlemler ve diğer hususlara ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.
Öte yandan, 5326 sayılı Kanunun 2’nci maddesinde kabahat;“Kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık” olarak tanımlanmış, 16’ncı maddesinde ise idari yaptırımların idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu ifade edilmiştir. 16’ncı maddenin ikinci fıkrasında ise idari tedbirler; mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olarak belirtilmiştir.
Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, karşılığında idari para cezası öngörülen fiiller, kabahat olarak değerlendirilecek ve para cezaları hakkında anılan kanunun 3’üncü maddesine istinaden 5326 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.
5326 sayılı Kanunun 22’nci maddesinde, kabahat dolayısıyla idari yaptırım kararını vermeye ilgili kanunda açıkça gösterilen idari kurul, makam veya kamu görevlilerinin yetkili olduğu, ilgili kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde ise idari yaptırım kararını vermeye ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amirinin yetkili olduğu belirtilmiştir. Bu açıklamalar çerçevesinde, örneğin; gümrük idari para ceza kararlarının gümrük idare amirleri veya yardımcıları tarafından karara bağlanması gerekmektedir.
Diğer yandan, 5326 sayılı Kanunun 25’inci maddesi ve 12.05.2007 tarih ve 26520 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 442 seri no’lu Tahsilat Genel Tebliği uyarınca idari yaptırım kararında; bulunmasına gereken hususlara yer verilmiştir.
İdari yaptırım kararlarına; kararın ilgilisine huzurda tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması halinde kararın verildiği esnada, bu yöntemin dışında, 11.02.1959 tarih ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre farklı şekillerde tebligatın yapılması halinde de idarede kalan nüshalara tebliğ tarihi yazılacaktır. Ayrıca, idari yaptırım kararının idarede kalan nüshalarında, kararın kesinleşme tarihi de yer alacaktır.
II. İdari Para Cezaları Tahsili ve Zaman Aşımı Süreleri
442 seri no.lu Tahsilat Genel Tebliğinde tebligatın 5326 sayılı Kanunun 26’ncı maddesindeki hükümlere göre yapılacağı belirtilmiş olup, buna göre idari yaptırım kararı, 7201 sayılı Kanun hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilecektir. İdari yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde bu husus kararda açıkça belirtilecektir. Aynı şekilde, tüzel kişi hakkında verilen idari yaptırım kararları her halde ilgili tüzel kişiye tebliğ edilecektir.
Öte yandan, 5326 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince itirazın reddine ilişkin kararlara karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulması mümkündür. Dava açma süresi ise 06.01.1982 tarih ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine tabi olmaktadır.
5326 sayılı Kanunun Soruşturma Zaman Aşımı başlıklı 20’nci maddesinde ise; zaman aşımı süresinin, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle veya neticesinin gerçekleşmesiyle işlemeye başlayacağı, kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması halinde suça ilişkin dava zaman aşımı hükümlerinin uygulanacağı, nispi para cezalarında zaman aşımının 8 yıl, maktu para cezalarındaki zaman aşımının ise, ceza miktarına bağlı olarak 3 ila 5 yıl arasında değiştiği yer almaktadır.
Yerine Getirme Zaman Aşımı başlıklı 21’inci maddesinde de; zaman aşımı süresinin, kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı, kanun hükmü gereği olarak idari yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zaman aşımının işlemeyeceği belirtilmiştir.
Buna göre, 5326 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükmü gereğince idari yaptırım kararlarına ilişkin zaman aşımı süreleri anılan kanunun 20’nci (Soruşturma Zaman Aşımı) ve 21’inci (Yerine Getirme Zaman Aşımı) maddesi hükümlerine tabidir.
Dolayısıyla, vergi kaybına neden olan işlemlere uygulanacak para cezalarında vergi aslı tahakkuk zaman aşımına uğramış olsa dahi bu vergilere ait para cezalarının 5326 sayılı Kanunun 20’nci maddesinde belirtilen zaman aşımı süreleri içinde tahsil edilmesi gerekmektedir.
Bunların yanında, 442 seri no.lu Tahsilat Genel Tebliğinin III-C maddesinde, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna başvurulmaması veya kanun yoluna başvurulması halinde yargılama aşamalarının son bulması neticesinde idari para cezalarının takip edilebilir aşamaya gelmesi idari para cezasının kesinleşmesi olarak yer almıştır.
Nitekim, 5326 sayılı Kanunda idari para cezalarının ödeme süresine ilişkin herhangi bir hükme yer verilmemiştir. 5326 sayılı Kanunun 17’nci maddesinde idari para cezalarının Genel Bütçeye gelir kaydedileceği, Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarına ilişkin kesinleşen kararların da, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderileceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan, 5326 sayılı Kanunun 17’nci maddesinin altıncı fıkrası; “Kabahat dolayısıyla idari para cezası veren kamu görevlisi, ilgilinin rıza göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal kendisi gerçekleştirir. İdari para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez.” hükmüne amirdir.
Ancak 442 seri no.lu Tahsilat Genel Tebliğinde; peşin ödeme indiriminin, amme alacağının kanuni ödeme süresi geçtikten sonra uygulanamayacağı, ödeme süresi dava açma süresinden daha az olan para cezaları için indirimin, ödeme süreleri içerisinde yapılan ödemelerle sınırlı olacağı, buna karşın, kanuni ödeme süresi dava açma süresini aşan para cezalarında ise peşin ödeme indiriminin dava açma süresi içerisinde yapılan ödemelere uygulanacağı, bu süreden sonra yapılan ödemelerde ise peşin ödeme indirimi uygulanmayacağı ifade edilmiştir.
III. Para Cezalarında Kabahat Dolayısıyla
Sorumluluğun Esasları
5326 sayılı Kanunda, işlenen kabahat nedeniyle verilen idari para cezası ile ilgili olarak müteselsil sorumluluk kabul edilmemiştir. Bu nedenle tespit edilen sorumluların her birine ayrı ayrı ceza uygulanması gerekmektedir. Sorumluların tespitinde 5326 sayılı Kanunun 7 ila 15’inci maddelerinde belirtilen esaslar çerçevesinde hareket edilmesi gerekmektedir.
Bu yazının tamamı Maliye Postası Dergisi'nin 01 Kasım 2011 tarihli sayısında yayımlanmıştır. Yazının tamamını ve Vergi, SGK, İş, Ticaret Mevzuatı ile ilgili güncel konularda uygulamaya yönelik bunun gibi diğer makaleleri düzenli olarak takip etmek, ücretsiz danışmanlık hizmetimizden yararlanmak için siz de abonemiz olun.