Dergiden Seçme Makaleler
ANONİM ŞİRKETLERCE PAY SENEDİ ÇIKARILMASININ SAHİBİNE SAĞLADIĞI VERGİSEL AVANTAJLAR
Soner ALTAŞ
( Maliye Postası Dergisi'nde yayımlanmıştır)
1. GİRİŞ
Ülkemizde 2014 yılı Haziran ayı itibariyle 94.828 adet anonim şirket bulunmaktadır(1). Bu şirketlerin ağırlıklı kısmı, 6762 sayılı eski Ticaret Kanunu (ETK(2)) döneminde kurulmuştur. Eski Ticaret Kanunu’nda anonim şirketler tarafından çıkarılacak olan hisse senetleri kapsamlı bir şekilde düzenlendiği halde, anonim şirketlere hisse senedi bastırma zorunluluğu getirilmemişti. Ülkemiz uygulamasında, anonim şirketlerin ağırlıklı kısmının aile şirketi olmasının da etkisiyle, şirketlerin hisse senedi bastırmadıkları bilinen bir gerçektir. Oysa, anonim şirketlerce hisse senedi bastırılması, sahibine, özellikle şirketteki paylarının devrinde çok ciddi vergi avantajları sağlamaktadır. Bu nedenle, genelde pay devirlerine ilişkin vergisel avantajlardan faydalanmak amacıyla hisse senedi bastıran birkaç şirket dışında, anonim şirketlerce pay senedi bastırılması sıkça rastlanılan bir uygulama değil idi.
Buna karşılık, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(3) (TTK(4)), hisse senedi yerine "pay senedi"ni kanunî terim olarak kabul ederek, bazı koşulların varlığında anonim şirketlerin pay senedi bastırmalarını zorunlu tutmuştur. Bu açıdan bakıldığında, TTK’nın getirdiği pay senedi bastırma yükümlülüğünün gerçek ve tüzel kişi pay sahiplerini adeta vergi avantajlarından faydalanmaya zorladığını söylemek mümkündür. İşte bu çalışmada, anonim şirketler tarafından pay senedi çıkarılmasının gerçek ve tüzel kişi pay sahiplerine sağlayacağı vergisel avantajlar üzerinde durulacaktır.
2. ANONİM ŞİRKETLERCE PAY SENEDİ ÇIKARILMASININ SAĞLAYACAĞI VERGİSEL AVANTAJLAR
ETK, anonim şirketin esas sermayesine karşılık gelen hisse senetlerinin hamiline veya nama yazılı olacağını, ancak, şirketin esas sözleşmesinde aksine bir hüküm yok ise hisse senetlerinin nama yazılı olması gerektiğini; bedelleri tamamen ödenmemiş olan paylar için hamile yazılı hisse senetleri veya ilmühaberler çıkarılamayacağını, bu hükme aykırı olarak çıkarılan senetlerin hükümsüz olacağını; şirket esas sözleşmesinde aksine hüküm bulunmadıkça çıkarılan hisse senetlerinin nev'inin değiştirilebileceğini, ancak nama yazılı senetlerin hamiline yazılı senetlere çevrilmesi için pay bedelinin tamamen ödenmiş olması gerektiğini; şirketin tescilinden önce çıkarılan hisse senetlerinin hükümsüz olacağını, sermaye artırımlarında ise “esas sermayenin artırılması keyfiyetinin tescilinden” önce çıkarılan hisse senetlerinin hükümsüz olacağını ve hisse senetlerinin itibarî değerlerinin en az bir kuruş olacağını öngörmekte idi.
ETK, ayrıca,hamiline yazılı hisse senetlerinde; “şirketin unvanına, esas sermaye miktarına, tescil tarihine, senedin nev’ine ve itibari kıymetine” yer verilmesini; nama yazılı hisse senetlerinde ise yukarıda sayılanlara ilave olarak “sahiplerinin ad ve soyadının, ikametgahının, senet karşılığında ödenmiş olan miktarın” yazılı olmasını ve nama yazılı hisse senetlerinin ayrıca şirketin pay senetleri defterine kaydedilmelerinişart koşuyor ve senedin şirket adına imzaya yetkili olanlardan en az ikisi tarafından imzalanması gerektiğini belirtiyordu. Ancak, bütün bu hükümlere rağmen, ETK, pay sahipliği yönünden hisse senedi bastırılmasını şart koşmamıştı. Bir başka deyişle, eski Ticaret Kanunu’na göre, anonim şirketlerin esas sermayelerine karşılık gelen paylar için hisse senedi bastırmaları zorunlu değildi(5).
TTK’da ise pay senedi bastırma yükümlülüğü, payın türüne, yani, nama veya hamiline yazılı olmasına bağlı olarak farklı esaslara bağlanmıştır. Şirket sermayesine karşılık gelen payların hamiline yazılı olduğu anonim şirketlerde, yönetim kurulu, pay bedelinin tamamının ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetlerini bastırıp pay sahiplerine dağıtmak zorundadır. TTK’nın konuya ilişkin 486’ıncı maddesinin ikinci fıkrasında “Yönetim kurulunun hamiline yazılı pay senetlerinin bastırılmasına ilişkin kararı tescil ve ilân edilir, ayrıca şirketininternetsitesine konulur.” denilmiştir. Anılan hükümden, yönetim kurulunun bu konuda bir karar alması gerektiği sonucu çıkmaktadır. Bu itibarla, hamiline yazılı hisse senetlerinin bastırılması konusunda öncelikle yönetim kurulunca bir karar alınmalı ve bu karar ticaret siciline tescil ettirilip ilan olunmalı, şirket internet sitesi yükümlülüğüne tabi ise ayrıca şirketin internet sitesinde yayınlanmalıdır. Bununla birlikte, hamiline yazılı payların bedelleri tamamen ödenmedikçe, anılan yükümlülük de doğmaz. Hatta, hamiline yazılı payların bedelleri ödenmedikçe pay senedi de çıkarılamaz. Zira, TTK’nın 484’üncü maddesinin ikinci fıkrasında “Bedelleri tamamen ödenmemiş olan paylar için hamiline yazılı pay senetleri çıkarılamaz. Bu hükme aykırı olarak çıkarılanlar geçersizdir. İyiniyet sahiplerinin tazminat hakları saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir.
Pay senetleri nama yazılı olan anonim şirketlerde pay senedi çıkarma zorunluluğu bir koşula bağlanmıştır. Bu koşul, nama yazılı pay senetlerin bastırılması için azlığın talepte bulunmasıdır. Çünkü, TTK’nın 486’ıncı maddesinin üçüncü fıkrasında; “Azlık istemde bulunursa nama yazılı pay senedi bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılır.” denilmektedir. Bu itibarla, halka açık olamayan (kapalı) anonim şirketlerde azlığın(6) talebi üzerine, nama yazılı pay senetleri bastırılacak ve bütün nama yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılacaktır. Azlığın böyle bir talepte bulunmaması durumunda ise, pay senedi bastırma zorunluluğu doğmayacaktır. Burada dikkat edilecek bir diğer husus, azlığın talebi halinde, sadece azlık için değil bütün nama yazılı pay sahipleri için “pay senedi”nin bastırılacak olmasıdır.
Bu kısa açıklamalardan sonra, esas konumuz olan, pay senetlerinin gerçek ve tüzel kişi sahibine sağlayacağı vergisel avantajlara geçebiliriz. Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80inci maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendine göre, ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancı kapsamında gelir vergisine tabi tutulmuştur. Aynı fıkranın birinci bendi uyarınca, ivazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançlar ise gelir vergisinden istisna edilmiştir. Dolayısıyla, gerçek kişi olan anonim şirket pay sahibinin herhangi bir senede bağlanmamış olan paylarını devretmesinden dolayı elde edeceği kazançlar değer artış kazancı kapsamında vergiye tabiyken, aynı payların senede bağlanmış ve bu senetlerin en az iki yıl süreyle elde tutulmuş olması halinde, senede bağlanmış bu payların devrinden elde edilen kazançlar gelir vergisine tabi olmamaktadır.
Anonim şirketin pay sahibinin tüzel kişi olması halinde ise, olayın iştirak kazancı ve kurumlar vergisi boyutu öne çıkmaktadır. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5inci maddesinin (1-e) bendi uyarınca, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleriyle aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetlerin satışından doğan kazançların %75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Kurumların aktifinde yer alan iştirak hisselerinin pay senedine bağlanmış olup olmaması sonucu değiştirmemektedir. Dolayısıyla, kurumların aktifinde iştirak hisseleri olarak yer alan anonim şirket payları, ister senede bağlanmamış olsun isterse de pay senedi çıkarılmış olsun, aktife alındıkları tarihten itibaren iki tam yıl içerisinde elden çıkarılırlarsa bunlardan elde edilen kazancın tamamı kurumlar vergisine tabi olurken, aktife girdiği tarihten itibaren iki tam yıl geçtikten sonra satılmaları durumunda bunlardan elde edilen kazancın %75’lik bölümü kurumlar vergisinden müstesna tutulmuştur. Bu yönüyle, anonim şirket paylarının senede bağlanmış olup olmaması, kurumlar vergisi açısından bir avantaj sağlamamaktadır.
Bununla birlikte, tüzel kişilerin sahip oldukları anonim şirket paylarının senede bağlanması, katma değer vergisi açısından önemli avantajlar sağlamaktadır. Kurumların sahip oldukları iştirak hisseleri için hisse senedi veya ilmühaber bastırılması asıl KDV açısından önem arz etmektedir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17nci maddesinin (4-g) hükmü uyarınca pay senedi (hisse senedi) teslimleri KDV’den müstesnadır. Aynı maddenin (4-r) hükmü uyarınca ise, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimler KDV’den istisna edilmiştir. Dolayısıyla, kurumların aktifinde iştirak hisseleri olarak yer alan anonim şirket payları için pay senedi çıkarılmışsa, bunlar aktife alındıktan sonra ne zaman devredilirse devredilsin –örneğin; bir gün sonra devredilse dahi- KDV’den müstesna tutulurken, pay senedinin bastırılmamış olması halinde anılan istisnadan yararlanmak için payların en az iki tam yıl süreyle kurumun aktifinde tutulması gerekmektedir.
Bu açıdan bakıldığında, TTK’nın getirdiği pay senedi çıkarma yükümlülüğünün gerçek kişi pay sahiplerine gelir vergisi yönünden; tüzel kişi pay sahiplerine ise katma değer vergisi açısından önemli vergi avantajları sağladığını söyleyebiliriz.
3. ÖZET VE SONUÇ
Anonim şirkette, paylar ya hamiline ya da nama yazılı olur. TTK’ya göre, eğer paylar hamiline yazılı ise, yönetim kurulu, pay bedelinin tamamının ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetlerini bastırıp pay sahiplerine dağıtmak zorundadır. Nama yazılı pay senetlerin bastırılması için ise, azlığın talebi aranır. Gerçek kişi pay sahibinin herhangi bir senede bağlanmamış olan paylarını devretmesinden dolayı elde edeceği kazançlar değer artış kazancı kapsamında vergiye tabiyken, aynı payların senede bağlanmış ve bu senetlerin en az iki yıl süreyle elde tutulmuş olması halinde, bu senetlerin devrinden elde edilen kazançlar gelir vergisine tabi olmamaktadır.
Tüzel kişi pay sahiplerinin satışı yönünden bakıldığında, anonim şirket paylarının senede bağlanmış olup olmaması, kurumlar vergisi yönünden bir avantaj sağlamamaktadır. Ancak, kurumların aktifinde iştirak hisseleri olarak yer alan anonim şirket payları için pay senedi çıkarılmışsa, bunlar aktife alındıktan sonra ne zaman devredilirse devredilsin katma değer vergisinden müstesna tutulurken, pay senedinin bastırılmamış olması halinde anılan istisnadan yararlanmak için payların en az iki tam yıl süreyle kurumun aktifinde tutulması gerekmektedir. Bu çerçevede, anonim şirketlerde yönetim kurulunun koşulları doğduğunda pay senedi bastırıp ortaklara dağıtması, şirketin gerçek ve tüzel kişi pay sahiplerine önemli vergisel avantajlar sağlayacaktır.
Vergi, SGK, İş, Ticaret Mevzuatı ile ilgili güncel konularda uygulamaya yönelik bunun gibi diğer makaleleri düzenli olarak takip etmek, ücretsiz danışmanlık hizmetimizden yararlanmak için siz de abonemiz olun.
Maliye Postası Dergilerini incelemek için tıklayın.
Abonelerin soruları ve Maliye Postası'nın yanıtlarından bazılarını incelemek için tıklayın.
___________________________________
(*) Bu çalışmada belirtilen görüşler yazarına ait olup, çalıştığı Kurumunu bağlamaz.