Maliye Postası Dergisi
ZARAR ZİYAN VE TAZMİNATLARIN GİDER BOYUTU
Altar Ömer ARPACI
GİRİŞ
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/1. maddesinde “Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler, 40/3. maddesinde ise; işle ilgili olmak şartıyla mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar ziyan ve tazminatların indirimi hüküm altına alınmıştır.(1) Aynı Kanun’un 41/6.maddesinde ise teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların safi kazancın tespitinde gider olarak indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre, ödenen tazminatın gider yazılabilmesi için işle ilgili olması ve sözleşmeye, ilama veya kanun emrine göre yapılması şarttır. Mahkeme kararına dayalı bile olsa işletme sahibinin şahsi kusuru nedeniyle ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar gider yazılamayacaktır. Ancak, her ödenen zarar, ziyan ve tazminatın gider olarak indirilebilmesi mümkün değildir. Bu çalışmamızda zarar, ziyan ve tazminat giderleri konusu hukuksal yapısı veuygulamaya ilişkin özellik arz eden hususlar belirtilerek irdelenecektir.
YASAL DÜZENLEMELER
Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin (3) numaralı bendine göre “İşle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar” indirim konusu yapılabilirken, aynı Kanun’un 41. maddesinin (6) numaralı bendinde “Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar (Akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar, cezai mahiyette tazminat sayılmaz.)” ve (10) numaralı bendinde ise “Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddi ve manevi zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri” indirim konusu yapılamayacağına, benzer bir şekilde Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11. maddesinin (g) bendinde de “Sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddî ve manevî zarar tazminat giderleri” kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağına hükmedilmiştir.
2.1. Zarar, Ziyan ve Tazminatın İşle İlgili Olması
Ticari Kazancın tespitinde, her giderin hasılattan indirilmesi, kabul edilmemiştir. Masraf kaydedilebilmesi için, yapılan giderin, ticari kazancın “elde edilmesi ve idame ettirilmesi” ile ilgili olması gerekir. Ödemenin işle ilgili olmasından anlaşılması gereken, şahsi bir nitelik taşmaması ve işletme sahibinin kusurundan kaynaklanmaması gerektiğidir.
Bir giderin(ödemenin) kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olup olmadığını tayininde esas alınabilecek bazı temel gösterge ve ölçüler aşağıda yer almaktadır.
— Yapılan giderle (ödenen tazminatla) kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi arasında illiyet ilişkisi bulunmalıdır.
— Yapılan ödeme, kazancın büyüklüğü ile mütenasip olmalıdır.
2.2.Zarar, Ziyan ve Tazminatın Mukavelename, İlam veya Kanun Emrine Dayanması
Ticari kazancın tespitinde işletmeler tarafından ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider kaydedilebilmesi için ödemenin mukavelenameye(sözleşme), ilama veya kanun emrine(kanun hükmü) istinaden ödenmiş olması zorunludur. Bu şartlar taşınmaksızın ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar gider yazılamaz.
Mukaveleye dayanılarak ödenen zarar, ziyan veya tazminatın gider kaydedilebilmesi için öncelikle taraflar arasında muteber bir mukavelenin tanzim edilmiş olması gerekir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, mukavelenin mutlaka yazılı olması gerektiğidir; varlığı ve gerçekliği ispat edilebilir olmasına rağmen. Sözlü olarak yapılmış bir anlaşma hükmüne dayanan zarar - ziyan veya tazminat ödemelerinin gider kabul edilemeyeceğidir.
40. maddenin 3 numaralı bendinde geçen ilam kavramından; ödemeye mahkeme kararı ile hükmedilmesi anlaşılmalıdır. Ayrıca ödeme emri verir nitelikteki ilamları anlamak gerekmektedir. Örneğin zarar tespitine yönelik mahkeme kararları bu anlamda ilam kabul edilerek ödenen tazminat gider yazılamaz.
Öte yandan mukavelenameye, ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider kaydedilmesinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 41. maddesinin 6 numaralı bendinin de gözönünde bulundurulması gerekir. Bu şartlar yerine gelmiş olsa dahi, işletme sahibinin suçlarından doğan tazminatların gider olarak dikkate alınması mümkün değildir. Ayrıca 41. maddenin 6 numaralı bendinin parantez içi hükmünde belirtildiği üzere akitlerde cezai şart olarak derpiş edilen tazminatlar, cezai mahiyette tazminat sayılmaz. Dolayısı ile mukavelenameden doğan bu tür tazminatların, masraf kaydı iş sahibinin kusurluluk durumu araştırılmaksızın kabul edilir. Ancak burada da, yukarıda açıklanan şartlar, işle ilgili olmak, muvazaa ihtiva etmemek gibi hususların geçerli olduğu bilinmelidir. Ayrıca mahkeme ilamına istinaden ödenen tazminat, faiz, vekalet ücreti, mahkeme harcı ve konuya ilişkin masraflarla ilgili olarak kurumun kusurlu bulunduğu orana isabet eden kısım kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün değildir. Ancak kusurlu olmayan kısma isabet eden tutarın gider olarak indirim konusu yapılması mümkündür.(2)
Bir diğer önemli nokta da cezai şart ödemesinin, bazı hususlar oluştuğunda kendiliğinden devreye girmesi, yani ayrıca bir merci kararının (örneğin mahkeme kararı gibi) aranmayacağı hakkında akitte açık bir hükmün yer almış bulunmasıdır. Aksi halde mukavelede bulunmasına ve ödenmesi için gerekli tüm şartları taşımasına rağmen, bu ödemenin gider kaydedilebilmesi için mahkeme kararı gerekecektir.
2.3. Zarar, Ziyan ve Tazminatın İşletme Sahibinin Şahsi Kusurundan Doğmaması