Maliye Postası Dergisi
BELEDİYELERİN ÜCRETE TABİ HİZMETLERİ KDV’YE TABİ MİDİR?
Ahmet ARSLAN
Giriş
Belediyeler ücretsiz olarak sundukları mahalli müşterek nitelikteki hizmetlerin yanısıra kişilerin isteğine bağlı olarak belli bir tarifeye göre ücret karşılığında bazı hizmetler de sunmaktadır. Söz konusu ücretli hizmetlerin bir kısmı piyasa şartları yani mübadele ekonomisi içinde sunulurken bir kısmı da belediyelerin görev ve yetkileri kapsamında sunulmaktadır. Örneğin, belediyelerin sosyal tesis, otopark, otobüs, otogar, düğün salonu vb. yerleri işletmek suretiyle aldıkları ücretler piyasa ekonomisi içinde sunulan hizmetler kapsamında alınan ücretler iken nikah hizmeti karşılığında aldığı evlendirme ücretleri görev ve yetkileri çerçevesinde alınan ücretler mahiyetindedir.
Belediyelerin ilgililerin isteğine bağlı yani özel olarak sundukları hizmetler için ücret alabilmelerine ilişkin yasal düzenleme 5393 sayılı Belediye Kanunu (büyükşehir belediyeleri için 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu) ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununda yer almaktadır. Zira, 2464 sayılı Kanunun “Ücrete Tabi İşler” başlıklı 97’nci maddesinde; “Belediyeler bu Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkilidir. Belediyeye tekel olarak verilmiş işler kendi özel hükümlerine tabidir.” denilmektedir.
Tüm bu hizmetlerin KDV’ye tabi olup olmadığı konusunda ise uygulamada bir takım tereddütler bulunmaktadır.
Bu makalemizde belediyelerin karşılığında ücret aldıkları hizmetlerinin KDV’ye tabi olup olmadığı hususu ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde irdelenecektir.
Belediyelerin KDV’ye Tabi Faaliyetleri
İlk olarak, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Verginin Konusunu Teşkil Eden İşlemler” başlıklı 1’inci maddesinin (g) bendinde; “Genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticarî, sınaî, ziraî ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetleri” hükmü yer almaktadır.
Dikkat edilirse, söz konusu kanun maddesine göre kanun maddesinde sayılan kamu idarelerinin her türlü hizmetleri değil, “ticarî, sınaî, ziraî ve mesleki nitelikteki” teslim ve hizmetleri KDV’ye tabi bulunmaktadır. Nitekim, KDV Genel Uygulama Tebliğinde de;
“Öte yandan yukarıda sayılan kuruluşlara ait veya tabi olan veya bunlar tarafından kurulan ve işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşlar, iktisadi işletme olarak mütalaa edilir. Bunların ticari, sınaî, zirai ve mesleki faaliyetleri vergiye tabi tutulur.”,
“Bu maddelerde hükme bağlandığı üzere dernekler ile kamu idare ve müesseselerinin faaliyetleri doğrudan KDV’nin konusuna alınmamış, bu kuruluşlara ait veya tabi olan müesseselerin yukarıda belirtilen nitelikteki teslim ve hizmetlerinin vergiye tabi olduğu belirlenmiştir.”
“Belediyelerin veya il özel idarelerinin bünyesinde bir iktisadi işletme oluşması halinde KDV mükellefiyetinin, belediye veya il özel idarelerinin adına değil, bunların bünyesinde oluşan iktisadi işletme adına tesis edilmesi gerekmektedir. Belediye veya il özel idarelerine ilişkin mükellefiyet tesisinde, söz konusu iktisadi işletmelerin faaliyet konuları dikkate alınacak ve unvanında faaliyet konusuna yer verilecektir.”
şeklinde açıklamalar bulunmaktadır.
Zirai faaliyetler çiftçiler, mesleki faaliyetler serbest meslek erbabı tarafından ifa edildiğinden ve belediyelerin fabrika, imalathane vb. sınai tesisleri pek bulunmadığı için söz konusu kanun maddesinde sayılan faaliyetlerden belediyelerce ifa edilen faaliyetler genellikle ticari faaliyet çerçevesinde icra edilebilmektedir. Bu durumda belediyelerce hizmet karşılığı sunulan faaliyetin ticari faaliyet olup olmadığı ve ticari faaliyetin ne olduğunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Ticari faaliyetler iktisadi işletme kapsamında ifa edildiğinden iktisadi işletmenin varlığı ticari faaliyetin ifa edildiğine karine teşkil etmektedir.
İktisadi işletmeden ne anlaşılması gerektiği ile ilgili olarak 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde;
“İktisadi işletmenin belirlenmesinde Kanunun 2’nci maddesinin beşinci fıkrasında belirlenen koşullar dikkate alınacak olup işletmelerin belirgin özellikleri bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesidir. Diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurları, ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetlerdir.”,