Diğer Haberler
Yargıtay 1999 Yılında Sigortasız Çalıştırıldığı İçin Hizmet Tespiti Davası Açan İşçiyi Haklı Buldu.
Emeklilik yaşı, 8 Eylül 1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 Sayılı Kanun ile kadınlarda 58, erkeklerde 60’a çıkartıldığı için, emekliliği 2 yıl gecikecek olan işçi, 1 Haziran 1999 – 17 Eylül 1999 tarihleri arasında sigortasız çalıştırılması nedeniyle hizmet tespiti davası açtı.
İşçi, iş mahkemesine başvurarak söz konusu tarihlerde çalıştığı halde sigorta girişinin yapılmadığını ve sigorta primlerinin yatırılmadığını belirterek hizmetlerinin tespitini istedi. İş mahkemesi, 5 yıllık hak düşürücü süre dolduğu gerekçesiyle işçinin talebini reddetti.
İşçinin temyiz başvurusu üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay, işçiyi haklı buldu. Kararda, kanun uyarınca sigortasız çalıştırılanların, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirler ise bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının emeklilik bakımından dikkate alınabildiği belirtildi. Kanunda yer alan 5 yıllık sürenin “hak düşürücü” süre olduğu vurgulanan kararda, işçinin aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı, hak düşürücü sürenin kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı ifade edildi.
Kararda, işverenin çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Sosyal Güvenlik Kurumu’na vermesi gerektiğinin 506 Sayılı Eski Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 79/1. maddesi ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin dördüncü kısmında düzenlendiği belirtildi. Bunların aylık sigorta primleri bildirgesi, dört aylık sigorta primleri bordrosu, sigortalı hesap fişi vs olduğu ifade edilen kararda, şöyle denildi:
“Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi (SGK’ya) verilmiş olması halinde artık kanunda yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında, anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun (SGK’nın) işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.”
Yönetmelikte yer alan belgelerin, örneğin işe giriş bildirgesinin verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği kaydedildi. Bir kişinin askere gitmeden önce çalıştığı işyerine askerliği müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemeyeceği belirtilen kararda, “Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle SGK’nın kanundan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceğinin kabul edilmesi gerektiği ifade edildi.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI’NA ATIF YAPILDI
İşçinin sigortalı çalışmalarının SGK’ya kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü sürenin işlemeyeceği konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun da daha önce almış olduğu bir karar (Esas No: 2004/21-369, Karar No: 2004/371) bulunduğuna dikkat çekildi.
Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması, yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibarıyla kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın esas alınması gerektiği belirtildi.
Söz konusu davada, işçinin aynı işverene ait iki ayrı işyerinde çalıştığına dikkat çekilen kararda, blok çalışmanın söz konusu olduğu, bu nedenle hak düşürücü sürenin söz konusu olamayacağı ifade edildi. Yargıtay, bu gerekçelerle işçinin talebinin kabul edilmesi gerektiğine hükmetti.