Maliye Postası Dergisi
YABANCI BİR FİRMA ŞUBESİNCE YAPILACAK TESLİMLER İÇİN ÖDENEN HAK EDİŞLERİN DÖVİZ KAZANDIRICI FAALİYET OLUP OLMADIĞI
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No:2015/740 Karar No : 2015/972
İstemin Özeti:Dava, Ulaştırma Bakanlığınca, davacı şirketin de yer aldığı konsorsiyuma ihale edilen“……. İşi” dolayısıyla düzenlenen sözleşme uyarınca davacı şirkete yapılan hakediş ödemesi üzerinden kesilen damga vergisinin iadesi istemiyle açılmıştır.Ankara 2. Vergi Mahkemesi, ortada mükellef tarafından dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir tahakkuk işlemi bulunmadığından, düzeltme hükümlerine göre bir başvuru yapılmaksızın, ödenen damga vergisinin iptali ve iadesi istemiyle doğrudan açılan davanın esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddi yolunda verdiği 25.9.2012 gün ve E:2011/129, K:2012/1955 sayılı kararın, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 18.2.2014 gün ve E:2013/110, K:20l4/427 sayılı kararıyla; 26.2.2013 tarih ve 28571 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 2.7.2012 tarih ve E:2009/1, K: 2012/2 sayılı kararı uyarınca davanın esasının incelenerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine verdiği 12.6.2014 gün ve E:2014/1244, K:20l4/1080 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 378’inci maddesi uyarınca tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmış ve ödemeyi yapan tarafından verginin kesilmiş olması gerektiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7nci maddesinin 2’nci fıkrasının (b) bendinde tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapıldığı tarihten itibaren dava açma süresinin başlayacağı, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 19’ uncu maddesinde de istihkaktan kesinti suretiyle damga vergisinin tahsili düzenlenmiş olup, davacı şirkete ödemenin yapıldığı tarihten itibaren 30 günlük yasal sürede dava açıldığı anlaşıldığından, davalı idarenin olayda vergi hatalarına ilişkin düzeltme ve şikayet yolunun uygulanması gerektiğine ilişkin itirazı yerinde görülmeyerek işin esasına geçildiği, olayda, davacı şirket tarafından, söz konusu ihalenin döviz kazandırıcı faaliyetler kapsamında olduğu ve damga vergisi istisnası uygulanması gerektiği ileri sürülmüşse de döviz kazandırıcı faaliyet kapsamına giren işler nedeniyle damga vergisi ve harç istisnası uygulanabilmesi için Dış Ticaret Müsteşarlığından “Vergi Resim Harç İstisnası Belgesinin” alınmadığı ve yetkili makamlara ibraz edilmediği, ancak bu belgenin tek başına, bir vergi konusuna ilişkin olarak istisna kapsamının idari açıdan değerlendirilmesi niteliğinde olduğu, yapılan işin hukuki anlamda istisna kapsamında bulunup bulunmadığı hususunda ortaya çıkacak bir uyuşmazlığın ise, ancak yetkili yargı yerince yapılacak hukuki değerlendirmeyle çözümlenebileceğinin tabii olduğu, Damga Vergisi ve Harçlar Kanunlarında “Döviz Kazandırıcı Faaliyetlerle” ilgili istisna hükümlerine yer verilmesinin amacının, yabancı veya yerli firmaların gösterdikleri faaliyetler kapsamında ülkeye döviz kazandırmalarını teşvik edecek nitelikte vergisel kolaylık ve imkanlar sağlamak şeklinde özetlenebileceği, bu kapsamda hangi faaliyetlerin döviz kazandırdığının belirlenmesine yönelik olarak çıkarılan 4 seri no.lu Döviz Kazandırıcı Faaliyetlerde Damga Vergisi ve Harç İstisnası Uygulaması Hakkında Tebliğde, işi yapanın yabancı firma olması halinde, yabancı firmanın bu işte kullanacağı malzemeyi üreten yerli imalatçı firmaların yapacakları satış ve teslimlerin istisna kapsamında değerlendirildiği, kanunun amacına da uygun olduğu anlaşılan bu düzenlemeye göre, ancak yabancı firmanın yerli imalatçı firmadan temin ettiği alış ve teslimlerin döviz kazandırıcı nitelikte olması nedeniyle istisna kapsamında değerlendirilebileceği, olayda görüldüğü üzere yabancı bir firma şubesince sunulacak hizmet veya mal teslimleri için ödenen hak edişlerin ise kanundaki döviz kazandırmayı teşvik eden “istisna” uygulaması amacının tam tersi bir mahiyeti haiz olduğu; diğer bir ifadeyle, dava konusu hak edişin döviz kazandırıcı faaliyet kapsamında değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı, Türkiye Cumhuriyeti ile Japonya arasında imzalanan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının gelir ve kurumlar vergisini kapsadığı, damga vergisi bu anlaşma kapsamında olmadığından, davacının bu iddiasının da yerinde görülmediği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.