Danıştay Kararları,Özelge ve Genel Yazılar
Verginin Asıl Mükellefi Adına Yapılması Gerekirken, Vasi Adına Tarhiyat Yapılması Hukuka Uygun Değildir.
Danıştay Üçüncü Daire
E: 2016/2492 K: 2018/1429
İstemin Özeti : Davacı adına, vasisi bulunduğu …’nun vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen 18.3.2013 tarih ve 677 takip numaralı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır. İstanbul 8. Vergi Mahkemesinin 21.5.2014 gün ve E:2013/2250, K:2014/1189 sayılı kararıyla; 4721 sayılı Medeni Kanunun 403’üncü maddesine göre vasinin görevinin, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmek olduğu, vasinin bu yükümlülüğünün vesayet kararından sonra başlayacağı dolayısıyla, vasi atanmadan önceki dönemlerle ilgili olarak vesayet altına alınan kişinin mükellefiyetlerini yüklenmeyeceği, Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.6.2011 tarihli kararıyla babasına vasi olarak atanan davacının, vesayet kararından önceki yıllara ilişkin babasına ait defter ve belgeleri saklama yükümü bulunmadığı gibi ibraz yükümlülüğünden de bahsedilemeyeceği, bu durumda davacıdan vesayet altındaki babasının defter ve belgelerinin istenilmesi mümkünse de bu defter ve belgeler vesayet kararından sonraki yıllara ilişkin defter ve belgeler olabileceğinden, vesayet kararı öncesi yıllara ilişkin defterlerin vasiye verildiği hususu ortaya konulmaksızın, ibraz edilemediğinden bahisle tarhiyat yapılmasına olanak bulunmayıp bu nedenle tanzim edilen ödeme emrinde hukuka uygunluk isabet görülmediği gerekçesiyle ödeme emri iptal edilmiştir. Davalı tarafından, Vergi Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanunun 8’inci maddesinde; mükellefin vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüb eden gerçek veya tüzel kişi olduğu, vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunmasının mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmayacağı, 9’uncu maddesinde mükellefiyet veya vergi sorumluluğu için kanuni ehliyetin şart olmadığı, 10’uncu maddesinde ise tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilciler, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.6.2011 gün ve E:2011/1533, K:2011/1724 sayılı kararıyla babası …’na vasi olarak atanan davacıdan, babasına ait 2007 yılına ilişkin defter ve belgelerin 9.5.2012 tarihli yazı ile ibrazının istenildiği, defter ve belgelerin süresinde ibraz edilmemesi üzerine düzenlenen 18.10.2012 tarih ve 2012-A-126/53 sayılı Vergi İnceleme Raporunda, katma değer vergisi indirimlerinin tamamının reddedilmesi suretiyle yeniden oluşturulan beyan tablosu ile belirlenen vergi farklarının mükellef … adına salınması ve bir kat vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiği sonucuna varılmış ise de tarhiyatların davalı idarece vasi sıfatıyla davacı adına yapıldığı ve davaya konu yapılmaksızın kesinleşen bu tarhiyatlara ilişkin vergi ve cezaların tahsili amacıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Bu karar Maliye Postası elektronik mevzuat yayınlarına Vergi Usul Kanununun 8. maddesinin altına kaydedilmiştir. Kararın tamamını okumak için tıklayın.
Bunun gibi özelgeleri ,Vergi SGK, İş, Ticaret Mevzuatı ile ilgili güncel konularda uygulamaya yönelik makaleleri düzenli olarak takip etmek, ücretsiz danışmanlık hizmetimizden yararlanmak için siz de abonemiz olun.
Diğer karar ve özelgeleri görmek için tıklayın.