Diğer Haberler
Vergi Yargısının Sorunları
Türkiye’de vergi hukukunu geliştirmek üzere bir yıl önce 4 akademisyenin kurduğu, vergi hukuku alanında çalışanlara açık ve gönüllülük esasına dayalı Vergi Hukuku Platformu, geçen kasım ayında İktisadi Kalkınma Vakfı’nın ev sahipliğindeki “Uluslararası Vergi Hukukunda Güncel Gelişmeler ve Türkiye’ye Etkileri” başlıklı ilk uluslararası kongresinin ardından, bu kez deBahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’yle işbirliği yaparak “İdari Yargılama Usulündeki Olası Değişikliklerin Vergi Hukuku Alanına Yansımaları” başlıklı ilk ulusal kongresini gerçekleştirdi.
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülsen Güneş, Vergi Hukuku Platformu İcra Kurulu Dönem Başkanı Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar ile Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Nuhoğlu’nun konuşmalarıyla başlayan toplantıda “İdari Yargılamada Yeni Eğilimler” ve “Adil Yargılanma İlkesi Işığında İdari Yargılamadaki Bazı Temel Usuller ve İşleyişler” başlıklı oturumlar yapıldı.
Akademisyen, yargıç, bürokrat, avukat, yeminli mali müşavir ve serbest muhasebeci mali müşavirlerin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, Türkiye’de yargı alanında sorunlar bulunduğu, bunları ortadan kaldırmak amacıyla 2014 yılında 6545 sayılı Kanun çıkartılarak istinaf yolu getirilmesi ve karar düzeltme yolunun kaldırılması başta olmak üzere bazı yenilikler öngörüldüğü hatırlatıldı.
Bu alanda çalışmalar sürerken, bir süre önce hükümetin “İdari Yargıda İş Yükünün Azaltılması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Taslağı”nın tartışmaya açıldığı vurgulanırken, vergi yargısındaki (idari yargıdaki) tek sorunun, iş yükü olmadığı belirtildi. Türkiye’de idari uyuşmazlıkları azaltabilmenin yolunun, öncelikle idarenin hangi kurallar içinde çalışacağını belirleyen bir İdari Usul Kanunu’nu çıkarmaktan geçtiği kaydedilen toplantıda, idarenin hukuka uygun şekilde davranması halinde, uyuşmazlıkların sayısının da azalacağına dikkat çekildi.
Toplantıda, özellikle süre hesaplamalarına, iptal ve tam yargı davalarında taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılmasına, üst makamların kararlarını gerekçeli açıklamalarına, tam yargı davası öncesinde sulhun zorunlu hale getirilmesine ilişkin düzenlemeler olumlu bulundu. Bunak karşılık sübjektif dava ehliyetinin “doğrudan” menfaat şartına bağlanması, 50 bin TL’nin altındaki uyuşmazlıkların tek hakimli vergi mahkemesinde görülmesi, tek hakimli davalarda taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılmasına imkan verilmemesi, idarenin tüm kararlarının gerekçeli olması zorunluluğunun getirilmemesi ise, grup dava kurumu, hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı açısından eleştirildi. İstinaf konusunda AİHS’de açık bir düzenleme olmadığı, AİHM’nin ilgili kanun yolunda adil yargılanmanın gerçekleşip gerçekleşmediğine odaklandığı belirtilirken, usul ekonomisiyle eşitlik ilkesinin yanı sıra savunma hakkı ile ekonomik yaşam hakkının karşı karşıya geldiği durumlarda hangisine ağırlık verilmesi gerektiği konusunda da hareketli tartışmalar yaşandı. Toplantıda ayrıca, karşılıklı anlaşma usulüyle idari yargılamadaki temel ilke ve kuralların yasayla belirlenip, bunların ne şekilde uygulanacağı konusunda içtihat hukukuna izin veren bir sistem kurulması düşüncesi de değerlendirildi.