Maliye Postası Dergisi
VERGİ USUL KANUNUNDA ZAMAN AŞIMI
Fehmi EGE
1.GİRİŞ
Süre geçmesine ilişkin hukuk alanında karşımıza çıkan iki kavramı kısaca açıklayarak yazımıza başlamak yerinde olacaktır. Bu kavramlardan biri hak düşürücü süreler, diğeri ise zamanaşımı müessesesidir. Hak düşürücü süreler, hakimler tarafından ilgilinin başvurusu/talebi olmasa dahi re’ sen dikkate alınmaktadır ancak zamanaşımı ancak muhatabın talebi olması halinde dikkate alınmaktadır. Bununla birlikte, vergi hukukunda idare zamanaşımını re ’sen dikkate almaktadır. Vergi hukukunda zamanaşımı gibi bir müessesenin olması da, bunun yapılacak işlemlerde idare tarafından re’ sen dikkate alınıyor olması da kamu yararına dayanmaktadır. Zamanaşımı müessesesinin olmaması halinde mükellefler, yıllar yıllar öncesindeki işlemlerinden dolayı incelemeye tabi tutulabilecek ayrıca bu işlemlerinden dolayı tarhiyat ve cezalarla karşı karşıya kalabileceklerdir. Önceki cümlemizde açıkladığımız hususlara bağlı olarak mükelleflerin muazzam bir veri depolama veya muhafaza alanına sahip olmaları ayrıca vergisel anlamdaki verilerini özenle korumaları gerekecektir ki bunların da mükellefler adına ek yükümlülükler doğuracağı açıktır. Kanaatimizce idare de bu türden durumları göz önüne alarak ve dolayısı ile kamu yararını gözeterek 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 113. ve 114. maddeleri ile zamanaşımı müessesesini ihdas etmiştir. Makalemizde, zamanaşımı uygulamasını ağırlıklı olarak Vergi Usul Kanununun ilgili düzenlemeleri minvalinde açıklamaya çalışacağız.
2.VUK’ DA ZAMANAŞIMI
213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Zamanaşımının Mahiyeti” başlıklı 113. maddesinin birinci fırkasında zamanaşımı “Zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkmasıdır.” şeklinde tanımlanmıştır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere, zamanaşımına uğramış dönemlere ilişkin vergi alacakları ortadan kalkmaktadır. Örneğin, zamanaşımına uğramış dönem için zamanaşımı idarece re’ sen dikkate alındığından vergi incelemesi de yapılamamaktadır. Zamanaşımının mükellefin başvurusu olmaksızın idarece re’ sen dikkate alınacağı ise aynı maddenin ikinci fıkrasında “Zamanaşımı, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade eder.” denmek sureti ile hüküm altına alınmıştır.
Vergi alacakları açısından hangi dönemin zamanaşımına uğrayacağına ilişkin düzenleme ise VUK’ un “Zamanaşımı Süreleri” başlıklı 114. maddesinin birinci fıkrasında yer verilen “Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlıyarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmiyen vergiler zamanaşımına uğrar.” ifadeleri ile yapılmıştır.
Söz konusu fıkra lafzında ilk öne çıkan husus “vergi alacağının doğduğu”ifadesidir. Verginin doğumu VUK’ un “Vergiyi Doğuran Olay” başlıklı 19. maddesinde “Vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar.” şeklinde tanımlanmıştır. Bununla beraber, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununda KDV açısından verginin doğumu “Vergiyi Doğuran Olayın Meydana Gelmesi” başlıklı 10. maddesinde ayrıntılı şekilde özel olarak düzenlenmiştir. Anlıyoruz ki, vergi alacağına ilişkin zamanaşımının tespiti noktasında evvela zamanaşımı hangi vergi alacağı için söz konusu olacaksa bu alacağın bağlı olduğu vergi türüne dair vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihin belirlenmesi gerekmektedir.