Maliye Postası Dergisi
VERGİ HUKUKUNDA İHTİRAZİ KAYIT MÜESSESESİ
Fatih Süleyman TÜRK-Ercan Serdar TOKSOY
İHTİRAZİ KAYIT KAVRAMI VE KULLANIM ALANLARI
İhtirazi kayıt kavramı, köken olarak Osmanlıca’ya dayanmakta olup ‘kayd-i ihtiraz’ olarak kullanılmış ve bazı hakları kullanabilme şartı olarak ifade edilmiştir.(1) İhtiraz kelimesi de köken itibariyle Arapça olmakla beraber; çekince, geri durma ve sakınma anlamında kullanılmaktadır.
Türk hukuk sisteminde farklı disiplinlerde de kullanılan ihtirazi kayıt kavramı genel olarak, bir hakkın kullanılmasının saklı tutulması olarak karşılığını bulmaktadır. Bir diğer deyişle, hukuki işlem tarafının bir belge üzerine “haklarımı saklı tutuyorum” şeklinde yazmış olduğu beyanı, o belgeye ihtirazi kayıt konulduğu anlamına gelmektedir. (2)
Vergi Kanunları açısından değerlendirildiğinde ihtirazi kayda ilişkin bir tanım bulunmamaktadır. Ancak bu kavram Vergi Daireleri İşlem Yönergesi’nin 39. maddesinde ele alınmıştır. İlgili maddede, “Mükelleflerce, kanuni gerekçe gösterilerek beyan edilen matrah veya matrah kısmı üzerinden tarh edilen vergiye dava hakkının saklı tutulması yolundaki beyannameye yazılı nota, ihtirazi kayıt denir.” şeklinde ifade edilmiştir.
Hukukun genel ilkeleri içinde uygulama alanı bulan ve asıl borç ilişkisinden kaynaklanarak ona bağlı varlık kazanan ihtirazi kayıt hukukun farklı dallarında yer alan bir kavram olup çerçeve halleri ile ifade edildiğinde; belirli bir hakkı kullanmanın saklı tutulması, dava hakkının saklı tutulması, sözleşmeler kapsamında belirli bir hakkı kullanıp kullanmama serbestisi sağlaması, sözleşmenin taraflara yüklediği edimlerin ifası sırasında çekince ileri sürülmesi gibi çoğu zaman hakka ve uygulamaya ilişkin bir tereddüt halidir.(3)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu “Borçların ve Borç İlişkilerinin Sona Ermesi” hususuna ilişkin düzenlemelerin yer aldığı üçüncü bölümde düzenlenen “Asıl Borca Bağlı Hak ve Borçların Sona Ermesi” başlıklı 131. maddesi ile saklı tutma hali ifade edilmiştir. Saklı tutma hali ile borçların ifasında alacaklı tarafın ifaya ilişkin tereddüdü olduğu ve hakkını koruma gayesi içerisinde olduğu söylenebilir. (4) Yenilik doğurucu bir hak olarak ileri sürülen ihtirazi kayıt ile borcun tam ifa ile sona ermediği yönündeki irade beyanı karşı tarafa bildirilmektedir. Bir diğer hal ise, işyeri kiralarına ilişkin olarak TBK’nın 138. maddesinde yer verildiği üzere, sözleşme anında öngörülemeyen bir halin ortaya çıkması durumunda ifanın aşırı güçleşmesi nedeniyle açılacak olan uyarlama davası öncesi kiracıların tahliye tehdidi ile karşılaşmamak için ihtirazi kayıtla ödeme yapmalarıdır.
Ticaret hukuku alanında da ihtirazi kayıt uygulamasının mevcut olduğu durumlar söz konusu olmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu “Ticari Satış ve Mal Değişimi” başlıklı 23. maddesi ile çekince kavramına yer verilmiştir. Buna göre, alacaklının çekince olmaksızın kısmi teslimi kabul etmesi halinde; sözleşmenin bir kısmının yerine getirilmemesi durumunda alıcının sadece teslim edilmemiş kısım yönünden hak ileri sürebileceği belirtilmiştir. Yine TTK’nın 858. maddesi ile “Taşıma Senedinin İspat Gücü” başlığı altında çekince hali belirtilmiştir.
İş hukuku alanında da ihtirazi kayıt uygulaması ile karşılaşmaktayız. İş hukuku, işçi işveren dengesini sağlamaya çalışan ve bazı hallerde daha zayıf durumda kalan işçiyi koruma amacıyla hareket eden bir hukuk dalı olarak ihtirazi kayıt uygulamasına, işçinin haklarının teminatı olarak yer vermektedir. (5)
TÜRK VERGİ HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
İhtirazi kayıt ile ilgili yasal düzenlemelere, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (İYUK) “Yürütmenin Durdurulması” başlıklı 27/4. maddesinde yer alan ihtirazi kayıt ile açılan davalarda tahsilat işleminin durmayacağı ve yürütmenin durdurulması talep edilmesi gerektiği hükmünde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Özel Ödeme Zamanları” başlıklı 112/6. maddesinde yer alan ihtirazi kayıt ile beyan edilip ödendikten sonra yargı kararına göre iade edilen tutarın yine yargı kararına göre tahsilinde uygulanacak faizde ve aynı Kanun’un “Karşılıklı Anlaşma Usulü” başlıklı dördüncü bölümünde yer alan Ek 14. madde vd. maddelerinde rastlamaktayız. En geniş anlamda açıklama ise idarenin iç işlemlerini belirleme amacıyla düzenlenen bir metin niteliğinde olan Vergi Daireleri İşlem Yönergesi’nde yer almaktadır. Yönerge ile tanım yapılarak ihtirazi kayıtla beyan sonrası idarece yapılacak işlemlere ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.
Mükellefin kendi beyanına dava açmasında hukuki yarar bulunmadığı ön kabulüne dayalı olarak konulan söz konusu kanun maddesinin istisna hali ise uygulama ile şekillenen ve yasal zeminde ilk ifadesini 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27/4. maddesinde bulan ‘ihtirazi kayıtla verilen beyannameler’ dir.