Maliye Postası Dergisi
VERGİ HUKUKUNDA BELGELENDİRİLEMEYEN GİDERLER
Yasin ŞEN
1-GİRİŞ
Vergi kanunlarında asıl olan mükellefler tarafından gerçekleştirilen tüm giderlerin fatura vb. belge ile belgelendirilmesidir. Aksi takdirde yapılan harcamaların vergi kanunları karşısında gider olarak dikkate alınması mümkün değildir. Bu durumun aynı zamanda keyfiliği de beraberinde getireceği açıktır. Bu nedenle mükellefler tarafından gerçekleştirilene tüm harcamaların fatura vb. belge ile belgelendirilmesi gerekmektedir. Ana kural bu şekilde olmakla birlikte vergi kanunlarında bunun bazı istisnalarını da görmek mümkündür. Makalede belgelendirilemeyen giderlerin hangi hallerde ve hangi şartlarda gider olarak dikkate alınabileceği hususu açıklanmaya çalışılacaktır.
2-YASAL DÜZENLEMELER VE DEĞERLENDİRME
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227’nci maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir. Defter tutmak mecburiyetinde olmayan mükellefler vergi matrahlarının tespiti ile ilgili giderlerini tesvike mecburdurlar. (Götürü usulde tespit edilen giderler hariç.)…” hükmü yer almaktadır. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere mükelleflerin gerçekleştirmiş olduğu tüm işlemleri belgelendirmeleri gerekmektedir. Aynı Kanunun 228’inci maddesinde ise “Aşağıdaki giderler için ispat edici kağıt aranmaz:
1. Örf ve teamüle göre bir vesikaya istinat ettirilmesi mutat olmayan müteferrik giderler;
2. Vesikasının teminine imkân olmayan giderler;
3. Vergi kanunlarına göre götürü olarak tespit edilen giderler.
1 ve 2 numaralı fıkralarda yazılı giderlerin gerçek miktarları üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve miktarlarının işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması şarttır.” hükmü yer almaktadır. Bu madde vergi hukukundaki belgelendirme kavramının istisnasını teşkil etmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus belgelendirilemeyen ancak vergi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilen harcamaların kanunda açık ve sınırlı olarak zikredilmiş olmasıdır. Bir başka ifade ile belgelendirmeden gider kaydetme noktasında keyfiliğin önüne geçilmiştir. Mükelleflerin yapmış olduğu harcamaları ispat etmeleri bakımından belgeye dayandırmaları gerekmektedir. Vergi hukuku aynı zamanda “belge hukuku” dur. Gerek mükellef bakımından gerekse vergi idaresi bakımından yapılan tüm işlemlerin somut bir belgeye dayandırılması gerekmektedir. Aksi takdirde verginin kanuniliği ilkesinden uzaklaşılacak ve vergilendirmede keyfilik ortaya çıkacaktır.
Aşağıda belgelendirilemeyen ancak vergi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilebilecek hususlar detaylandırılarak açıklanmaya çalışılacaktır.
2-1- Örf ve Teamüle Göre Belgelendirilemeyen Giderler
Vergi Usul Kanununun 228/1 maddesi uyarınca, örf ve adetlere göre belgeye dayandırılması mümkün olmayan giderlerin ortaya çıkması halinde ispat edici herhangi bir belge aranmayacak, giderlerin gerçek miktarları üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve miktarlarının işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması şartıyla vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir. Bu tür giderlere örnek olarak şehir içi dolmuş, minibüs ve otobüs ulaşım harcamaları gösterilebilir. Günümüzde artık şehir içi ulaşımda nakit ödeme yapılmamakta, ulaşım kartlarına para yükleme yoluyla ödeme gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle ulaşım hizmetinden faydalanıldığı anda herhangi bir belge verilmemekte sadece karta yapılan para yükleme esnasında fiş verilmektedir. Buna göre şehir içi ulaşımda harcanan para miktarının günlük liste halinde düzenlenerek ilgili tarafından imzalanması kaydıyla gider olarak dikkate alınabileceği tabidir. Ancak bu harcamanın gider olarak dikkate alınabilmesi için seyahatin işle ilgili olması ve ticari kazancın elde edilmesi alakalı olması gerekmektedir. Yine şehir içi ulaşımın taksi ile yapılması halinde yapılan harcamanın belgelendirilmesi şarttır. Dolayısıyla taksi ile yapılan şehir içi ulaşım bu kapsamda değerlendirilemeyecektir.
2-2-Vesika Teminine İmkan Bulunmayan Haller