Maliye Postası Dergisi
VERGİ CEZALARINDA TEKLİK İLKESİ İHLALİ
Abdullah ÖMERCİOĞLU
1- GİRİŞ
Teklik ilkesi (Non bis in idem prensibi), aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı olarak yargılama hukukunun evrensel temel ilkelerinden biri haline gelmiştir. Fail/muhatabın tek fiili dolayısıyla farklı yargılamalara ve cezalandırmalara maruz bırakılmaması hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir.
Suç; kanun koyucu tarafından yasa ile düzenlenmiş ve kamu düzenini ihlal eden ağır nitelikteki haksızlıklardır. 765 Sayılı eski TCK zamanında suçlar; cürüm ve kabahat olarak ayrılmıştır. 2004 yılında kabul edilen 5237 Sayılı yeni TCK ve 2005 yılında çıkarılan 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu ile bu ayrım sona erdirilmiş ve kabahatleri suç olmaktan çıkarma eğilimi neticesinde, kamu düzenini daha hafif noktalarda ihlal eden eylemlerin ceza hukuku vesayetinden çıkarılması yoluna gidilmiştir. Bu açıdan kabahatler, suç sınırına ulaşmamış ve karşılığında idari para cezası ile müeyyidelendirilmiş eylemleri ifade etmektedir.
Vergi cezaları deyimi, hem vergi kabahatleri hem de vergi suçlarının karşılığında öngörülen genel bir ifadeyi anlatmaktadır. Ancak teklik ilkesinin tanımından da anlaşılacağı üzere, aynı suç açısından geçerli olması sebebiyle, sadece vergi suçları açısından iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı koruma altına alınmaktadır.
Vergi kabahatleri bakımından ise durum öğretide ceza mahkemesi kararı ile vergi idaresince uygulanan yaptırımların çifte ceza olup olmadığı ve vergi kabahatlerinin birbirleriyle birleşip birleşmediği çerçevesinde açıklanmaktadır.
2- YASAL DÜZENLEMELER
Teklik ilkesi, Anayasamızda açıkça düzenlenmemiş olmakla birlikte gerek “hukuk devleti ilkesi” gerekse de uluslararası sözleşmelerin bağlayıcılığı kapsamında iç hukukumuz açısından gözetilmesi gereken önemli bir ilkedir. Çoğu doktrinde teklik ilkesi, hukuk devleti ilkesinin kapsamı içerisinde sayılmaktadır.
Ceza Muhakemeleri Kanunu m. 223/7 fıkrasına göre; “Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir”. Bu hüküm ile ilkenin dolaylı olarak düzenlendiği söylenebilir.
Vergi kabahatleri bakımından bu ilkenin uygulanmasını sağlayan çeşitli düzenlemeler vardır. Bunlardan ilki, VUK m.336/1 uyarınca, fiilin hem vergi ziyaı hem de usulsüzlük kabahatlerine yol açması halinde cezalardan miktar bakımından ağır olanının uygulanacağı; diğeri, VUK m.340/2 uyarınca, vergi kabahatleriyle cezalandırılan eylemlerin, aynı zamanda kaçakçılık suçunu da oluşturması durumunda kabahat dolayısıyla ceza kesilmesinin suç dolayısıyla takibat yapılmasına engel olmayacağıdır. Ayrıca, VUK m.359/son fıkrasında kaçakçılık suçu dolayısıyla cezalandırılanlar hakkında vergi ziyaı cezasının da ayrıca uygulanabileceği; VUK m.367/4 uyarınca da, kaçakçılığa hükmedilmesinin vergi ziyaı veya usulsüzlük cezalarının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği düzenlenmiştir. VUK m.353’te de tek fiil ile özel usulsüzlük fiillerinin yanında ziyaı kabahatinin de işlenmesi halinde m.336/1’in uygulanmayacağı ve her iki kabahatten dolayı da ceza kesileceği belirtilmiştir.