Diğer Haberler
Vergi Cennetlerinin Türkiye'ye Maliyeti 1,5 Milyar Liraya Çıkabilir
Böylece Türk off-shore'cular, yurtdışındaki off-shore bankalarda kaybettikleri paralarını almakla kalmıyor; zararları, mahkeme kararlarıyla ana paralarının 6 katını bulan faizlerle de karşılanabiliyor.
AA muhabirinin TMSF kaynaklarından elde edindiği bilgilere göre, Türkiye'nin Kıbrıs başta olmak üzere vergi cenneti ülkelerdeki off-shore bankalarda parası buhar olanlara şimdiye kadar ödediği bedel 300 milyon lirayı buldu.
Bir üst düzey TMSF yetkilisi, Yargıtay kararını değiştirmezse yurt dışındaki off-shore'larda parasını kaybedenlere yapılacak ödemelerin 1,5 milyar lirayı bulmasının beklendiğini söyledi.
Vergi cenneti diye tabir edilen Panama, Kıbrıs ve benzeri ülkelerde kurulan off-shore bankaların en yüksek faizi verebildiğini, çünkü bankacılık masraflarının daha düşük olduğunu aktaran yetkili, Türkçe'de "kıyı bankacılığı" diye tercüme edilen off-shore bankaların vergi cenneti diye tabir edilen söz konusu ülkelerde ya hiç vergi ödemediğini ya da çok az vergi ödediklerini anımsattı.
Yetkili, bu bankaların sigorta masraflarının da olmadığına çünkü bulundukları ülkedeki TMSF'ye sigorta primi ödemediklerine işaret ederek, böylece risk ile birlikte faizin de yüksek olduğunu dile getirdi. Her ülkede vatandaşların bankadaki parasını korumak için devletin kurduğu sigorta fonlarının olduğunu hatırlatan yetkili, sözlerine şöyle devam etti:
"Eğer bir banka batacak olursa, devletin bankacılık sektöründeki sigorta kurumu olarak TMSF vatandaşın parasını öder. Sigortanın kapsamı önceden mevduatın tamamını kapsıyordu, artık 100 bin liraya kadar sigorta ediliyor. Yani bankada bireysel tasarruf mevduatı olanlar, banka batarsa TMSF'den en fazla 100 bin lira alabiliyorlar. Çünkü sigortanın limiti bu kadar. Fakat mahkemenin off-shore'cularla ilgili verdiği kararın bu yönü de çok tuhaf: TMSF'ye sigorta primi ödeyenler en fazla 100 bin lira alabilirken, TMSF'ye hiç sigorta primi ödemeyenler faiziyle birlikte bütün paralarını alıyorlar. Örneğin ana parası 1 milyon 520 bin lira olan bir off-shore'cu 9 milyon 150 bin 124 lira almış. Yani rakipsiz bir kar, yatırdığının 6 katını alıyorsun. Mahkemeler devam ediyor, TMSF'nin hukuk mücadelesi sürüyor."
Türkiye, dünyada tartışılan off-shore bankalarla 2001 yılındaki bankacılık krizinden sonra tanışmıştı. Türkiye'deki 2001 krizinde batan bankaların birçoğunun Kıbrıs gibi vergi cenneti birçok ülkede off-shore bankası olduğu ve Türkiye'deki şubelerinden bu bankalara mevduat topladıkları ortaya çıkmıştı.
Batan bankalar TMSF'ye devredildiğinde, Kıbrıs'taki off-shore bankalarda parasını kaybedenler de paralarını off-shore bankasına yatırmadıklarını, off-shore'un ne olduğunu bilmediklerini ve mağdur olduklarını iddia ederek paralarını Fondan istemişlerdi.
Ancak TMSF tarafından yapılan incelemelerde, iddialarının aksine mudilerin çok azının hiçbir şeyden habersiz gerçek mağdur olduğu; çoğunun ise parasını off-shore'a yatırmak için yazılı talimat verdiği, off-shore cüzdanı sahibi olduğu ve banka batana kadar yüksek faiz almaya devam ettiği belgelendi.
Hatta incelemelerde off shore'un ne olduğunu bilmediğini, dolandırıldığını iddia edenlerden birisinin Kıbrıs'ta kendisine ait bir off-shore bankası olduğu bile ortaya çıktı.
Mahkemeler, mağdur olduğunu iddia eden off-shore hesap sahiplerinin açtığı davalarda, Kıbrıs ve benzeri vergi cenneti ülkelerdeki off-shore bankaların Türkiye'deki bankacılık sistemine dahil olmadığı ve Fon'a sigorta primi ödemedikleri için TMSF'yi haklı bulmuştu.
Ancak 2010 yılında Bursa'da açılan bir davada, mahkeme ilk kez TMSF'nin aleyhine karar verdi. Mahkeme, Ali Balkaner'in sahibi olduğu Yurtbank'ı paravan olarak kullanıp, vatandaşları dolandırdığı ve haberleri olmadan paralarını off-shore'da batırdığına hükmetti.
Yargıtay kararı onadı. Yargıtay'ın bu emsal kararından sonra off-shore hesap sahiplerinin zararları TMSF tarafından karşılanmaya başladı.