Maliye Postası Dergisi
VERASET VE İNTİKAL VERGİSİNDE BİRİNCİ TARHİYAT VE İKİNCİ İTARHİYAT
Fahrettin AÇAR
1-GİRİŞ
Ülkemizde vergilerin yaklaşık%80 dolaylı vergiler üzerinde tahsil edilmekte geriye kalan vergiler ise servet üzerinden alınmaktadır. Türk vergi sisteminde servet üzerinden alınan en önemli vergi ise veraset ve intikal vergisidir. Veraset ve intikal vergisinin 1’inci maddesinde; Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset tarikiyle veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikali Veraset ve İntikal Vergisine tabidir. Bu vergi, Türk tabiiyetinde bulunan şahısların ecnebi memleketlerde aynı yollardan iktisap edecekleri mallara da şamil olduğu hüküm altına alınmıştır. Mezkûr kanunun 5’inci maddesinde Veraset ve İntikal Vergisinin mükellefi, veraset tarikiyle veya ivazsız bir tarzda mal iktisap eden şahıs olduğu ifade edilmiştir. Bu kapsamda mükellef her ne şekilde olursa olsun veraset yoluyla veya ivazsız suretle mal elde eden kişi veraset ve intikal vergisinin muhatabı olacaktır. Kanunun 7’inci maddesinde Veraset tarikiyle veya sair suretle ivazsız bir tarzda mal iktisap edenler, iktisap ettikleri malları, 5602 sayılı Kanun kapsamında şans oyunları düzenleyen ilgili kurum ve kuruluşlar(*) ile yarışma ve çekilişi düzenleyen gerçek ve tüzel kişiler ikramiye kazananların ikramiyelerinden kesilen vergileri, bir beyanname ile bildirmeye mecburdur oldukları ifade edilmiştir. Şu kadar ki, bu Kanunun 3 üncü maddesinde yazılı şahıslar ile 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (L) bendinde yazılı şahıslar, bu bentte yazılı iktisapları, 16’ncı maddesinin son fıkrasına göre kazandıkları ikramiyeler üzerinden vergi tevkifatı yapılanlar ise bu ikramiyeleri için beyanname vermezler denilerek veraset ve intikal vergisinden muaf olanlar ile istisna kapsamında olan mal edinmeleri için beyanname verilmesine gerek olmadığı belirtilmiştir.
2- DEĞERLENDİRME
Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset tarikiyle veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikali Veraset ve İntikal Vergisine tabidir. Bu vergi, Türk tabiiyetinde bulunan şahısların ecnebi memleketlerde aynı yollardan iktisap edecekleri mallara da şamil olduğu hüküm altına alınarak veraset ve intikal vergisinin konusu belirlenmiştir.
Veraset tabiri; miras vasiyet ve miras mukavelesi gibi ölüme bağlı elde edilen tasarrufları, İvazsız intikal tabiri ise hibe yoluyla veya herhangi bir tarzda olan ivazsız iktisapları kapsamaktadır. Maddi ve manevi bir zarar mukabili verilen tazminatlar ivazsız intikal kapsamında değerlendirilmez. Veraset ve İntikal Vergisinin mükellefi, veraset tarikiyle veya ivazsız bir tarzda mal iktisap eden şahıstır. Veraset tarikiyle veya sair suretle ivazsız bir tarzda mal iktisab edenler, iktisap ettikleri malları, 5602 sayılı Kanun kapsamında şans oyunları düzenleyen ilgili kurum ve kuruluşlar ile yarışma ve çekilişi düzenleyen gerçek ve tüzel kişiler ikramiye kazananların ikramiyelerinden kesilen vergileri, bir beyanname ile bildirmeye mecburdurlar.
Veraset ve İntikal Vergisinin matrahı, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunan değerleridir. (12’nci maddede yazılı borç ve masrafların tenzili lazım geldiği takdirde matrah yukarda yazılı değerlerden bu tenziller yapıldıktan sonra kalan miktardır) Mükellefler ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere Veraset ve İntikal Vergisi mevzuuna giren malları aşağıda belirtilen değerleme ölçülerinden faydalanarak belirtilmeyenler bakımından ise Vergi Usul Kanununun servetleri değerleme ile ilgili 3’üncü bölümündeki esaslara göre değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorundadırlar.
a) Ticari sermaye; bilanço esasına göre defter tutanlarda ölüm tarihine takaddüm eden takvim yılı bilançosuna göre bulunacak öz sermaye, ticari sermayedir.
Mükellefler isterlerse ölüm günü itibariyle çıkaracakları bilançoyu esas alarak öz sermayelerini tespit edebilirler.
İşletme esasına göre defter tutanlarla götürü mükellefiyete tabi olanlarda ticari sermaye olarak murisin ölüm tarihindeki ticari varlığı beyan edilir.
Öz sermaye veya ticari varlık, bu maddedeki esaslara göre bu maddede hüküm olmıyan hallerde Vergi Usul Kanununun iktisadi işletmelere dahil kıymetleri değerleme ile ilgili 2’inci bölümündeki esaslara göre tespit olunur.
b) Gayrimenkuller ticari işletmeye dahil olsun veya olmasın Emlak Vergisine esas olan değerle değerlenir.
c) Menkul mallar ve gemiler rayiç bedelle değerlenir.
d) Esham; borsada kayıtlı ise ölüm tarihine takaddüm eden üç yıl içindeki en son muamele değeri ile değerlenir. Borsada kayıtlı değil ise veya kayıtlı olup da üç yıl içinde muamele görmemiş ise itibari değerle değerlenir.
e) Tahvilat; Vergi Usul Kanununun 266’ncı maddesindeki hükümlere göre değerlenir.
f) Yabancı paralar; borsa rayici ile; borsada rayici yoksa Maliye Bakanlığınca tesbit olunacak kura göre değerlenir.
g) Haklar; tescile tabi bilumum hakların değeri tesisleri sırasında tapu siciline kaydedilen değerdir.
Tapu sicilinde bedeli gösterilmeyen haklarla, bunlar dışındaki bilumum haklar (Sınai ve edebi mülkiyet haklarıyle imtiyazlar dahil) mükellef tarafından değerlendirilmez ve ilk tarhiyatta nazara alınmaz.