Maliye Postası Dergisi
VUK’NUN DEĞERSİZ ve VAZGEÇİLEN ALACAK UYGULAMASINDAN HAREKETLE; T.T.K. 376 NCI MADDESİ VE BU MADDENİN UYGULAMASI
Erol DELİKTAŞ
I. GİRİŞ
Kanaat verici bir vesikaya ve kazai bir hükme dayanarak veya dayanmadan; yurtiçi ve/veya yurtdışındaki firmalara iştirak eden veya ortak olan kişilerin; iştiraklerinden/ortaklarından mevcut alacaklarından vazgeçilmesi hallerinde; (borca batıklık/teknik iflas haline istinaden Zarar Telafi Fonu uygulaması, finansal sıkıntılarının karşılanması, faaliyetlerin sekteye uğramaması, iştirak edilen firmanın geçmiş yıl zararlarının alacaklardan karşılanması, iştirak adına kar çıkmasının sağlanması, 6736/7143 sayılı Kanunlar kapsamında İşletme Kayıtlarının Düzeltilmesi işlemleri v.b. haller nedeni ile) vergilendirmeye yönelik hususlara; mevzuat hükümleri ve özelgeler bazında değinilerek; sorun ve çözüme yönelik görüşümüz ile mükelleflerin vergilendirilme riskine karşı tavsiyelerimiz anlatılmaya çalışılacaktır.
II. MEVZUAT HÜKÜMLERİ
VERGİ USUL KANUNU
Madde 227- Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.
Madde 322- Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacaklar değersiz alacaktır. Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.
Madde 324- Konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacaklar, borçlunun defterlerinde özel bir karşılık hesabına alınır. Bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kar hesabına naklolunur.
Türk Ticaret Kanunu
MADDE 376-
3. Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu
a) Çağrı ve bildirim yükümü
Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.
Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.
Şirketin borca batık (şirketin aktiflerinin borçlarını karşılayamaması halidir.) durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur.”
15.09.2018 tarih ve 30536 sayılı R.G.’de yayımlanan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ
1) DEĞERSİZ ALACAK VE KANAAT VERİCİ VESİKALAR ÖZELİNDE VERİLMİŞ OLAN ÖZELGELER:
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü’nün 21/06/2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1952 Sayılı Özelgesi ile Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü’nün 01/03/2012 tarih ve B B.07.1.GİB.4.99.16.01.0-VUK-323-68 Sayılı Özelgesi:
“Bir alacağın değersiz alacak olarak değerlendirilebilmesi için; kazai bir hükme veya kanaat verici bir belgeye istinaden tahsiline imkân kalmadığının ispatı gereklidir. Değersiz alacak; kaybedilmiş, tahsiline artık imkân kalmamış, değeri sıfıra inmiş bir alacaktır. VUK 322 nci madde kapsamında alacağın tahsil imkânının kalmadığının, kazai bir hükümle veya kanaat verici bir vesika ile tevsik edilmesi icap etmektedir.
Kazai bir hükümden anlaşılması gereken, alacağın tahsili için kanun yollarına başvurulmuş olması, icra takibinin yapılmış bulunması, bu müracaatlar ve takipler sonunda, alacağın ödenmeyeceğine hâkim tarafından hükmedilmiş olması; kanaat verici vesika teriminden ise ödemeyi imkânsız hale getirmiş hal ve sebepler sonucu ortaya çıkmış belgeler anlaşılmalıdır. Alacağın tahsil güçlüğünün objektif ve inandırıcı belgelerle ortaya konması değersiz alacak uygulaması bakımından büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde alacakların tahsilinin mümkün olmadığının takdiri mükellefe bırakılmış olur. Bu nedenle kazai bir hüküm veya kanaat verici bir vesika ile tevsikini öngörmüştür.
Vergi hukuku uygulaması bakımından; kanaat verici vesikalara örnek olarak aşağıdaki belgeler sayılabilir.
-Mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin olarak düzenlenmiş belgeler
-Alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato anlaşması
-Borçlunun herhangi bir mal varlığı bırakmadan ölümü veya Medeni Kanunun 31 ve izleyen maddelerine göre mahkemelerce borçlu hakkında verilen gaiplik kararı ve mirasçıların da mirası reddettiklerine dair sulh hukuk mahkemelerince verilmiş bulunan mirası red kararı
-Borçlu aleyhine alacaklı tarafından açılan davayı borçlunun kazandığına dair mahkeme kararı
-Borçlunun dolandırıcılıktan mahkum olması ve herhangi bir malvarlığı bulunmadığını belgeleyen resmi evrak
-Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını ve yasal süresi içerisinde yenileme talebinde de bulunulmadığını gösteren icra memurluğu yazısı
-Ticaret mahkemesince borçlu hakkında verilmiş ve ilgili masa tarafından tasfiyeye tabi tutulmuş bulunan iflas kararına ilişkin belgeler.
Ayrıca burada şu hususları da belirtmekte fayda vardır. Mirasçılarının bulunmadığını kanıtlayan resmi soruşturma belgesi ile borçlunun, ülkeyi dönmemek üzere terk ettiğini belirleyen gazete ve bunu doğrulayan resmi makam belgeleri ile her halükarda vergi inceleme elemanlarınca kabul gören bilgi ve belgelerde kanaat verici vesika olarak kabulü olanaklıdır. Ancak Gelir İdaresi Başkanlığı; avukat yazısı, İcra Müdürlüğü veya Mahkemelerden alınan aciz vesikası, rehin açığı ve semeresizlik belgesi gibi belgelerideğersiz alacağın ispatı bakımından (alacağın tahsil edilebilme imkanını ortadan kaldırmadığından bahisle) kanaat verici vesika kapsamında değerlendirilmemektedir.
Gerek doğuşu gerekse vazgeçilmesi bakımından belli ve inandırıcı sebepleri olmak şartıyla alacaktan vazgeçildiğini gösteren anlaşmalar” kanaat verici vesikalar olarak sayılmıştır. (Alacaklının tek taraflı irade beyanı ile alınmasından vazgeçilen alacakların veya tarafların kendi aralarında düzenledikleri resmi şekilde düzenlenmiş olmayan alacaktan vazgeçme anlaşmaları kanaat verici vesika olarak kabul edilmesi ve buna bağlı olarak değersiz alacak olarak zarar kaydı mümkün değildir.)
Bir diğer yandan; 284 Seri No’lu V.U.K. Genel Tebliğinde de (sadece 1999 takvim yılı gelirlerine uygulanmak üzere) VUK Geçici 24 üncü maddesi uyarınca alacaklı ve borçlunun her türlü muvazaadan ari olarak sulh olmaları ve bu anlaşmayı noterde düzenlemeleri halinde, bu belge alacağın değersiz hale geldiğine ilişkin kanaat verici belge olarak kabul edileceği açıklanmıştır.