Maliye Postası Dergisi
TÜM YÖNLERİ İLE ÖRTÜLÜ SERMAYE VE ELEŞTİREL BİR BAKIŞ AÇISI
Fahrettin AÇAR
1-GİRİŞ
İşletmeler yatırım finasmanlarını ve işletme finasmanlarını öz sermaye şeklinde veya yabancı kaynak dediğimiz üçüncü kişilerden alınan borç karşılığında sağlanmaktadır.Ortaklar kurumlara koydukları sermaye karşılığında kâr payı elde ederken üçüncü kişiler tarafından kurumlara verilen borç paralar karşılığında ise faiz geliri elde etmektedir. Kurum ortakları kimi zaman ortak olduğu işletmeye sermaye koymak yerine borç para vererek işletmesine finasman desteği sağlamakta ancak bu finasman desteği karşılığında faiz geliri elde etmektedir.Söz konusu borç verme durumu ortak ve ortağın en az %10 oranında ortak olduğu veya en az bu oranda oy veya kâr payı hakkına sahip olduğu ilişkili kişi tarafından verilen borçların kurumun dönem başı öz sermayesinin 3 katını aşması durumunda ise aşan kısma isabet eden faiz ve kur farkı giderinin kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.Ortak tarafından verilen borç karşılığında herhangi bir nema alınmaması durumunda ise söz konusu verilen borç tutarı ile ilgili herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır.Çünkü kurumun vergi matrahını aşındıran bir husus bulunmadığı için verilen borcun kurumun dönem başı öz semayesinin 3 katını aşıp aşmadığı hususlarına da bakılmayacaktır. Ortağın kuruma döviz cinsinden borç vermesi durumunda ise dönem başı öz sermayesinin 3 katını aşması halinde aşan kısma isabet eden tutar kadar kambiyo zararları da Kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.Söz konusu bu düzenleme ile ortakların sermaye koymak yerine borç para vermek suretiyle ve karşılığında faiz geliri elde etmek şartıyla kurumların kurumlar vergisi matrahının aşınmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır.Burada dolaylı olarak da kurumların finasman ihtiyaçlarının öz sermaye ile sağlanması da hedeflenerek işletmelerin daha güçlü şekilde finasmana sahip olmaları ve bunun karşılığında matrahın aşınması sağlanmaya çalışılmıştır.
2-DEĞERLENDİRME
Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır. Sadece ilişkili şirketlere finansman temin eden kredi şirketlerinden yapılan borçlanmaların tamamı olmak üzere, ana faaliyet konusuna uygun olarak faaliyette bulunan ve ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılan banka veya benzeri kredi kurumlarından yapılan borçlanmalar da ise ilgili tutarın % 50’ si oranında dikkate alınır. Örtülü sermaye hesaplamasında ortakla ilişkili kişinin tespiti aşamasında söz konusu ortağın en az %10 ortak olduğu veya en az bu oranda oy veya kâr payı hakkına sahip olduğu bir kurumu ya da doğrudan veya dolaylı olarak, ortağın veya ortakla ilişkili bu kurumun sermayesinin, oy veya kâr payı hakkına sahip hisselerinin en az % 10’unu elinde bulunduran bir gerçek kişi veya kurumu ifade etmektedir.
Kurumlar ortaklarından alınan borçların dönem başı öz sermayesinin 3 katını aşmaması durumunda ise örtülü sermaye söz konusu olmayacaktır. Kurumun ortak veya ortakla ilişkili kişilerden alınan borcun dönem başı öz sermayesinin 3 katını aşan faiz ve kur farkı giderleri örtülü sermaye kapsamında kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
5520 sayılı kurumlar vergisi kanunun 11’inci maddesinin 1’inci fıkrasında Kurum kazancının tespitinde aşağıdaki indirimlerin yapılması kabul edilmeyeceği ifade edilmiş olup aynı fıkranın b bendinde; Örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderler sayılmıştır. Söz konusu bu düzenleme ile mükelleflerin örtülü sermaye ile ile matrah aşındırmanın önüne geçilmeye çalışılmıştır. Bu düzenlemeler vergi güvenlik müesseseleri de olarak ifade edilmektedir.
Örtülü sermaye kapsamında yapılan faiz giderinin ödenmesi şart olmadığı gibi tahakkuk etmesi veya hesaplanması bile yeterli olacaktır. Borcu kullanan kurumun, borcu ortaklık ilişkisi olan bir kurumdan veya ortakları ile ilişkili bir başka kurumdan doğrudan temin etmemesi örtülü sermayenin mevcut olmayacağı anlamına gelmemektedir. Borcun, ortak veya ortakla ilişkili kişiden ancak üçüncü kişi üzerinden dolaylı olarak temin edilmesi durumunda da örtülü sermaye söz konusu olabilecektir. Dolaylı olarak temin edilen borçlanmalarda araya birden fazla kurumun girmesi borcun örtülü sermaye olarak kabul edilmesine engel teşkil etmemektedir. Örtülü sermayeden söz edilebilmesi için borcu alan kurumun bu borcu işletme veya yatırım harcamalarında kullanması gerekmektedir. Bu borcun aynı şartlarla diğer başka bir kuruma aktarılması halinde, işletmede kullanılan bir borçtan söz etmek mümkün olmayacak ve bu borçlanma nedeniyle örtülü sermaye oluşmayacaktır.
Yabancı para üzerinden yapılan borçlanmalara ilişkin borç/öz sermaye hesabında, her bir borcun alındığı tarihte geçerli olan döviz kuru esas alınacaktır. Yabancı para üzerinden alınan borcun vadesinin izleyen yıla sarkması halinde, izleyen yıl için söz konusu hesaplama, borcun ödenmeyen tutarının bilanço günü itibarıyla Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre değerlenmiş tutarı esas alınmak suretiyle yapılacaktır.
Ortakların işletmeye kullandırdığı borçların kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, diğer şartların da gerçekleşmesi halinde örtülü sermaye olarak değerlendirilmiştir. Bu karşılaştırma sırasında; ortak veya ortakla ilişkili kişi olmakla birlikte ana faaliyet konusuna uygun olarak faaliyette bulunan banka veya benzeri kredi kurumlarından yapılan borçlanmalar %50 oranında dikkate alınacaktır. Yalnızca ilişkili şirketlere finansman temin eden kredi şirketlerinden yapılan borçlanmalarda %50 oranı dikkate alınmayacak olup genel kurallar çerçevesinde işlem yapılacaktır.