Maliye Postası Dergisi
TASFİYE SÜRECİNE GİREN ŞİRKETLERİN KURUMLAR VERGİSİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Salih ÇALAL
1. Giriş
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte şirketlerin tasfiye süreçlerinde önemli kolaylıklar sağlanmıştır. Tasfiye sürecine giren şirketlerde kurumlar vergisinin ödenmesi aşamalarına ilişkin hükümler ise 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nda düzenlenmiştir. Çalışmamızın ilk bölümü, 6102 sayılı Kanun’da yer alan tasfiye işleri, tasfiye sürecinde alacaklıların korunması, tasfiyeden dönülmesi ve ek tasfiye süreçlerine ayrılmıştır. İkinci bölümde ise tasfiye sürecine giren şirketlerin kurumlar vergisi özelinde vergilendirilme aşamaları üzerinde durulacaktır.
2. Türk Ticaret Kanununa Göre Şirketlerde Tasfiye Süreci
Şirketler; sürenin sona ermesine rağmen işlere fiilen devam etmek suretiyle belirsiz süreli hâle gelmemişse, esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle, işletme konusunun gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesiyle, esas sözleşmede öngörülmüş herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesiyle, genel kurul kararıyla, iflasına karar verilmesiyle, feshedilmek suretiyle ve kanunlarda öngörülen diğer hâllerde sona erer. Şirketin sona ermesiyle birlikte tasfiye süreci başlar.
6102 sayılı Kanun’un 533’üncü maddesinde göre tasfiye hâlindeki şirket, pay sahipleriyle olan ilişkileri de dâhil, tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını “tasfiye hâlinde” ibaresi eklenmiş olarak kullanır. Bu hâlde organlarının yetkileri tasfiye amacıyla sınırlıdır. Dolayısıyla tasfiye haline girilmesiyle birlikte değişikliğe uğrayan ve sınırlanan şirketin ehliyeti değil, organların yetkileridir. “tasfiye hâlinde” ibaresinin eklenmesi ise tasfiyenin bir gereğidir.
Şirket tasfiye hâline girince, görev ve sorumluluklar tasfiye memurlarına geçer. Şirketin organlarına ilişkin yetkiler, tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olan, ancak nitelikleri gereği tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlere özgülenir.
6102 sayılı Kanun’un 536’ncı maddesine göre, esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru atanmadığı takdirde, anonim şirketlerde tasfiye yönetim kurulu tarafından yapılır. Gerekli işlemlerin gerçekleştirilebilmesi için tasfiye memurları atanır ve bunlar pay sahiplerinden veya üçüncü kişilerden olabilir. Yönetim kurulu, tasfiye memurlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. Şirketin feshine mahkemenin karar verdiği hâllerde tasfiye memuru mahkemece atanır. Sonrasında tasfiye işlerinin gereklerinden olan hususlar hakkında karar vermek üzere genel kurul tasfiye memurları tarafından toplantıya çağrılır.
6102 sayılı Kanuna göre tasfiyeden dönülmesi de mümkündür. Tasfiyeden dönülmesi, mülga Kanunda bulunmayan, fakat uygulamanın ihtiyaçları nedeniyle doktrin ve yargı tarafından benimsenip uygulanan bir hukuki müessesedir. Esasen tasfiyeden dönme, tasfiye haline giren bir şirket genel kurulunun, alacağı bir kararla, şirketi tasfiye gayesi güden bir şirket olmaktan çıkartabilip, tekrar kâr elde etme amacı güden ve varlığını devam ettiren bir şirket haline döndürmesidir.
Mülga kanunda bulunmayan, fakat uygulamanın ihtiyaçları nedeniyle öğreti ile yargı tarafından benimsenen ve uygulanan bir diğer hukukî kurum da ek tasfiyedir. Ek tasfiye, tasfiye işlemleri tamamlanıp tasfiyenin bitirilmiş olmasına rağmen, daha sonra başkaca tasfiye önlemleri alınmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde başvurulan geçici bir tedbirdir.
6102 sayılı Kanun’un 547’nci maddesine göre tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.
3. Tasfiye Sürecindeki Şirketlerin Vergilendirilmesi
3.1. Tasfiye Dönemi