Maliye Postası Dergisi
SOSYAL MEDYA FENOMENİ KAZANCI VERGİYE TABİ MİDİR?
Abdullah ARMAĞAN
1. GİRİŞ
Sosyal medya fenomenlerinin sosyal medya hesapları üzerinden yapmış olduğu ürün veya isim paylaşımları tanınırlığı arttırmaktadır. Bu etki, sosyal medya hesaplarının takipçileri üzerinden sağlamaktadır.
Sahip olunan sosyal medya hesapları kullanılarak yapılan paylaşımların daha fazla kişi tarafından görülmesinin sağlanması reklam verme hizmetidir.
Yazımızda sosyal medya fenomenlerinin sosyal medya sayfalarında reklam hizmeti vermesinin vergisel sonuçları irdelenecektir.
2. DEĞERLENDİRME
Gelir Vergisi Kanunu’nun 1’inci maddesinde gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu, 37’inci maddesinde ise her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiştir. Mükelleflerin şahsına ait olan sosyal medya sayfalarında ticari bir organizasyon içerisinde, devamlı olarak reklam hizmeti vermesi halinde ticari kazanç açısından gelir vergisi mükellefi olması gerekmektedir.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunun 37’inci maddesinde her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların, ticari kazanç olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ticari kazanç; emek-sermaye karışımı bir kaynağa bağlı olarak, devamlı bir organizasyon çerçevesinde, kazanç sağlamak amacıyla yapılan her türlü faaliyet olarak tanımlanmaktadır. Bu kapsamda kişilerin sosyal medya hesaplarından yapmış olduğu paylaşımlar sebebiyle elde etmiş olduğu gelirlerin tamamının, ticari kazanç hükümleri kapsamında vergilendirilmesi gerekmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 156. maddesinde işyeri; ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yer olarak tarif edilmiştir. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, işyerinin tanımı yapılırken ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyetin yapılması ve yürütülmesinde kullanılan yerlerin neler olabileceği nitelenmiş ve tanımda belirtilen yerlerle sınırlandırılmamıştır. Bu nedenle, sosyal medya hesapları üzerinden yapılan bu tür faaliyetler için iletişim amacıyla kullanılan yerin işyeri olarak kabul edilmesi mümkün bulunmaktadır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 51. maddesinde her türlü ilan ve reklam işleriyle uğraşanlar veya bu işlere tavassut edenlerin basit usulden yararlanamayacağı, diğer bir deyişle ticari kazancın tespiti açısından gerçek usule tabi olduğu kuralına yer verilmiştir. 213 sayılı Kanun’un 8. maddesinde mükellefin, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişi olduğu, 172. maddesinde göre ticaret erbabının defter tutmak zorunda olduğu, 176. maddesinde 1. sınıf tüccarların bilanço esasına göre, 2. sınıf tüccarların ise işletme hesabına göre defter tutması gerektiği ve 231. maddesinde faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenmesi gerektiği hususlarına yer verilmiştir. Bu kapsamda, reklam işiyle uğraşan kişilerin gerçek usulde vergilendirilmesi ve kazancı nispetinde işletme ya da bilanço esasına göre defter tutması ve fatura düzenlemesi gerekmektedir. Ticari kazancın Gelir Vergisi Kanununun 85’inci maddesine istinaden yıllık gelir vergisi beyannamesi(1) ile beyan edilmesi gerekmektedir.