Maliye Postası Dergisi
SOSYAL GÜVENLİK TEŞVİKLERİNDEN YARARLANMAK İSTEYEN BELEDİYE ŞİRKETLERİ İÇİN YARGITAYIN NİHAİ KARARI
İsmail ŞENTÜRK
GİRİŞ
Belediye şirketleri sayıları ve önemi toplumda her geçen gün artmakla birlikte bazı yönleriyle kamu hukukuna bazı yönleriyle özel hukuk hükümlerine tabi mahalli idareler tarafından sermayesine ortak olunan şirketlerdir. Bu şirketler, mahalli idarelerde toplu ulaşım, kentsel dönüşüm, sosyal tesis işletmeciliği, ekmek fabrikaları, tarımsal işletme, market vb gibi önemli mali büyüklüğe sahip alanlarda bir çok hizmet sunmaktadırlar.
Belediye şirketlerinin tabi olduğu mevzuat konusunda sıklıkla yaşanan tartışmalar yaşandığı bir gerçektir. Sosyal güvenlik mevzuatımızda işverenler açısından verilen teşviklerde de benzer bir tartışma yaşanmış olup uzun bir yargı kararı süreci sonunda belediye şirketlerinin sosyal güvenlik teşviklerinden yararlanıp yararlanmayacağı karara bağlanmıştır. Makalemizde bu uzun yargı süreci sonucunda belediye şirketlerinin sosyal güvenlik mevzuatımız açısından teşviklerden yararlanıp yararlanamayacağına yönelik açıklamalarımıza yer verilecektir.
1- BELEDİYE ŞİRKETLERİ NEDİR? KURULUŞU VE DİĞER ÖNEMLİ BİLGİLER
Sosyal güvenlik teşvikleri açısından yargı sürecine değinmeden önce belediye şirketleri hakkında açıklayıcı bilgiler vermekte fayda vardır.
1.1. Belediye Şirketleri Nasıl Tanımlanabilir?
Belediye şirketlerinin ülkemiz mevzuat düzenlemelerinde herhangi bir tanımı yapılmamıştır. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 13/01/2020 tarihli 2017/25655 Esas No ve 2020/106 kararına göre; Belediye şirketleri, “belediyeler tarafından kurulan veya ortak olunan Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi sermaye şirketleri olup, belediyelerin tüzel kişiliğinden ayrı ve bağımsız özel hukuk tüzel kişileri” olarak tanımlanmıştır
1.2.Belediye Şirketleri Nasıl Kurulur?
Belediye şirketleri, 5393 sayılı Belediye Kanununun 70 nci maddesindeki “Belediye kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usûllere göre şirket kurabilir.” hükmü ile 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 26 ncı maddesindeki “Büyükşehir belediyesi kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermaye şirketleri kurabilir. Genel sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz personel bu şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev alabilirler. Büyükşehir belediyesi, kendine ait büfe, otopark ve çay bahçelerini işletebilir; ya da bu yerlerin belediye veya bağlı kuruluşlarının % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini devredebilir.” hükümleri doğrultusunda kurulabilmekte ve işletilmektedir.
Şirket kurabilmek için, Türk Ticaret Kanunundaki şartlara ilave olarak, 5393 sayılı Kanunun 18’nci maddesinde öngörülen Belediye Meclisi kararı ile 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 26’ncı maddesi gereğince söz konusu şirketin kuruluşuna Cumhurbaşkanının izin vermesi gerekmektedir.
Bahsi geçen aşamaların tamamlanması akabinde ise şirketin kuruluşu ticaret siciline tescil ve ilan ettirilir.
2- SOSYAL GÜVENLİK MEVZUATIMIZDA 5 PUANLIK HAZİNE TEŞVİĞİNDEN BELEDİYE ŞİRKETLERİ YARARLANABİLİR Mİ?
Makalemizin konusunu teşkil eden düzenleme 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda yer almakatdır. Konuya ilişkin açıklamalara aşağıda yer verilmiştir.
2.1. 5510 Sayılı Kanundaki Düzenleme
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Prim oranları ve Devlet Katkısı başlıklı 81’nci maddesinde
“ (ı) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin, bu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanır. İşveren hissesine ait primlerin Hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak bu Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna, muhtasar ve prim hizmet beyannamelerini ise Maliye Bakanlığına vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemeleri, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şarttır. Ancak Kuruma olan prim idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarını 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendiren işverenler ile 29/7/2003 tarihli ve 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa ve 22/2/2006 tarihli ve 5458 sayılı Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile diğer taksitlendirme ve yapılandırma Kanunlarına göre taksitlendiren ve yapılandıran işverenler bu tecil, taksitlendirme ve yapılandırmaları devam ettiği sürece bu fıkra hükmünden yararlandırılır. Bu bent hükümleri; vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları ile okul-aile birliklerince çalıştırılanlar hariç olmak üzere 21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerleri ile 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa ve uluslararası anlaşma hükümlerine istinaden yapılan alım ve yapım işleri ile 4734 sayılı Kanundan istisna olan alım ve yapım işlerine ilişkin işyerleri, sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar ve yurtdışında çalışan sigortalılar hakkında uygulanmaz. Hazinece karşılanan prim tutarları gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmaz. Bu fıkra ve diğer ilgili mevzuatla sağlanan sigorta prim desteklerinin aynı dönem için birlikte uygulanması halinde, bu destek öncelikle uygulanır.” Hükmü yer almaktadır.
Görüleceği üzere ilgili düzenleme uyarınca Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin, bu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanacaktır.
Ancak düzenlemenin devamında konuya ilişkin istisnalar sıralanmıştır.
2.2. Belediye Şirketleri Söz Konusu Teşvikten Yararlanabilir Mi?