Maliye Postası Dergisi
ŞİRKETİN KENDİ PAYLARININ İKTİSABINDA MUHASEBELEŞTİRME - I
Erdoğan ARSLAN
1. Ticari Defterlerde Kayıtlanacak Muhasebe Sorunu Olarak Şirketin Kendisine Ait Pay Senetleri
1.1.Kanun defter tutmak zorunda olan gerçek ve tüzel kişi tacirlere, münferit veya konsolide finansal tablolarını düzenlerken Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından yayınlanan Türkiye Muhasebe Standartlarına (TMS), Kavramsal Çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine ve bunların ayrılmaz bir parçası olan yorumlara uyma ve bunları uygulama zorunluluğunu getirmiştir. Bu zorunluluk, ticari defterlerin Ticaret ve Maliye Bakanlıklarınca yapılacak ortak düzenleme çerçevesinde tutulmasını öngören Kanundaki hüküm değişikliği ile de bağlantılıdır ve bir biri ile çelişmemektedir. Sonuçta Kanun, ticari defterlerin tutulmasında benimsediği TMS kurallarına göre muhasebenin tutulması anlayışından vazgeçmiş, yerine vergi muhasebesi kurallarına göre ticari defterlerin tutulmasını ve ayrıca mali tabloların da düzenlenmesini buyurmuştur. Nitekim anılan ortak İdari düzenleme de ticari defterlerin tutulmasında tüm menfaat sahipleri için sağlıklı ticari ve işletme bilgileri üretme yaklaşımıyla benimsenmiş mahiyette olan muhasebe ilke ve kurallarını değil, tam tersine defterlere kayıt zamanını, defterlerin açılış ve kapanış onaylarını düzenlemiş ve muhasebe kayıtları bakımından 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda öngörülmüş hükümlerin uygulanacağını açıklamıştır. Özetle 6102 sayılı Kanun, ticari defterlerde tutulacak muhasebe kayıtlarının vergi muhasebesine dayalı olacağını ancak bu defterlere dayanılarak çıkarılacak mali tabloların TMS’na ve vergi muhasebesine göre iki farklı anlayışı yansıtan mali tablolar şeklinde düzenlenmesini buyurmaktadır.Bu itibarla ticari işletmeler sadece mali tablolarını, TMS, Kavramsal Çerçeve ilkeleri ve bunların KGK tarafından yapılmış olan yorumlarına göre düzenlemek zorundadırlar. Aynı şekilde SPK da “Geri alınan payların muhasebeleştirilmesinde Kurulun finansal raporlamaya ilişkin düzenlemeleri ile TMS/TFRS’ler esas alınır.”düzenlemesinde bulunarak Kanunun bu kuralını benimsemiş olduğunu teyit etmiştir.
1.2.Türkiye Muhasebe Standartlarına göre işletme tarafından geri satın alınan şirketin kendi hisseleri, özkaynaklardan düşülerek muhasebeleştirilir. Bu yaklaşımın kökeni, şirketin kendi pay senetlerinin, şirketin özkaynaklarına dayalı bir finansal varlıkolarak tanımlanmamış olmasıdır. Yani satın alınan pay senedi başka bir şirketin olsaydı, bu pay senedi şirket için bir finansal varlık olacaktı; şirketin kendisine ait olduğundan finansal varlık değildir.Bu itibarla “İşletmenin özkaynağına dayalı finansal araçlarının alışından, satışından, ihracından ya da iptalinden dolayı kâr veya zarara herhangi bir kazanç ya da kayıp yansıtılmaz.” Nihayetinde işletme tarafından geri satın alınan şirketin kendi hisseleri, temsil ettiği sermaye kısmı iade edilmiş ve bu itibarla iptal edilecek nitelikte olan hisse senetleridir ki işletme için yok hükmünde kabul edilmektedir. Bu itibarla pay senedi alım bedelinin nominal sermayeye tekabül eden kısım dışındaki fazlanın işletme ve faaliyeti ile bir ilgisi ve ilişkisi kalmamış olduğundan pay alımından doğan kayıp veya zararlar, işletmenin gelir tablosuna yansıtılamamaktadır.SPK da aynı yaklaşımı benimsemiş ve “Geri alınan payların geri alım bedeli kadar yedek akçe ayrılarak öz kaynaklar altında kısıtlanmış yedek olarak sınıflandırılır. Geri alınan payların ve söz konusu yedek akçelerin finansal tablolarda gösterimi Kurul tarafından ilan edilen formatlar uyarınca yapılır. Bu fıkra kapsamında ayrılan yedekler, geri alınan paylar satıldıkları veya itfa edildikleri takdirde geri alım değerlerini karşılayan tutarda serbest bırakılır.” açıklamasında bulunmuştur.