Maliye Postası Dergisi
SERMAYE KOYMA BORCUNU YERİNE GETİRMEYEN ANONİM ŞİRKET PAY SAHİPLERİ HAKKINDA UYGULANABİLECEK YAPTIRIMLAR
Mustafa YAVUZ
1. GİRİŞ
Anonim şirketlerde sermaye koyma borcu, esas sözleşmeden doğan şahsi bir yükümlülüktür. Bu sorumluluk pay sahibi açısından bir borç, şirket yönünden ise bir alacak niteliğindedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(1) (TTK) uyarınca anonim şirket kurucularının, sermayenin tamamını şartsız olarak ödemeyi esas sözleşmede taahhüt etmesi zorunludur. Anonim şirketler hukukunda “tek borç ilkesi” geçerli olup, bu ilke uyarınca pay sahiplerine TTK’da öngörülen istisnalar dışında, pay bedelini ifa dışında borç yükletilemez. Bu kapsamda, pay sahibinin asli borcu, esas sözleşmede belirtilen pay bedelini ifa etmektedir. Söz konusu yükümlülük, ayni ve nakdi olarak taahhüt edilen sermaye miktarıyla sınırlı ve şahsidir.
TTK’da sermaye koyma borcunun süresi içinde yerine getirilmemesi halinde pay sahipleri hakkında bazı yaptırımlar öngörülmüştür. İşte bu çalışmada, sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen anonim şirket pay sahipleri hakkında uygulanabilecek yaptırımlar tüm yönleriyle ele alınmış ve incelenmiştir.
2. SERMAYE KOYMA BORCUNUN YERİNE GETİRİLMEMESİNIN SONUÇLARI
2.1. Genel Olarak
Anonim şirketlerin pay sahipleri tarafından taahhüt edilen sermaye payı, ayni ve nakdi sermayeden oluşur ve bu payın ödenmesinin şekli ve şartları esas sözleşmede gösterilir. Ayni sermaye olarak; taşınır, taşınmaz, fikri mülkiyet hakları, şirket payları ile devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer konabilir. TTK’da ayni sermaye olarak konulan değerlere ilişkin sıkı kurallar kabul edilmiştir. Bu noktada, esas sözleşmede bilirkişi tarafından belirlenen değerleriyle yer alan taşınmazlar tapuya şerh verildiği, fikri mülkiyet hakları ile diğer değerler, varsa özel sicillerine kaydedildikleri ve taşınırlar güvenilir bir kişiye tevdi edildikleri takdirde ayni sermaye olarak kabul edilir (TTK md. 128). Bahsi geçen şartlara riayet edilmediği takdirde şirketin kuruluşu tamamlanamaz. Dolayısıyla, anonim şirketlerde ayni olarak konulan sermayenin yerine getirilmemesi gibi bir durumla neredeyse karşılaşılmaz.
Nakden (para olarak) taahhüt edilen payların itibari değerlerinin ise en az %25’inin tescilden önce, kalanının da şirketin tescilini izleyen 24 ay içinde ödenmesi zorunludur. Nakdi ödemeler, 5411 sayılı Bankacılık Kanununa bağlı bir bankada, kurulmakta olan şirket adına açılacak özel bir hesaba, sadece şirketin kullanabileceği şekilde yatırılır. Taahhüt edilen payların, kanunda veya esas sözleşmede öngörülmüş bulunan ve kanunda yazılı olandan daha yüksek olan tutarlarının ödendiği, ticaret siciline yöneltilecek bir banka mektubu ile ispatlanır. Banka, bu tutarı, şirketin tüzel kişilik kazandığını bildiren bir sicil müdürlüğü yazısının sunulması üzerine, sadece şirkete öder. Sermaye artırımlarında nakdi sermaye taahhüdünde bulunulması halinde de açıklanan usul uygulanır (TTK md. 344, 345, 459/3). Esas sözleşmede bahsi geçen 24 aylık süre kısaltılabilir, ancak uzatılamaz. Dolayısıyla, bu sürenin dolmasıyla sermaye borcu muaccel hale gelir.
Öte yandan, TTK’nın “Ödemeye çağrı” başlıklı 481. maddesinde; “Payların bedelleri, yönetim kurulu tarafından, esas sözleşmede başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, pay sahiplerinden ilan yoluyla istenir. İlanda, ödenmesi istenen sermaye borcunun oranı veya tutarı ile ödeme tarihi ve ödemenin nereye yapılacağı açıkça belirtilir.” hükmü yer almaktadır. Bununla birlikte, kanuni olarak esas sözleşmede sermaye paylarının ödeme zamanının gösterilmesi zorunlu olduğundan, anılan hüküm, esas sözleşmede başkaca bir düzenleme olmadığı takdirde uygulama alanı bulacaktır. Esas sözleşmede hüküm mevcutken, ödeme çağrısında bulunulmasına, ilana ve ihbara gerek yoktur. Ancak yine de bulunulmuşsa yapılan çağrı bir hatırlatma niteliğinde olacaktır.
2.2.Pay Bedelini İfa Borcunun Yerine Getirilmemesinin Sonuçları