Maliye Postası Dergisi
SERMAYE KOYMA BORCU VE YERİNE GETİRİLMEMESİNİN TÜRK TİCARET KANUNU VE VERGİ KANUNLARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Mehmet BALCIOĞLU
1.GİRİŞ:
Ticaret hukukunun en önemli müesseselerinden biri ticaret şirketleridir. TTK kapsamında düzenlenen ticaret şirketlere ilişkin hükümler uyarınca, şirket ortaklarına birtakım hak ve borçlar yüklenmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, ticaret şirketlerinin kuruluşu ve faaliyet esasları düzenlenmiş olup, bu Kanunda sayılmış olan şirketlerin kuruluşu bazı formalitelere ve kurallara tabi tutulmuştur.
Bu kurallardan en önemlilerden biri deşirkete konulması taahhüt edilen sermayenin eksiksiz ve zamanında ifa edilmesidir. T.T.K.’nın 128 inci maddesinin açık hükmü karşısında ticaret şirketlerde ortaklar şirkete koymayı taahhüt ettikleri sermayeyi şirket ana sözleşmesinde açık bir şekilde belirtmek zorundadırlar. Dolayısıyla ana sözleşmede belirtilmiş olan sermaye taahhüdünün ortaklarca yerine getirilmesi yani sermayenin ödenmesi gereklidir.
Makalemizin konusunu oluşturan şirket ortaklarının şirket sermayesine koymayı taahhüt ettikleri sermaye borcunu ödememeleri durumunda karşılaşacak hususlar konu edilmiş olup, uygulamada yaşanan sorunların ülkemizde yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu ve Vergi Kanunları karşısındaki durumu anlatılmaya çalışılacaktır.
2.SERMAYE TAAHÜDÜNÜN T.T.K KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ
Konuya ilişkin olarakTürk Ticaret Kanununun “Sermaye Koyma Borcu” başlıklı 127 inci maddesinde ne tür varlıkların şirkete sermaye olarak konulabileceğinden bahsedildikten sonra 128 inci maddesinde genel olarak “Her ortak, usulüne göre düzenlenmiş ve imza edilmiş şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçludur.” hükmü ile bu taahhüdünü yerine getirmeyen ortakların şirkete karşı sorumlu olacakları düzenlemesine yer verilmiştir.Şirketin, her ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini isteyebileceği ve dava edebileceği gibi yerine getirmede gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini de isteyebileceği, tazminat istemi için ihtarın şart olduğu, şahıs şirketlerinde bu davayı ortakların da açabileceği şeklinde belirtilmiştir. Ortaklarca, sermaye olarak konulması taahhüt edilen hakların korunması için, kurucular tarafından ortaklar aleyhine ihtiyati tedbir istenebileceği, tedbir üzerine açılacak davalar da süre ancak şirketin tescil ve ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı da TTK 128’inci maddede düzenlenmiştir
Ayrıca Türk Ticaret Kanunu’nun pay bedellerinin nakdi ödenmesi ile ilgili 344. maddesine göre, “ Nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en az yüzde yirmi beşi (% 25) tescilden önce, gerisi de şirketin tescilini izleyen24 (yirmi dört ay) içinde ödenir. Payların çıkarma primlerinin tamamı tescilden önce ödenir.” şeklinde düzenlenmiştir.
2.1. Ortakların Sermaye Borcunu Yerine Getirmemeleri Durumunda T.T.K’ da Düzenlenen Yaptırımlar
Aşağıda bahsedildiği üzere, ortakların asli edimlerinden biri olan sermaye koyma borcuna aykırı davranılması, borcun zamanında ifa edilememesi veya hiç ifa edilememesi durumlarında öncelikli olarak TTK hükümleri uyarınca müeyyideler uygulanmaktadır. Bunlar;
-Ortak hakkında dava açılması (m. 128/7),
-Ortağın şirketten ıskatı/ihracı (m. 482/2),
-Ortağın temerrüt faizi ödemesi(m. 482/1).
-Şirketin uğramış olduğu zararın ortaktan tazmini (m. 482/4),
-Şirket sözleşmesine göre tayin edilen cezai şartların uygulanması (m. 482/3),
Sermaye koyma borcunun ödenmemesi halinde yönetim kurulu tarafından “Iskat” yoluna gidebilir veya temerrüt faizi ve şartlar sağlanmakta ise cezai şart ve tazminatla birlikte rızaen veya icra kanalıyla, ödenmeyen sermaye borcunun tahsili yoluna gidebilir. Ancak aynı anda iki yolu da kullanamaz. Bu yollar birbirine alternatif yollardır.
Yönetim kurulu, kanunda belirtilen usule uymak şartıyla, mütemerrit pay sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakmaya ve söz konusu payı satıp yerine başkasını almaya ve kendisine verilmiş pay senedi varsa bunları iptal etmeye yetkilidir. Iskat yolunun tercih edilmesi durumunda çıkarılan pay sahibi yapmış olduğu kısmi ödemeleri de talep edemez ve bu tutarlar TTK m. 519-2/b uyarınca genel kanuni yedek akçeye eklenir.
Aynı Kanunun “Temerrüt faizi” başlıklı 129 uncu maddesinde ise zamanında ifa edilmeyen sermaye taahhüdünün aksine şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede hüküm yoksa şirketin tescili anından itibaren temerrüt faizi ile ödeneceği, yine 130 uncu maddesinde ise alacaklar şirketçe tahsil edilmiş olmadıkça sermaye borcundan kurtulamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Şirketlerin ortakların koymayı taahhüt ettikleri sermayeleri süresi içerisinde getirip getirmediklerine dikkat ederek getirmedikleri durumlarda yine aynı Kanunda yer alan ifa edilmeyen sermaye taahhüdünün temerrüt faiziyle birlikte ödeneceği hükmünü yerine getirmeleri gerekmektedir. Türk Ticaret Kanunu’nun “Temerrüt faizi” başlıklı 129 uncu maddesinde sermaye taahhüdünün yerine getirilmemesi durumunda şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede aksine hüküm yoksa temerrüt faizi ile ödeneceği belirtildiğinden Şirketlerce bu sözleşmelere “Sermaye ödemesinin pay sahipleri tarafından Türk Ticaret Kanunu ve Esas Sözleşme hükümleri uyarınca belirtilen zamanlarda ödenmemesi ve ödemelerde temerrüde düşülmesi durumunda Türk Ticaret Kanunu madde 129 uyarınca temerrüt faizi uygulanmayacaktır.”şeklindebir ibare konulması halinde Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde düzenlenmiş olan transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımına ilişkin yaptırımlarla karşı karşıya kalınmayacağı ve bu konuya yönelik bir vergi incelemesiyle de muhatap olunmayacağı şeklindedir.
T.T.K.’da sermaye taahhütlerinin yerine getirilmesi ile ilgili olarak 481’inci madde hükmünde ise özel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Madde hükmünde şu düzenleme yer almaktadır:
“ (1) Payların bedelleri, yönetim kurulu tarafından, esas sözleşmede başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, pay sahiplerinden ilan yoluyla istenir. İlanda, ödenmesi istenen sermaye borcunun oranı veya tutarı ile ödeme tarihi ve ödemenin nereye yapılacağı açıkça belirtilir.
(2) İkincil yükümlülükler hakkında, esas sözleşmede, sözleşme cezası da öngörülebilir.
Şirket ana sözleşmesinde taahhüt edilen sermayenin ne zaman ödeneceğinin şirketin genel kurulu veya yönetim kurulunun alacağı karar doğrultusunda açık bir tarihle belirlenmesi mümkündür. Ancak bu tarihin mezkûr madde hükmünde belirtilen süreleri ihtiva etmesi gereklidir.
Yine TürkTicaret Kanunu’nun 482 inci maddesinde sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesinin sonuçları konu edilmiş 482 inci maddesinin 1 inci fıkrasına göre “Sermaye koyma borcunu süresi içinde yerine getirmeyen pay sahibi, ihtara gerek olmaksızın, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür.” denilmiş, 2 inci fıkrasında ise sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen pay sahipleri ile ilgili olarak yönetim kuruluna “ yönetim kurulu, mütemerrit pay sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakmaya ve söz konusu payı satıp yerine başkasını almaya ve kendisine verilmiş pay senedi varsa, bunları iptal etmeye yetkilidir. İptal edilen pay senetleri ele geçirilemiyorsa iptal kararı 35 inci maddede yazılı gazetede ve ayrıca esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan olunur.” şeklinde bir takım yetkiler verilmiştir.
3. SERMAYE TAAHHÜDÜNÜN VERGİ KANUNLARI KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ