Maliye Postası Dergisi
SERMAYE KAYBINDA İZLENECEK YOLLAR
Soner ALTAŞ
GİRİŞ
Sermaye şirketleri arasında yer alan anonim ile limited şirketlere hakim olan ilkelerden birisi sermayenin korumasıdır. Sermayenin korunması ilkesi dar anlamda şirkete getirilen sermaye tutarının iadesine, eksilmesine engel olurken, geniş anlamda şirketin malvarlığının korunması olarak anlaşılmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nda anonim ile limited şirket sermayesinin eksiksiz teşekkül etmesini ve korunmasını sağlayıcı çok sayıda hüküm öngörülmüş ve bu hükümlere aykırı genel kurul ve yönetim organı (anonim şirkette yönetim kurulu, limited şirkette tek ise müdür, birden fazla müdür varsa müdürler kurulu) kararlarının butlanla sakat olduğu kabul edilmiştir.
Anonim ile limited şirketlerde sermaye kavramının önceden belirlenmiş ve muayyen olması şirketle işlem yapan üçüncü kişiler bakımından güvence oluşturmaktadır. Bu nedenle, sermayenin korunması ilkesinin bir gereği olarak, TTK, sermayesini kaybeden anonim ile limited şirketler tarafından izlenebilecek bazı yollar öngörmüş ve bu konuda şirketin yönetim organına önemli bazı görevler yüklemiştir. İşte bu çalışmada; sermayesini kaybeden anonim ile limited şirkette izlenecek yollar ile yönetim organının yükümlülükleri üzerinde durulmaktadır.
ANONİM VE LİMİTED ŞİRKETİN SERMAYE KAYBINDA İZLENECEK YOLLAR
Şirketin sermayesi denildiğinde, limited şirketler açısından esas sermaye, anonim şirketler açısından ise esas sermaye sistemini benimseyenler açısından esas sermaye, kayıtlı sermaye sistemini benimseyenler açısından ise çıkarılmış sermaye anlaşılmalıdır. Zira, TTK, anonim şirketlere esas sermaye sistemi yanında kayıtlı sermaye sistemini de seçebilme izni vermiştir.
TTK’nın 376’ncı maddesinin ikinci fıkrasında “Son yıllık bilânçoya göre, sermaye ile kanunî yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhal toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm uyarınca, son yıllık bilânçodan, zararlar sebebiyle sermaye ile kanunî yedek akçeler toplamının üçte ikisinin karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, şirketin yönetim organının vakit geçirmeksizin genel kurulu toplantıya çağırması ve bu çağrı üzerine toplanan genel kurulun da aşağıdaki iki karardan birini alması gerekir;
(1) Sermayenin üçte biri ile yetinme,
(2) Sermayenin tamamlanması.
Gerekir dememizin sebebi, bu iki karardan birini almayan şirketin sona ereceğine dair hükümdür. Hükmün anonim veya limited şirket genel kurulunu bu seçenekler arasında tercih yapmaya zorlamasının sebebi, şirketin durumunu bir an önce açıklığa kavuşturmak düşüncesidir.
Sermaye kaybının tespitinde dikkate alınacak kanuni yedek akçeler TTK’nın 519’uncu maddesinde düzenlenen genel kanuni yedek akçelerdir. Şirketin kendi paylarını iktisabında ayrılacak yedek akçeler ile esas sözleşme ve genel kurul kararı ile şirketin isteğiyle ayrılan yedek akçeler sermaye kaybının tespitinde dikkate alınmaz.
Gerek esas veya çıkarılmış sermaye gerekse kanuni yedek akçe miktarı yönünden, sermaye kaybının tespit edildiği son yıllık bilanço tarihi itibariyle ulaşılan rakamlar esas alınır. Sermaye kaybına ilişkin tedbirlerin uygulanması için, şirket aktifleri toplamından borçları çıkarıldıktan sonra kalan öz sermayenin, sermaye ve kanuni yedek akçeler toplamının üçte birinden daha az olması gerekir. Üçte iki sermaye kaybı şu formül ile tespit edilir: Aktif Toplamı-Borçlar =< (Sermaye+Kanuni Yedekler) / 3
Ancak, öğretide de kabul edildiği üzere, TTK’nın 376’ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkralarındaki sermaye ve kanuni yedek akçeler toplamının “yarısının” ve “üçte ikisinin” karşılıksız kalmasından söz edilmiş ise de, bunlar hiçbir şekilde sadece tam olarak yarı veya üçte iki sermaye kaybını ifade etmez. Hatta tam olarak bu oranlarda sermaye kayıpları nadiren rastlanacak durumlardır. ½ sermaye kaybı sermaye ve kanuni yedekler toplamının yarısından üçte ikisine kadar olan sermaye kayıplarını, üçte iki sermaye kaybı ise sermaye ve kanuni yedekler toplamının üçte ikisinden tamamına kadar olan sermaye kayıplarını ifade eder. Bu sebeple, TTK’da ½ sermaye kaybı için “yarısının veya daha fazlasının”, üçte iki sermaye kaybı için ise “üçte ikisinin veya daha fazlasının” veya bunlara alternatif olarak “en az yarısının” veya “en az üçte ikisinin” karşılıksız kalması şeklinde düzenleme yapılması daha yerinde olurdu. Şirket aktifleri borçları kaşılamıyorsa artık sermaye kaybından değil borca batıklıktan söz edilir Zira, TTK’da belirtilen oranlarda sermaye kaybına rastlamak sıklıkla karşılaşılacak bir durum değildir. Dolayısıyla, üçte iki sermaye kaybından; sermaye ve kanuni yedekler toplamının üçte ikisinden tamamına kadar olan sermaye kayıplarını anlamak gerekir.
Üçte iki sermaye kaybında, şirket sözleşmesinde yer alan, tescil ve ilan edilmiş olan esas/çıkarılmış sermayesi ile son yıllık bilançoda yer alan kanuni yedek akçelerin en az üçte ikisinin eksildiği, dolayısıyla şirketin tescil ve ilan edilen sermaye yapısının gerçek mali durumuna uygun olmadığı ortaya çıkmıştır. TTK, bu durumdaki şirkete, sermayeyi tamamlama veya kalan sermaye ile yetinme kararı almaya zorlayarak ya göründüğü gibi olmasını ya da olduğu gibi görünmesini emretmektedir.
Bu bağlamda, TTK uyarınca sermayesini kaybeden anonim ile limited şirkette takip edilecek iki yol karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, kalan sermaye ile yetinme, diğeri ise sermayenin tamamlanmasıdır. Bu iki yola, Ticaret Bakanlığı tarafından, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 376 ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ(11) ile “sermayenin artırılması” şeklinde üçüncü bir yol da eklenmiştir. Bu yollar, aşağıda sırasıyla ele alınmıştır.
2.1. Kalan Sermaye İle Yetinme