Maliye Postası Dergisi
SERBEST BÖLGELERDE FAALİYET GÖSTEREN YERLİ VE/VEYA YABANCI ORTAKLI KOLLEKTİF ŞİRKETLERİN YERLİ VE YABANCI ORTAKLARI İÇİN VERGİ AVANTAJLARI
Levent BAŞAK
1. GİRİŞ
Türkiye’de üretim ekonomisi içerisinde serbest bölgelerin önemli bir yeri vardır. Serbest bölgeler ilk kuruluş aşamasında vergi mevzuatı, gümrük ve kambiyo mükellefiyetine dair hükümlerin uygulanmaması ve böylece bölgede faaliyet gösteren mükelleflerin serbestçe üretim yapması ve yapılan üretimin yurt dışına pazarlanması amaçlarıyla serbest bir üretim bölgesi şeklinde plânlanmış üretim bölgesi olarak kurulmuştur.
İlerleyen dönemlerde serbest bölgelerde 5084 sayılı “Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”(1) ile vergi teşvikleri bazı şartlar altında kaldırılmıştır. Vergi teşvikleri kaldırılmasına rağmen serbest bölgeler hâla yatırımcılara cazip imkânlar sunmaktadır.
Serbest bölgelerin önemli bir kuruluş amacı da serbest bölgeler vasıtası ile Türkiye’deki doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını artırmaktır. 5084 sayılı Kanun öncesindeki kadar olmasa da serbest bölgeler yabancı yatırımcılar açısından önemli bir yatırım merkezi olma özelliğini devam ettirmektedir.
Serbest bölgelerde yabancı yatırımcıların önemli bir yatırım modeli de kollektif şirket şeklindeki ortaklıklardır. Dünya genelinde kollektif şirketler gerçek kişilerin belirli bir amacı gerçekleştirme üzere teşekkül ettirdikleri önemli bir ortaklık modelidir. Bu model serbest bölgeler açısından da yabancı yatırımcıların özellikle tercih ettikleri bir ortaklık türüdür.
Serbest bölgelerde yurt dışında yerleşik yabancı bir gerçek kişi ortakla kollektif şirket kurmak suretiyle faaliyet gösteren kollektif şirketlerin uygulamada karşılaştıkları önemli bir sorun bu makalemizin konusunu oluşturacaktır. Sorun kısaca, serbest bölgelerde kurulmuş olan kollektif şirketlerin serbest bölgedeki faaliyetinden elde ettiği kazancın şirketin yurt dışında yerleşik yabancı ortağına isabet eden kısmının yurt dışına transferi söz konusu olduğunda gelir vergisi tevkifatı yapılmasına gerek olup olmadığı şeklinde ortaya çıkmıştır.
Tarafımıza bu konuda yöneltilen sorulara cevap vermek adına bu makalemizde öncelikle, serbest bölgelerde uygulanan vergi mevzuatı üzerinde kısaca durulacaktır. Daha sonra ise yukarıdaki soru cevaplandırılmaya çalışılacak ve kollektif şirketin ortağının elde ettiği kazancın vergilendirilmesi esasları üzerinde durulacaktır.
2. SERBEST BÖLGELERDE VERGİ UYGULAMALARI
Serbest bölgelerde uygulanan muafiyet ve teşvikler 3218 sayılı “Serbest Bölgeler Kanunu” (SBK)(2) 6’ncı maddesinde düzenlenmiştir. SBK’nın 6’ncı maddesinde 5084 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle bölgelerde uygulanan vergi teşvikleri kaldırılmıştır. Ancak SBK’nın Geçici 3’üncü maddesinde bazı şartlar altında muafiyet ve istisna uygulamasından yararlanılmasına ilişkin esaslar düzenlenmiştir.
SBK’nın Geçici 3’üncü maddesinde yer alan düzenlemeler esas alındığında, serbest bölgelerde uygulanan vergi teşviklerini ve bu teşviklerden yararlanma şartlarını aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür.
1- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih olan 06.02.2004 tarihi itibarıyla SBK’ya göre kurulan serbest bölgelerde faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükelleflerin faaliyet ruhsatlarında belirtilen süre ile sınırlı olmak üzere Geçici 3’üncü maddede belirtilen şartlar altında muafiyet ve istisna uygulamasına devam edilecektir.
2- Serbest bölgelerde faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri için SBK ile getirilmiş olan muafiyet ve istisnaların GVK’nın 94’üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi kapsamında yapılacak tevkifata etkisi yoktur. Serbest bölgelerde faaliyet gösteren tam mükellefiyete tâbi kurumlar tarafından ortaklarına dağıtılan kar payları üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekir.
3- Serbest bölgelerde faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin serbest bölgelerde istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler 31.12.2008 tarihine kadar gelir vergisinden müstesnadır. Ancak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ruhsatlarında belirtilen süre 31.12.2008 tarihinden daha önceki bir tarihte sona eriyorsa, istisna uygulamasında ruhsatta yer alan sürenin bitiş tarihi dikkate alınır.
Örneğin, serbest bölgelerde faaliyet göstermek için faaliyet ruhsatı alan bir gelir vergisi mükellefinin faaliyet ruhsatında belirlenen süre 28.12.2025 tarihinde doluyorsa bu tarihe kadar bölgede istihdam edilen personele yapılan ücret ödemeleri istisna kapsamında değerlendirilir. Yapılan ücret ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmaz.