Maliye Postası Dergisi
SAFİ KAZANCIN TESPİTİNDE İNDİRİLECEK GİDERLERİN BELGELENDİRİLMESİ
Özkan AYKAR- Onur ŞAHİN
I. GİRİŞ
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, safi kazancın tespit edilmesinde hasılattan indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin birinci bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen kanuni haddi aşmayan mal ve hizmet bedelleri için düzenlenen perakende satış veya yazar kasa fişlerinin, ticari kazancın tespitinde gider belgesi olarak kabul edilip, edilmeyeceği yada yapılan giderlerin KDV’den indiriminin mümkün olup olmadığına dair hususlar vergisel açıdan açıklık getirilmesi gereken konular arasında yer almaktadır.
Bu yazıda, işletmeler tarafından yapılan birtakım harcamalar veya işletme çalışanlarının görevleri dolayısıyla işletme dışında yapmış oldukları harcamalar için düzenlenen tevsik edici fiş ve faturaların, Gelir Vergisi Kanunu ve Katma Değer Vergisi Kanununa göre indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususu ile tevsik edemeyen giderlerin Vergi Usul Kanunu açısından değerlendirilmesine yönelik açıklamalara ve bilgiler yer almaktadır.
II. KAZANCIN ELDE EDİLMESİ VE İDAMESİ İLE GİDERLER ARASINDA DOĞRUDAN VE AÇIK BİR İLLİYET BAĞININ BULUNMASI
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun(1) (GVK) 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hususuna yer verilmiştir.
Söz konusu maddeye göre ticari kazanç, Vergi Usul Kanunu hükümlerine ve bu kanunda yazılı gerçek (Bilanço veya işletme hesabı esası) veya basit usullere göre tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanununun 39 uncu maddesinde ise;
“İşletme hesabı esasına göre ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler arasındaki müspet farktır.
(Elde edilen hasılat, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları; giderler ise, tediye olunan ve borçlanılan meblağları ifade eder.)
Emtia alım ve satımı ile uğraşanlarda ticari kazancın bulunması için hesap dönemi sonundaki emtia mevcudunun değeri hasılata, dönem başındaki emtia mevcudunun değeri ise giderlere ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.”
hükümlerine yer verilmiştir.
Diğer taraftan, aynı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, safi kazancın tespit edilmesinde hasılattan indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin birinci bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu itibarla, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi maksadıyla yapılan genel giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için, söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Dolayısıyla, bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.
Söz konusu hüküm ve açıklamalara göre, kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık illiyet bağının bulunması ve giderlerin tevsik edici belgeler ile belgelendirilmesi şartıyla, yapılan giderlerin Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının bir numaralı bendi kapsamında, ticari kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılabilmektedir.
III. KONUNUN VERGİ USUL KANUNU YÖNÜYLE DEĞERLENDİRİLMESİ
213 sayılı Vergi Usul Kanununun; “Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat” başlıklı 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, “İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.” şeklinde tanımlanmış olup, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği vurgulanmıştır.
Anılan Kanunun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmüne yer verilmiş ve aynı Kanunun 228 inci maddesinde,
“Aşağıdaki giderler için ispat edici kağıt aranmaz:
1.Örf ve teamüle göre bir vesikaya istinat ettirilmesi mutat olmayan müteferrik giderler;
2.Vesikanın teminine imkan olmayan giderler;
3.Vergi kanunlarına göre götürü olarak tespit edilen giderler.
1 ve 2 numaralı fıkralarda yazılı giderlerin gerçek miktarları üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve miktarlarının işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması şarttır.”, şeklinde hükümlere yer verilmiştir.
Mezkûr Kanunun 232 nci maddesinde,
“Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:
1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;
2.Serbest meslek erbabına;
3.Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;
4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;
5.Vergiden muaf esnafa
Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.
Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (2021 yılı için 1.500 TL’yi, 2022 yılı için 2.000 TL’yi) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2021 yılı için 1.500 TL’den 2022 yılı için 2.000 TL’den) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.”, hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun 233 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedellerinin yine aynı maddede sayılan vesikalardan biri (Perakende satış fişleri, makineli kasaların kayıt ruloları, giriş ve yolcu taşıma biletleri.) ile tevsik olunacağı hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, 167 Sıra No.lu Vergi Usul Genel Tebliğinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin yukarıda 5 madde halinde sayılan kimselere sattıkları emtia veya yaptıkları işler için satılan emtianın veya yapılan işin bedeli ne olursa olsun fatura vermelerinin, emtiayı satın alan veya hizmeti yaptıran bu kimselerin de fatura istemelerinin ve almalarının zorunlu olduğu ve bunlar için perakende satış fişlerinin geçerli olmayacağı açıklanmıştır.
Ancak, daha sonra yayımlanan 204 ve 206 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile bu düzenlemeye bazı istisnalar getirilerek, mükelleflerin ticari faaliyetlerine ilişkin olarak iş yerlerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın aldıkları (kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri gibi) ve bedeli fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen kanuni haddi aşmayan mal ve hizmet bedelleri için düzenlenen perakende satış veya yazar kasa fişlerinin gider belgesi olarak kabul edilmesi uygun görülmüştür. İşletmenin tüketimi dışında satışa konu olacak mal ve hizmetlerin alımlarında ise bedeli ne olursa olsun fatura düzenlenmesi defterlere faturalara dayanılarak kayıt yapılması gerektiği açıklanmıştır.