Maliye Postası Dergisi
RÖDOVANS KİRALAMALARINA KDV İSTİSNASI UYGULANABİLİR Mİ?
Hasan BAK
Madencilik sektörüne ait bir kavram olan rodövans en temel anlamıyla maden ruhsatı sahiplerinin, bir bedel mukabilinde madenin işletme hakkını kiralaması olarak tanımlanmaktadır. Geniş anlatımla ruhsat sahalarındaki madenlerin üretilerek değerlendirilmesi amacıyla üçüncü kişilere veya kuruluşlara tasarruf hakkı sağlamak üzere ruhsat sahasının tamamı ya da bir kısmı için ruhsat sahiplerinin bu kişilerle yapmış oldukları sözleşmeleri tarif eder.
3213 sayılı Maden Kanunun 5. maddesinde yer alan hakların (arama ruhsatı, ön işletme ruhsatı ve işletme ruhsatı vb) tek bir gerçek veya tüzel kişiye ait olabileceği ve bölünemeyeceği hükmüyle getirilen maden ruhsatlarının bölünmeme ilkesi rodövans sözleşmeleriyle aşılmaya çalışılmaktadır.
Maden ocağını rödovans sözleşmesiyle işletilmesinin üstlenen rödovansçının ruhsat sahibine ürettiği her bir ton maden için ya da sabit dönemlik ödemeyi taahhüt ettiği bir tür maden kiralama hizmeti olarak görülebilir.
Çalışmamızla rodövans sözleşmelerinin Katma Değer Vergisi Kanunu açısından hukuki niteliğinin ne olduğunun ortaya konulması, vergi idaresi ve yargının konuya bakışının ortaya konulması amaçlanmıştır.
Madencilik Sektörüne Mükellefiyet Yönünden Bakış
3213 sayılı Maden Kanunun “Maden Hakkı” başlıklı 6. maddesinde “ Maden hakları, medeni hakları kullanmaya ehil T.C. vatandaşlarına, madencilik yapabileceği statüsünde yazılı Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına göre kurulmuş tüzelkişiliği haiz şirketlere, bu hususta yetkisi bulunan kamu iktisadi teşebbüsleri ile müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri ile diğer kamu kurum, kuruluş ve idarelerine verilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca madencilik sektöründe iş yapan firmaların mükellefiyet türünün tam mükellef sınıflandırmasına girdiği görülmektedir. Maden kanunundan da anlaşılacağı üzere mevcut yasa metniyle sektörde dar mükellefiyet türüne rastlamak mümkün bulunmamaktadır.
Maden Kanununda yer verilen hükümden de anlaşılacağı üzere tüzel kişilerin maden haklarını kullanma imkanının bulunması Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına göre kurulmuş yabancılara ait ya da yabancı ortaklı şirketlerin madencilik faaliyetinde bulunmaları mümkündür.
Yine Gelir Vergisi Kanunun 51. maddesinin 9. fıkrasında “Maden işletmeleri, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları işletenler” hükmüne yer vermek suretiyle maden sektöründe yer alan işletmelerin basit usulden yararlanamayacakları ve dolayısıyla gerçek usule tabi vergilendirme sistemine dahil oldukları belirtilmektedir.
Rödovans Sözleşmelerinin KDV Kanunu Karşısındaki Durumu