Maliye Postası Dergisi
ÖRTÜLÜ SERMAYE SAYILAN BORÇLANMALAR VE ÖRTÜLÜ SERMAYENİN HESAPLANMASI
İzbah BOZKURT
Türk Vergi sisteminde Kurumlar Vergisi Kanunu madde 7, 12 ve 13’te düzenlenen ‘‘kontrol edilen yabancı kurum kazancı, örtülü sermaye ve transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı’’ vergi güvenlik müesseseleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Makalemizde vergi güvenlik müesseselerinden birisi olan örtülü sermaye müessesesi üzerinde duracağız. ‘‘Örtülü sermaye müessesi’’, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12’nci maddesinde düzenlenmiştir.Maddede genel olarak örtülü sermayenin ne olduğu, şartlarının neler olduğu, örtülü sermayenin nasıl hesaplanacağı, hangi borçların örtülü sermayenin kapsamına girip girmeyeceği ve örtülü sermayeye ilişkin düzeltme işlemlerine ilişkin açıklamalarda bulunulmuştur. 1 Seri No’lu KVK Genel Tebliği’nde de söz konusu kanunda yer alan hükümlerin daha iyi anlaşılabilmesi için ayrıntılı açıklamalarda bulunulmuş ve örneklere yer verilmiştir. Makalemizde örtülü sermayenin kanuni dayanağını referans alarak gerekli açıklamaları yaptıktan sonra örtülü sermayenin hesaplamasına ilişkin bir örneğe yer vererek yazımızı tamamlayacağız.
5520 Kanun numarası ile 21.06.2006 tarih ve 26205 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12’nci maddesi aşağıda koyu italik olarak yazılan kısımlar şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
(1) Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.
Dolayısıyla, işletmede kullanılan borçların örtülü sermaye sayılabilmesi için;
- Doğrudan veya dolaylı olarak ortak veya ortakla ilişkili kişiden temin edilmesi,
- Borcun işletmede kullanılması (başka bir kuruma aktarılmaması),
- Bu şekilde kullanılan borcun hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun (dönem başı) öz sermayesinin üç katını aşması, gerekmektedir.
Bundan dolayı ortak ve ortakla ilişkili kişiler dışındaki kaynaklardan temin edilerek işletmede kullanılan borçlar örtülü sermaye kapsamına girmeyecektir. Örtülü sermaye uygulamasında ortağın gerçek veya tüzel bir kişi olmasının önemi olmadığı gibi, ortağın sahip olduğu ortaklık payı oranının bir önemi de bulunmamaktadır. Bunun için; payı ne olursa olsun, bir kurumun kendi ortağından yaptığı borçlanmalar kural olarak, örtülü sermaye hesaplanmasında dikkate alınır. Ancak hisseleri Borsa İstanbul’da işlem gören kurumlar yönünden, bu kurumların ortağı sıfatını kazanabilmek için Borsa İstanbul aracılığıyla edinilen hisselerin en az %10’luk bir sermaye payı sağlıyor olması gerekmektedir. Örneğin; 01.01.2014 tarihi itibariyle öz sermayesi 1.500.000 TL olan (İ) A.Ş.’nin sermayesinin %6’sı, (F) A.Ş.’nin elindedir. Bu durumda, (İ) A.Ş.’nin (F) A.Ş.’den yapacağı borçlanmalar, maddede belirtilen esaslar çerçevesinde kural olarak örtülü sermaye hesaplamasına dahil edilecektir. Çünkü burada (F) A.Ş. (İ) A.Ş.’nin ortağı durumundadır. Buna karşılık (İ) A.Ş.’nin hisse senetleri Borsa İstanbul’da işlem görmekteyse ve (F) A.Ş. (İ) A.Ş.’nin %6’lık sermayesine Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetlerini edinmek suretiyle sahip olmuşsa, bu takdirde (F) A.Ş.’nin örtülü sermaye uygulaması yönünden ‘ortak’ sayılması için en az %10 oranında hisse edinmiş olma şartı aranacağında, bu örnekte (F) A.Ş.’nin (İ) A.Ş.ye verdiği borçlar örtülü sermaye hesabında dikkate alınmayacaktır.