Maliye Postası Dergisi
MÜNFESİH OLAN ŞİRKET TASFİYE EDİLMEDİKÇE TEMSİLCİSİNİN ŞİRKET ADINA DAVA AÇMA YETKİSİ VARDIR
Esas No: 2007/321 Karar No : 2008/223
... İhracat Limited Şirketinin, kurumlar vergisi, fon payı, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezası borcundan kaynaklanan kamu alacağının tahsili için, şirket adına ödeme emri düzenlenip tebliğ edilmiştir.
Vergi Mahkemesi kararıyla; dava konusu ödeme emrinin .... İhracat Limited Şirketi adına düzenlendiği, şirketin münfesih olduğu, davanın ise .... adına açıldığı, şirket tüzel kişiliği adına düzenlenen ödeme emrine karşı ...’nun kendi adına açtığı davada ehliyet yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle, İdari Yargılama Usulü Kanununun 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendi uyarınca, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi kararıyla; .... İhracat Limited Şirketinin vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin, şirket temsilcisi sıfatıyla ...’na tebliğ edildiği, ...’nun dava dilekçesine şirketi temsile yetkili olduğuna dair Ticaret Sicil Gazetesini ekleyerek dava açtığı, dava dilekçesinde de, şirketin kuruluşundan itibaren hiçbir ticari faaliyetinin bulunmadığını ileri sürerek, düzenlenen ödeme emrinin iptalini talep ettiği, her ne kadar dava dilekçesinde, davacı olarak ... yazılmış ise de, dilekçenin içeriğinden davanın şirket adına açıldığının anlaşıldığı, mevcut yasal düzenlemeye göre davacı olarak gösterilen şahsın şirketi temsil yetkisi bulunduğu sonucuna varıldığından, bu davanın şirket adına açılmış bir dava olarak kabul edilmesi ve davanın esasının incelenerek, söz konusu vergi borçları nedeniyle şirket adına ödeme emri düzenlenmesine yönelik işlemlerin değerlendirilmesi gerekirken, davayı ehliyet yönünden reddeden mahkeme kararında hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan Vergi Mahkemesi kararıyla; ilk kararında yer alan gerekçeye ek olarak; mahkemenin, dilekçe içeriğine bakarak davacı tarafı değiştirmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki şirket adına düzenlenen ödeme emirleri nedeniyle davacının hak kaybının bulunmadığı, şirketin takibinden sonra ortakların takibi amacıyla davacı adına ödeme emri düzenlendiğinde davacının bunu dava konusu edebileceği gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki kararında ısrar etmiştir.
Davacı, davanın şirket adına açıldığını dava dilekçesini imzalayan kişi olarak, şirketi temsil yetkisinin bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA