Maliye Postası Dergisi
MİRASÇILARIN VERGİSEL SORUMLULUKLARI
Mehmet AYDIN
1.GİRİŞ
Türk Medeni Kanunu’na göre kişilik ölümle sona erer ve bununla birlikte kişinin mal varlığı hakları ise yasal mirasçılarına intikal eder. Ölüm ve mirasçılara ilişkin yasal düzenlemeler Türk Medeni Kanunu’nda yer alırken, vergi ve kamu alacağının tahsiline ilişkin yasal düzenlemeler başta Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’ olmak üzere vergi kanunlarında düzenlenmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 8’inci maddesinde vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişi vergi mükellefi olarak tanımlanırken 9’uncuu maddede mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için ise kanuni ehliyetin şart olmadığı, 12’nci maddede ise ölüm halinde mükelleflerin ödevlerinin, mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçeceği, ancak, mirasçılardan her birinin ölünün vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır.
Mirasçıların mirastan pay alma hakkı bulunduğu gibi mirası reddetme hakkı da vardır. Mirasçıların mirası kabul etmesi neticesinde vergi kanunları açısından mükellefe yüklenilen ödevlerin yasal mirasçılar tarafından yerine getirilmesi zorunludur. Bu ödevler yasal defter ve belgeleri ibraz etme, bildirimlerde bulunma olabileceği gibi ödenmemiş borçlar veya sonradan tahakkuk eden vergi ve benzeri alacakların ödenmesi gibi de ortaya çıkabilmektedir.
Ölüm dolayısıyla mirasçılara kalan miras Veraset ve İntikal Vergisi’nin konusunu oluştururken mükellefiyet kaydı bulunan murisin ölüm tarihine kadar elde ettiği kazanç ve iratlar ise gelir vergisine tabi tutulmaktadır.
Kişinin ölümü nedeniyle mirasçılara düşen hak, ödev ve sorumluluklar çalışmamızda açıklanmaya çalışılmıştır.
2. VERGİ KANUNLARI AÇISINDAN SORUMLULUKLAR
Vergi Usul Kanunu Açısından
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 8’inci maddesinde vergi mükellefinin ve vergi sorumlusunun tanımı yapılmıştır. Söz konusu madde hükümleri gereğince vergi mükellefi vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişiler olarak tanımlanırken; vergi sorumlusu verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişiler olarak tanımlanmıştır.
Bahsi geçen Kanun’un 8’inci maddesinde vergi sorumluluklarının sadece kanunlarla belirleneceği kişilerin vergi sorumluluğuna ilişkin kendi aralarında yaptıkları sözleşme veya anlaşmaların vergi idaresini bağlamayacağı ifade edilmiştir.
Vergi usul Kanunu’nda vergi mükellefleri ve vergi sorumlularını bir kısım ödevler yüklenmiştir. Esasında Vergi Usul Kanunu’nda vergi sorumluluğunu genel anlamda iki gruba ayırabiliriz. İlk grupta vergi mükellefleri olan kişilerin sorumluluklarından bahsedilebilir. Bu grupta yer alan kişiler vergi mükellefleri olmalarından dolayı vergiye tabi işlemlerinden kaynaklanan sorumluluklara sahiptirler. Örneğin ticari faaliyette bulunan bir esnafın yanında çalıştırdığı hizmet erbabına ödediği ücretler üzerinden sorumlu sıfatıyla vergi tevkif edip vergi dairesine ödemekle sorumludur. Aynı şekilde iş yeri kira ödemesinde de mülk sahibi adına tevkifat yapıp sorumlu sıfatıyla vergi dairesine ödemektedir. Bu tür sorumlulukların kaynağı ise Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesidir. Yine Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 9’uncu maddesinde de vergi mükelleflerine bir kısım sorumluluklar yüklenmiştir. Nitekim vergi kanunları ile yüklenen bu sorumluluklar tamamen vergiye tabi faaliyetlerden kaynaklanmaktadır.
Vergi sorumluluğun ikinci grubunda ise kişinin vergiye tabi bir faaliyeti bulunmamasına karşın yine vergi kanunlarındaki hükümler gereğince yer getirmekle mükellef olduğu sorumluluklardır. Örneğin küçük ve kısıtlılara ilişkin sorumluklar bu kapsamda değerlendirilebileceği çalışmamızın konusunu oluşturan mirasçıların sorumlulukları bu kapsamda değerlendirilebilir. Bu grupta yer alan sorumluluklar ise vergiye tabi faaliyetin olup olmamasında bir önemi bulunmamakta olup vergi kanunları sorumlulukları kişiliklere yüklemiştir.
Vergi Usul Kanunu’nun 12’nci maddesi mirasçıların sorumluklarını düzenlemektedir. Söz konusu madde hükmü gereğince; ölüm halinde mükelleflerin ödevleri, mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçer. Kanun maddesinde bahsi geçen kanuni mirasçı Medeni Kanun hükümleri gereğince ölen kişinin mirasını almaya hak kazanan eş, çocuklar, anne-babayı ifade etmektedir. Mansup mirasçı ise kan bağı bulunmayan vasiyetname ile miras bırakılan üçüncü kişidir.
Vergi Usul Kanunu’nun 12’nci maddesinde yer alan sorumluluk tam sorumluluk olmayıp mirasçılar, mirasçılardan her biri ölünün vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumlu olurlar.
Vergi kanunları ile vergi mükelleflerine bir takım ödevler yüklenmiştir. Mükelleflere yüklenen bu ödevler maddi ve şekli olarak ayrıştırılabilir. Maddi ödevler vergi, harç, resim vb. ödeme yapmak iken; şekli ödevler bildirimde bulunma, defter tutma, belge düzenine uyma,defter ve belgeleri muhafaza ve ibraz, beyanname verme, diğer ödevler gibi başlıklar altında gruplandırılabilir.
Miras bırakanın işletme sahibi olması halinde, ölüm olayı işi bırakma hükmünde olduğundan, bu durumun bir ay içerisinde vergi dairesine bildirilmesi gerekmekte olup mirası reddetmemiş bir mirasçının ölüm olayını bildirmesi yeterli bulunmaktadır.