Maliye Postası Dergisi
MESLEKİ VE SOSYAL GELİŞİM SEMİNERLERİ İLE DANIŞMANLIK HİZMETLERİNİN VERGİSEL DURUMU
Mustafa ŞEN
1. Giriş
Eğitim ve öğrenme süreci, doğumdan ölüme kadar devam edegelen dinamik bir süreçtir. Baş döndürücü bir hıza kavuşan teknolojik ve sosyal gelişmeler, bireyin bu gelişmeler karşısında kendini hazır tutmasını ve yeni kavram ve olgulara uyum sağlamasını gerektirmektedir. Bu bakımdan, hem sosyal hem de mesleki açıdan ayakta kalabilmenin, özel ve iş hayatını idame ettirebilmenin yegâne unsuru değişime ayak uydurabilmektir.
Bu kapsamda mesleki ve sosyal gelişimi sağlamak üzere kurs ve seminer düzenleyen ve aynı zamanda teknik konularda danışmanlık hizmeti veren firmaların sayısı hâlihazırda artmakta ve söz konusu kurs, seminer ve danışmanlık hizmetleri birçok kişi tarafından tercih edilmektedirler. Etkili iletişim, yöneticilik, halkla ilişkiler, toplum önünde konuşma ve benzeri alanlarda kurs, seminer ve danışmanlık hizmeti veren firmalar, yanında çalışan eğitmenleriyle birlikte bazen başka mekânlarda sınıf kiralayarak, bazen de talebe göre bireysel veya ticari olarak hizmet vermekte ve ayrıca işyerlerindeki odaları sınıf veya toplantı odası olarak başkalarının kullanımına sunmaktadırlar. Söz konusu işlem ve faaliyetlerin vergi kanunları karşısındaki durumu yazımız gereğince incelenecektir.
2. Mesleki ve Sosyal Gelişim Seminerleri ve Danışmanlık Hizmetlerinin Vergisel Durumu
Mesleki ve sosyal gelişim kurslarının amacı, çalışma ve sosyal hayatta kişinin sürekli olarak mesleği ile ilgili gelişmeleri izlemesini sağlamak ve kişinin kendini bireysel ve sosyal anlamda sürekli geliştirebilme ihtiyacını karşılamaktadır. Söz konusu kurs, seminer ve danışmanlık hizmetlerinin tüm işlem ve faaliyetleri vergisel alanda somut yükümlülükler getirmektedir.
2.1. Gelir Vergisi Kanunu Uyarınca Yapılan Değerlendirme
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37. maddesinin birinci fıkrasında her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu, maddenin dördüncü fıkrasında ticari kazancın Vergi Usul Kanunu hükümlerine ve bu Kanunda yazılı gerçek ve (Bilanço veya işletme hesabı esası) veya basit usullere göre tespit edildiği belirtilmiştir.
Ticari faaliyet bir tür emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “ticari faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin “ticari faaliyet” sayılabilmesi için, kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurları ile birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Ticari kazanç, esas itibariyle sermaye-emek karışımı bir kaynağa bağlı olarak doğmaktadır. Bu kaynağa bağlı olarak ve devamlı bir organizasyon çerçevesinde yapılan her türlü faaliyet ticari faaliyettir. Serbest meslek faaliyetinin ticari bir organizasyon içinde yapılması, sağlanan gelirin yapısını değiştirmez. Sadece, elde edenler yönünden ticari kazanç sayılmasını gerektirir ve ticari kazanca ait esas ve hükümlere tabi olur.
Aynı Kanunun 70. maddesinde ise, bu maddede sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu, söz konusu malların ve hakların ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının ticari ve zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, söz konusu kurs ve seminer veren kişilerin hem kendisi hem de sigortalı çalışanı ile beraber vermiş olduğu mesleki ve sosyal gelişim üzerine düzenlenen seminerler ve danışmanlık faaliyetleri ile söz konusu faaliyetin verilebilmesi için gayrimenkul kiralama ve kiraya verme işi, ticari bir organizasyon içinde yapıldığından, ticari kazancın tespitine ilişkin hükümlere göre vergilendirilmesi gerekmektedir.
2.2. Katma Değer Vergisi Kanunu Uyarınca Yapılan Değerlendirme