Maliye Postası Dergisi
MALİ KAR YÖNÜNDEN İŞLETMEYE DAHİL KIYMETLERİN DEĞERLEME ESASLARI
Değerleme; “Belirli bir iktisadi kıymetin belli zamanlardaki değerinin belli bir para cinsinden ifade edilmesi işlemidir.” şeklinde tanımlanabilir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere değerleme iki aşamalı bir işlemdir. Birinci aşama değerlemeye konu edilecek iktisadi kıymetin miktarının tespit edilmesi, envanterinin çıkartılmasıdır. İkinci aşama ise; miktarı tespit edilen iktisadi kıymetin, değerleme günü itibariyle belli bir para cinsinden değerinin bulunması işlemidir.
Değerleme, Türk Ticaret Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu ve Vergi Kanunları uyarınca işletmelerin kar tespitlerinde titizlikle uygulamak zorunda oldukları bir işlem olması nedeniyle ayrı bir öneme haizdir. Bununla birlikte anılan kanunlar uyarınca yapılan değerleme işlemlerinin amaçları farklıdır.
Gerek Türk Ticaret Kanunu uyarınca gerekse Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca yapılacak değerlemeler “Ticari Bilanço” ve “Ticari Kar-Zarar Tablosu” oluşturmaya yöneliktir. Dolayısıyla söz konusu Kanunlar uyarınca yapılacak değerlemeler, vergi matrahı olan mali karın teşkilinde ikinci planda kalır.
Vergi kanunlarında ise değerlemeye; işletmenin ortakları ve diğer üçüncü kişilerin menfaatlerini korumaya yönelik olarak değil, vergi matrahı olan mali karın tespiti amacıyla yer verilmiştir. Bu anlayışın sonucu olarak değerleme hükümlerinin yer aldığı Vergi Usul Kanunu’nda değerlemenin tanımı “değerleme, vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tespitidir.” şeklinde yapılmıştır. VUK uyarınca değerleme “takdir” ve “tespit” olarak iki şekilde yapılabilir. Vergi Usul Kanununda yer alan değerleme ölçülerinin kullanılamadığı durumlarda değerleme takdir yoluyla yapılır (VUK Md. 267).