Maliye Postası Dergisi
MAHKEME SONUCU HÜKMEDİLEN TAZMİNATTA “KUSUR PARADOKSU”
Büşra KARATAŞ
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK’nın) 6’ncı maddesinde kurumlar vergisinin, Kanun’un l’inci maddesinde yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde ise Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK’nın) ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Bilanço esasına göre ticari kazancın tespitini düzenleyen Gelir Vergisi Kanunu’nun 38’inci maddesinde;
“Bilanço esasına göre ticari kazanç teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce;
- İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir.
- İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanun’un 40 ve 41’nci maddeleri hükümlerine uyulur.”
ifadeleri yer almaktadır.
GVK’nın 40’ıncı maddesinin 3’üncü bendinde, işle ilgili olmak şartıyla mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların ticari kazancın tespitinde indirim olarak dikkate alınabileceği hüküm altına alınmıştır.
01.01.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 21.06.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Kabul Edilmeyen İndirimler” başlığını taşıyan 11’inci maddesinin 1-g bendinde sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi tazminatların, kurum kazancının tespitinde gider olarak kabul edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nda, 5520 sayılı KVK’nın 11/1-g maddesinde yer alan hüküm bulunmamaktaydı. Ancak GVK’nın 41’inci maddesinin 6’ıncı bendinde yer alan, her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların (Akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar cezai mahiyette sayılmaz.) indirilemeyeceğine dair hüküm gereği, teşebbüs sahibinin suçlarından kaynaklanan tazminat ödemeleri kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamamaktaydı.
Kurumlar temsilcileri olan gerçek kişiler aracılığıyla sevk ve idare edilmektedir. Gerçek kişilerin kurumu sevk ve idaresi dolayısıyla işlemiş olduğu suçlardan dolayı ödenen tazminatlar, gerçek kişinin kusurundan kaynaklansa da esas itibariyle kurumun (teşebbüs sahibinin) kendisine atfedilmelidir.
Bu bağlamda 5520 sayılı KVK ile getirilen düzenlemeyle kurumlar vergisi mükelleflerinin kendisinin yanı sıra ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan tazminatların da gider olarak dikkate alınamayacağı Kanun kapsamına alınarak konuya açıklık getirilmiştir.
Bu makalemizde işçilere ödenen tazminat ödemelerinin Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yer alan hükümler çerçevesinde gider olarak indirim konusu yapılabilmesi için gerekli koşulların neler olduğuna, mahkeme hükümlerinde yer alan kusur oranının tarafların kusuru nispetindeki tazminat tutarına tekabül edip etmediğine ve konu hakkında farklı görüşleri içeren özelge örneklerine yer verilecektir.
Tazminat Ödemelerinin Gider Olarak İndirim Konusu Yapılabilmesi İçin Gereken Koşullar
GVK’nın 40/3 maddesinde yer alan “işle ilgili olmak şartıyla mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların” ticari kazancın tespitinde indirim olarak dikkate alınabileceğine ilişkin düzenleme ile 5520 sayılı KVK’nın 11/1-g maddesinde yer alan“sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi tazminatların” kurum kazancının tespitinde gider olarak kabul edilmeyeceğine ilişkin düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, tazminat ödemelerinin gider olarak indirim konusu yapılabilmesi için aşağıdaki koşulların varlığı gerekmektedir.
Zarar, Ziyan ve Tazminatın İşle İlgili Olması