Maliye Postası Dergisi
KORANA VİRÜS ORTAMINDA GÜNDEME GELEN ÇALIŞMAKTAN KAÇINMA HAKKI NEDİR?
Erol GÜNER
I. GİRİŞ:
İş sözleşmesi, diğer iş görme sözleşmelerinden farklı özelliklere sahiptir. İşçi ile işveren arasında diğer sözleşmelere nazaran sıkı bir bağ vardır. İşçi, iş görme edimini ifa ederken işverenin talimatlarına uymak zorundadır. İşveren de işçinin ücretini ödemek zorundadır. Ayrıca işveren işçisini korumakla da yükümlüdür. Çünkü işçinin yapmış olduğu iş, yaşamı veya vücut bütünlüğü tehlikeye sokabilmektedir. İşçinin keyfi nedenlerle iş görmekten kaçınması, hukuk düzenince meşru bir davranış olarak kabul edilmemiştir. Ancak, pek istisnai hallerde işçi iş görmekten kaçınabilmektedir. 4857 sayılı İş Kanunu’nda ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda işçilerin iş görmekten kaçınma hakkı iki ayrı maddede düzenlenmiştir. 4857 sayılı İş Kanunun 34. Maddesine göre; mücbir sebep dışında işçinin ücretinin işverence 20 gün içinde ödenmemesine ilişkindir( İş K. m. 34/1 ). Bu durumla karşılaşan işçi, ücreti ödeninceye kadar iş görmekten kaçınabilir. İşveren, bu halde iş sözleşmesini haklı nedenle feshedemeyeceği gibi işçinin yerine bir başkası alamaz veya çalıştıramaz. İşçiler topluca iş görmekten kaçınsa bile bu durum kanun dışı grev sayılmaz ( İş K. m. 34/1 ). Koronavirüsün yaşandığı ve yaşattığı bu ortamda önemi ortaya çıkan ve makalemizin de esasını oluşturan çalışmaktan kaçınma hakkı ise 6331 sayılı Kanunun 13. maddesinde düzenlenmiştir.
1475 sayılı İş Kanunu döneminde iş görmekten kaçınma hakkı düzenlenmemişti. İş sağlığı ve güvenliği hükümlerine aykırılık halinde işçinin iş görmekten kaçınma hakkına sahip olduğu doktrince kabul edilmekteydi. Buna göre; iş akdinin sinallagmatik akit olmasından dolayı işçinin bu gibi hallerde iş görmekten kaçınabileceği, işverenin alacaklı temerrüdüne düştüğünden dolayı işçinin ücrete hak kazanacağı gibi farklı şekillerde açıklanmaktaydı. Çağdaş hukuk sistemleri, tehlike anında işçinin kişiliğini iş görme borcunun üstünde kabul etmiştirler. İş görmekten kaçınma hakkı, kanunen işçilere tanınmış bir haktır. 1475 sayılı kanun döneminde yargı kararları ve doktrinde kabul gören bu hak, 4857 sayılı kanunla daha sonra da 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile hukuk sistemimize girerek önemli bir boşluğu doldurmuş ve işçiler lehine önemli ve çağdaş bir düzenleme olmuştur.
İşyerinde ciddi ve yakın tehlike ile karşılaşan işçi iş görmekten kaçınabilir. Kanun, işçiye sadece iş görmekten kaçınma hakkını tanımamış, ayrıca iş akdini haklı nedenle fesih imkânı da vermiştir.
İşverenin işçiyi koruma, özellikle iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemleri alma borcunu düzenleyen kanun ve yönetmelik hükümleri emredici hukuk kuralları niteliğindedir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu bu borca ilişkin genel kuralı koymuştur. Buna göre, her işveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmakla yükümlüdür (6331/4.Md.). Borçlar Kanununda da aynı konuda benzer düzenleme vardır. Yargıtay kararlarına göre, işveren sadece işin niteliğine uygun koruyucu malzeme vermekle yükümlü olmayıp verilen malzemenin kullanılmasını sağlamak ve önlemlerin uygulanıp uygulanmadığını sürekli ve etkin bir biçimde denetlemekle yükümlüdür. İşçiler de iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin emredici hukuk kuralları uyarınca alınan önlemlere uymakla yükümlüdür.
II. YASAL DÜZENLEMELER: