Maliye Postası Dergisi
KARŞILIKLI SİGORTA KOOPERATİFÇİLİĞİ VE ÖZELLİKLERİ
Salih ÇALAL
1. Giriş
14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu,genel anlamda 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş ve aynı şekilde 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlük kazanmıştır. 6102 sayılı Kanunun 1402’nci maddesi “karşılıklı sigorta” başlığını taşımakta ve madde metni içerisinde karşılıklı sigortanın tanımı yapılarak bu faaliyetin nasıl yürütüleceğine ilişkin bilgiler yer almaktadır. 6762 sayılı Eski Ticaret Kanununun 1263 üncü maddesinde de karşılıklı sigorta müessesine yer verilmiş ancak 6102 sayılı Kanun eski mevzuatı aynen korumamış, konuyla ilgili farklı düzenlemeleri hüküm altına almıştır. Bu çalışmamız, 6102 sayılı Kanunda yer alan karşılık sigorta maddesinin hangi gerekçe ile düzenlendiğinin ve yine karşılıklı sigortanın genel özelliklerinin neler olduğunun açıklığa kavuşturulmasını konu edinmiştir.
2. Türk Ticaret Kanununda Karşılıklı Sigorta Kooperatifçiliği
6102 sayılı Kanuna göre sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir. Bu tanım karşılık sigorta hükmünden farklı olarak Kanunun 1401’inci maddesinde hüküm altına alınmıştır. Kanun yapıcı bunun sistematik açıdan sigorta sözleşmesinin tanımının verildiği maddede yer almasının uygun olmayacağı kanaatine varmıştır.Zira sigorta sözleşmesinin tanımının verildiği 1401 inci madde genel bir tanım maddesi mahiyetinde değildir. Maddede, sadece sigorta sözleşmesi tanımlanmaktadır. Sigortacılığın ilk temellerini oluşturan karşılıklı sigorta ise, sigorta sözleşmesinin özel uygulanış şeklidir. Yoksa karşılıklı sigortada yapılan sigorta sözleşmeleri ile diğer sözleşmeler arasında hukuki açıdan bir fark bulunmamaktadır.
Esasen 21. yüzyılda teknolojinin geçirdiği gelişmelere paralel olarak, doktrinde sigorta sözleşmesinin tanımının verilip verilmemesi tartışma konusu olmuştur. Sigortacılığın değişen ihtiyaçlara cevap verebilmesi bakımından, sigortaların tümünü kapsayan bir tarif vermenin imkânsızlığı ve güçlüğü yanında, sigortanın matematik, istatistik ve ekonomi bilimleriyle de ilgili olmasının tatminkâr bir tanım verilmesini zorlaştırdığı ileri sürülmüştür. Nitekim Alman Sigorta Sözleşmesi Kanununda olduğu gibi bazı kanunlarda da sigorta sözleşmesinin tanımı yapılmamıştır. Buna karşın Mülga Ticaret Kanununda olduğu gibi, 6102 sayılı Kanunda da sigorta sözleşmesinin tanımını verilmesi uygun görülmüştür. Her ne kadar sürekli değişim ve gelişim gösteren toplumsal hayatın bütün çeşitliliği ile kanunlarda düzenlenmesi mümkün değilse de, sosyal ve ekonomik hayatta önem kazanmış, iş hayatının ve mahkeme içtihatlarının gelişmesi sonucunda bugünkü biçimlerini bulmuş olan sözleşme tiplerinin kanunlarda düzenlenmesi özellikle sözleşmeyi o sözleşme yapan “objektif esaslı noktaların” belirlenmesi açısından büyük önem arz eder. Sözleşmenin esaslı noktalarının tespiti ise sözleşmenin kurulmasından yorumlanmasına ve hatta sona ermesine kadar, uygulayıcılara ve mahkemelere önemli kolaylıklar sağlar. Ayrıca, bir sözleşmeye ilişkin hükümlerin Kanunda düzenlenmesi öncelikle o sözleşmenin tanımının da kanunda yer almasını gerektirir.
Karşılıklı sigorta tanımının yer aldığı 1402’nci madde hükmü aşağıdaki gibidir;
“Birden çok kişinin birleşerek, içlerinden herhangi birinin, belli bir rizikonun gerçekleşmesi durumunda doğacak zararlarını tazmin etmeyi borçlanmaları karşılıklı sigortadır. Karşılıklı sigorta faaliyeti ancak kooperatif şirket şeklinde yürütülebilir.”
Maddeye yenilik olarak, karşılıklı sigortanın, kooperatif şeklinde örgütlenmelerde mümkün olabileceği eklenmiştir. Bu noktada, birden çok kişinin kendi aralarında bir havuz oluşturarak riski aralarında paylaştırmaları sigorta olarak nitelendirilemeyecektir. Sigortacılık ancak organize edilmiş bir müessese bünyesinde var olabilir. Öncelikle, sigortanın risklerin transferi ve paylaştırılması şeklinde iki temel işlevi vardır. Belli bir yapı içinde örgütlenmeden, diğer bir ifade ile sigorta ettirenlerin aynı zamanda sigortacı olarak riski üzerine alması durumunda bu iki işlevden, riskleri transfer işleminden bahsedilemez. Bu nedenle karşılıklı sigorta, yapısı gereği kooperatif şeklinde yapılanmayı gerektirir.