Maliye Postası Dergisi
İŞLETME SAHİPLERİNE, ORTAKLARINA ve BUNLARIN EŞLERİNE ÖDENEN ÜCRETLERİN GİDER YAZILMASI DURUMU
Enes KADIOĞLU
1.GİRİŞ
Gerçek kişilerin vergilendirilmesini öngören 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nda ve tüzel kişilerin veya kurumların vergilendirilmesini öngören 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nda da vergilendirilmesi gereken kazancın safi tutar üzerinden tespit edileceği hüküm altına alınmıştır
Gelir vergisinin kapsamına giren ve vergilendirilmesi gereken kazanç ve iratlar Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) 2’nci maddesinde ticari kazanç, zirai kazanç, ücret, serbest meslek kazancı, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı ve diğer kazanç ve iratlar olarak sayılmıştır. Buna karşın kurumlar vergisinin kapsamına Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK) ikinci maddesinde sayılan kurumların kazançları girmektedir. Ancak anılan kanunda yer alan hüküm gereğince kurum kazancının tespitinde ticari kazanç hükümleri uygulanacaktır.
Gelir Vergisi Kanunu’nun ilk maddesinde yedi gelir unsurunun vergilendirilmesinde gerçek ve safi tutarların dikkate alınacağı belirtilmiştir. Safi tutarın tespiti ise yapılan faaliyet veya işlem sonucu elde edilen hasılattan bu hasılatın elde edilmesi için yapılan veya katlanılan gider ve harcamaların indirilmesidir.
Safi kazancın tespitinde GVK’nın 40’ıncı maddesinde ticari kazancın tespitinde indirilecek giderler, 57’nci maddesinde zirai kazancın tespitinde indirilecek giderler, 63’üncü maddesinde ücretin tespitinde indirilecek giderler, 68’inci maddesinde serbest meslek kazancının tespitinde indirilecek giderler, 74’üncü maddesinde gayrimenkul sermaye iradının tespitinde indirilecek giderler, 78’inci maddesinde menkul sermaye iradının tespitinde indirilecek giderler ve mükerrer 81’inci ile 82’nci maddelerinde ise diğer kazanç ve iradın tespitinde indirilecek giderler belirtilmiştir.
Yine kurumlar vergisine ilişkin olarak safi kurum kazancının tespitinde indirilebilecek giderler KVK’nın 8’inci maddesinde belirtilmiştir.
Öte yandan işletmeler faaliyetlerini sürdürebilmesi için eleman çalışmak mecburiyetinde oldukları da şüphesiz kazancın elde edilebilmesi için zorunlu bir ihtiyaçtır.
Faaliyetler sonucunda elde edilen hasılattan indirilebilecek giderler vergi kanunları ile belirlenmiş olup işletme sahiplerine, ortaklarına ve bunların çocuk ve eşlerine ödenen ücretlerin ve sigorta primlerinin gider yazılabilmesi durumu çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır.
2. ÜCRET ÖDEMELERİNİN GİDER YAZILMASI
2.1. Ücret Kavramı
Gelir Vergisi Kanunu’nun 61’inci maddesinde ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olarak tanımlanmış olup aynı maddede ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmeyeceği belirtilmiştir.
Gelir vergisi açısından bir ödemenin ücret ya da başka bir gelir unsuru olarak vergilendirilip vergilendirilmeyeceği aşağıda sayılan üç unsura göre tespit edilecektir. Bu üç unsur birlikte varsa elde edilen gelir ücret olarak vergilendirilecek, aksi takdirde ücretten söz etmek mümkün olmayacaktır.
Ücret gelirini meydana getiren üç temel unsur şöyledir:
- Bir işverene tabi olma: Herhangi bir ödemenin ücret olarak kabul edilebilmesi için gerekli olan ilk unsur çalışanın işverene tabi olmasıdır. İşveren, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir. Çalışanın işverene bağlılığı, fiili olabileceği gibi kanun, tüzük, yönetmelik veya sözleşmelerle de saptanmış olabilmektedir.
- Belli bir iş yerine bağlı olma: İş yeri ticari, sınai, zirai ve mesleki bir faaliyetin yürütülmesi için tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerlerdir. Bu yerlere bağlılık, hukuki anlamda bir bağlılıktır. Hizmetin mutlaka fiilen iş yerinde yapılması zorunlu değildir.
- Hizmetin karşılığı olarak bir ödemenin yapılması: Ödeme bir hizmet karşılığı değilse ücret sayılmasına imkân yoktur. Hizmet karşılığı olarak yapılan ödeme, nakit (haftalık, aylık vb.), ayın (hizmet karşılığının mal olarak verilmesi) veya para ile temsil edilebilen menfaatler (konut, araç sağlanması gibi) şeklinde olabilir.
Öte yandan, aynı Kanunun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinde ise hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61’inci maddede yazılı olup, ücret sayılan ödemelerden, (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104’üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un 96’ncı maddesinde ise “Vergi tevkifatı, 94’üncü madde kapsamına giren nakden veya hesaben yapılan ödemelere uygulanır. Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder.” hükmü yer almaktadır.
2.2. Ücretlerin Gider Yazılması Durumu
Gelir Vergisi Kanunu kapsamında ticari faaliyetten elde edilen gelirler ticari kazanç, zirai faaliyetler sonucunda elde edilen kazançlar zirai kazanç ve mesleki faaliyet sonucunda elde edilen kazançlar ise serbest meslek kazancı olarak atfedilmektedir.
Ticari kazancın elde edilmesi sırasında hizmet erbabına ödenen ücretler GVK’nın 40/1’inci, zirai kazancın elde edilmesi sırasında hizmet erbabına ödenen ücretler aynı Kanun’un 57/3’üncü ve serbest meslek kazancın elde edilmesi sırasında hizmet erbabına ödenen ücretler Kanun’un 68/1’inci maddesi gereğince indirim konusu yapılırken kurum kazancının elde edilmesi sırasında hizmet erbabına ödenen ücretlerde yine GVK’nın 40/1’inci maddesi gereğince indirim konusu yapılmaktadır.
2.3. İndirim Konusu Yapılamayacak Ücretler