Maliye Postası Dergisi
İŞÇİNİN CORONAVİRÜS’E YAKALANMASI İŞ KAZASI MIDIR?
Orhan KOTAN
İş Kazası nedir?
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesinde iş kazasını şu şekilde tanımlamıştır.“Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, bu Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay” olarak tanımlanmıştır.
Peki, Coronavirüs‘e yakalanan işçinin durumu iş kazası olarak yorumlanır mı?
Bu konuya açıklık getirmek amacıyla yüksek yargının verdiği bir kararı irdelemek konuya açıklık getirecektir. Kaldı ki, kararın verildiği dönemde Coronavirüs salgını dünyada yoktu. Ancak verilen aşka bir kararın H1N1 virüsü ile ilgili olması konuya ışık tutacağı kanaatindeyim.
Nitekim Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019 yılında verdiği bir kararında işyerinde alınacak tedbirlere yönelik şu değerlendirmelerde bulunmuştur;
“İşyerinde fiilen çalışma varsa, iş sağlığı ve güvenliği yönünden iş güvenliği uzmanı ve hekimlerin rehberliğinde tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu tedbirler genel olarak, işyerinin dezenfekte edilmesi, lavabolarda kolonya, kağıt havlu gibi ürünlerin bulunması, işyerinin çeşitli bölmelerine anti bakteriyel jel benzeri ürünleri yerleştirilmesi, çalışanların özellikle el temizliğini sağlamaları için uyarıcı görsellerin yerleştirilmesi, işyeri hekimlerinin düzenli aralıklarla duyurular yapması ve çalışanlarla birebir temasa geçmesi, biyometrik parmak okuma sistemi varsa bu sistemin iptali ya da sürekli olarak temizlenmesi, işyerlerinin ilaçlanması, çalışma sistemi uygunsa işyerinde eldiven ve maske kullanımının özendirilmesi ve işverence bunların dağıtılması, özellikle yurtdışı seyahatler ya da toplu taşımalardaki riskin belirlenmesi, yurtdışı seyahati yapan çalışanların 14 gün süreyle işyerinde çalıştırılmaması (izin, uzaktan çalışma vb. sistemler), öksürme, hapşırma, soğuk algınlığı gibi halsizlik, sürekli yorgunluk vb. belirtileri hisseden çalışanların işyeri hekimine sevki, toplu eğitimlerin yapılması, yurtdışına çıkacaklar için riskli ülkelerin belirtilmesi ve seyahat yapılmamasının önerilmesi vb. uygulamalardır.”
Bununla birlikte bu zaman zarfında gerçekleşen her can kaybının somut olayın özelliklerine göre ayrı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargıtay geçmiş kararlarında salgın hastalıklar neticesinde iş üzerindeyken meydana gelen can kaybının iş kazası sayılabileceğini hükme bağlamıştır.