Maliye Postası Dergisi
FACEBOOK VE İNSTAGRAM GİBİ SOSYAL MEDYA ARAÇLARI ÜZERİNDEN PAYLAŞIM YAPARAK SATIŞ YAPILMASI HALİNDE VERGİLENDİRİLME NASIL OLMALI?
İsa FIRAT
Günümüzde büyük küçük yaş sınırı olmadan herkes sosyal medya platformlarını kullanmaktadır. Bu platformları kullanırken çoğu kez alışveriş yapmamızı sağlayacak reklamlar elbette karşımıza çıkmaktadır. Çıkan bu reklamlar çoğu kez tüketiciyi cezbetmekte ve onları alışverişe itmektedir. Yapılan alışverişler sonucunda da ortaya bir ticari işlem çıkmaktadır. İnternet ortamında bu işlemleri yapan kişi ya da kurumların, yaptıkları işlemler sonrasında vergi yükümlülükleri doğmaktadır. Bu ticari işlemler özelliklerine göre de vergilendirmeyi gerektirmektedir.
Sosyal medya alemine gençlerimiz yoğun bir şekilde ilgi göstermektedir. Bu ilgileri bazen onları sosyal medya üzerinden e ticarete götürmekte yada fenomen olup ünlü markaların yada ünsüz olan markaların reklamlarını sayfalarında paylaşmalarına sebep olmaktadır. Genç kesimin yaptıkları bu işlemler onların yaşlarının önemine bakmadan vergilendirmesini gerektirmektedir. Çünkü vergi mükellefi olmak için herhangi bir yaş sınırı getirilmemiştir. Fakat vergiden muaf veya istisna olmak için bazı belli şartlar kanunlarda yer almaktadır. Bu şartları sağlayan kişilerin vergilendirilmemesi gerekmektedir.
Bazen sosyal medya araçlarını kullanan kişiler yaptıkları alış veriş işlemlerini ticaret olarak değil de hobi olarak yaptıklarını düşünebilirler. Bu tarz işlemlere yönelik ayırt etmenin gerçekleşmesi için Gelir İdaresi Başkanlığı önderliğinde e-girişimcilere özel bir portal tasarlandı. Bu portalda e-ticaret faaliyetinin ticari bir yükümlülük oluşturup oluşturmadığına dair bir test uygulaması ile e-ticaret yapanların üzerine düşen bazı vergi sorumlulukları hakkında bilgilendirme yapılmıştır.
E Ticaret İşlemlerinde Uyulması Gereken Yasal Mevzuat
Gelir Vergisi Kanunu Yönünden Bilinmesi Gereken Kurallar
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Mevzuu” başlıklı 1 inci maddesinde, gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabi olduğu, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu ifade edilmiştir. Gelir vergisine tabi gelir unsurları; ticarî kazanç, ziraî kazanç, ücret, serbest meslek kazancı, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı ve diğer kazanç ve iratlardan oluşmaktadır.
Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazanç olup, bu faaliyetlerden elde edilecek gelirler her durumda ticari kazanç olarak vergilendirilir.
Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde; bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme bağlanmıştır.
Bir faaliyetin ticari faaliyet olarak değerlendirilebilmesi için taşıması gereken bazı özellikler bulunmaktadır. Buna göre;
- Faaliyetin yerine getirilmesinin sermaye ve emeğe dayanıyor olması,
- Faaliyetin devamlı olması (Bir takvim yılı içerisinde birden fazla tekrarlanan veya birden fazla takvim yılında tekrarlanan işlemlerde de devamlılık olduğu varsayılacaktır),
- Gelir getirici faaliyetlerin bir organizasyon dahilinde yapılmış olması (İşyeri açma, işçi çalıştırılması, ticaret siciline kaydolunması vb.),
- Müessesenin, ticari ve sınai bir müessese şekil ve mahiyetinde olması, gerekmektedir.
Ticari faaliyet emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması, böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin ticari faaliyet olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte, faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması, şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşması gerekmektedir.
Bu itibarla, gelir elde edilen faaliyetin ticari bir organizasyon içinde yapılması, ticari faaliyetin bir unsuru sayılması, ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde ise faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığını belirleyen objektif ölçü olarak, muamelede çokluk olup olmadığına bakılması gerekmektedir. Muamelede çokluk, gelir elde edilen faaliyetin aynı takvim yılı içerisinde birden fazla defada veya takip eden birden fazla takvim yılında ard arda gerçekleştirilmesidir.
Buna göre; internet üzerinden yapılan e ticaret ya da sosyalleşme alınanda kullanılan platformlar üzerinden belli bir kitleye ulaşmış kişilerin bu sistemler üzerinden mal alım satım işlemleri gerçekleştirmesi Gelir Vergisi Kanununun ticari kazançlara ilişkin hükümleri çerçevesinde vergilendirilmesini gerektirmektedir.
Vergi Usul Kanunu Yönünden Bilinmesi Gereken Kurallar