Maliye Postası Dergisi
EKONOMİNİN AKROSTİŞİ: ENERJİ, KALİTE, ORGANİZASYON, NİTELİK, OPTİMAL, MERKEZLEŞME, İSTİHDAM
Tolga ERTEM
1. GİRİŞ
Akrostiş, bir şiirde dizelerin ilk harflerinin yukarıdan aşağıya doğru sıralandığında anlamlı bir sözcük meydana getirmesidir. Ekonomi de aynı bir şiir gibi kendi içinde matematiği, sistematiği ve ruhu olan bir anlamlar bütünüdür. İstikrar, kalkınma, büyüme, gelir, servet, harcama, vergi vb. birçok faktörü içinde bulunduran bu anlamlar bütününü yukarıdan aşağıya “EKONOMİ” kelimesini ortaya çıkaracak şekilde “Enerji, Kalite, Organizasyon, Nitelik, Optimal, Merkezleşme, İstihdam” kavramları ile açıklamak ve ülkemizde ve dünyada iktisadi ve mali olaylara bakışım çalışmamızın özünü oluşturmaktadır.
2. EKONOMİK BAKIŞIN ALTYAPISI
Ekonomiyi, ekonomik hareket etmeyi ya da ekonomik davranışlarda bulunmayı birçok şekilde ifade edebiliriz. Ama en bilineni ve belki de en öz biçimde açıklayanı kıt kaynaklarla sınırsız ihtiyaçlar arsındaki dengeyi sağlamaya çalışan açıklamadır. İşte ekonomiyi var eden ve aslında tanımından da ortaya çıkan temel problem sınırlı kaynaklar ile sınırsız olan insan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çatışmalardır. Üretim, tüketim, ihracat, ithalat, ticaret, sanayi ekonomiyi oluşturan faaliyetlerdir. Tüm ekonomik unsurlar dikkate alınarak kalkınma ve büyüme sürecinde; hangi mal ve hizmetlerin üretileceği, ne kadar üretileceği, nasıl ve ne zaman üretileceği, kimlerin ne ölçüde katkı sağlayacağı gibi sorulardan ekonomik bakışın altyapısını “Enerji, Kalite, Organizasyon, Nitelik, Optimal, Merkezleşme ve İstihdam” kavramları ile birlikte açıklamaya çalışacağız.
3. ENERJİ, KALİTE, ORGANİZASYON, NİTELİK, OPTİMAL, MERKEZLEŞME, İSTİHDAM
Enerji,
Kalite,
Organizasyon,
Nitelik,
Optimal,
Merkezleşme,
İstihdam
3.1. Enerji
Enerji kaynaklarının varlığı ile ekonomilerle olan ilişkisi hem gelişmiş ülkeler hem de gelişmekte olan ülkeler açısından büyük önem arz etmektedir. Ancak gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler açısından farklı anlamlar barındırmaktadırlar. Bu farklı anlam barındırmalara geçmeden önce dünya üzerinde enerji kaynaklarına sahip olan ülkelere ve coğrafyalara değinmek daha doğru analizler ortaya koymak açısından değerlidir.
Enerji kaynakları güneş, rüzgar, jeotermal, dalga enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları ile petrol, kömür, doğalgaz ve nükleer enerji gibi yenilenemez enerji kaynakları olarak ayrılır. Dünya üzerinde ve ülkemizde de son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilgi giderek artsa da hala tüm dünyada yenilenemez enerji kaynakları olan petrol, kömür, doğalgaz ve nükleer enerji çok büyük oranda kullanılmaktadır. Bunula birlikte fosil yakıtlardan petrolde 54 yıl, doğalgazda 64 yıl, kömürde ise 112 yıl kadar rezerv ömrü kaldığı gerçeği bilimsel araştırmalar ile ortaya konmuştur.
Enerji kaynaklarının ekonomik büyüme ve gelişmişlikle ilişkisine baktığımızda enerji kaynaklarına sahip olmak veya yakın olmanın avantajlarının olduğu belli olmakla birlikte bazı parametreler açısından sadece bu rezervlere sahip olmanın tek başına bir şey anlam ifade etmediği de ortadır. Enerji kaynaklarına sahip olan ülkeler ile bu kaynakların transit olarak üzerinden geçen ülkelerin uluslararası ilişkiler ile ticaret dengeleri açısından avantajlı olduğu görülmektedir. Enerji kaynaklarından yoksun veya transit geçişe sahip olmayan ülkelerin petrol ürünlerine ülke bütçelerinden ayırdığı pay çok fazladır ve ithal edilen bu ürünler gelişmekte olan ülkeler için zorluklar yaratabilmekte özellikle dünyanın sancılı günlerinde petrol fiyatları yükselmekte bu zorluk daha da artmaktadır.
Önceki paragraflarda değindiğim üzere salt petrol kaynaklarına sahip olmak gelişmişlik veya refah düzeyi için yeterli değerlidir. Örneğin İran, Irak ve Venezuella gibi ülkeler çok büyük petrol yataklarına sahip olmalarına rağmen diğer dış ve iç faktörlerden dolayı ekonomik sıkıntılar yaşayabilmektedirler. Genel bir yorum yapmak gerekirse olması gerekenin büyük petrol yataklarına sahip olan ülkelerin buradan elde ettikleri gelirleri makine ve bilişim gibi sektörlere aktararak ekonomik çeşitlilik yaratmaları ekonomik gelişmişlik düzeylerini arttırmalarıdır.
Ülkemiz açısından da son yıllarda petrol ve doğalgaz yönünde sevindirici haberler gelmektedir. Ortaya çıkan bu rezervlerin ekonomik açıdan diğer alanları etkileyecek şekilde bir kaldıraç etkisi yaratması ve birbirlerini tetiklemesi ekonomide canlılık yaratacaktır. Bunlarla birlikte özellikle ülkemizde güneş ve rüzgar enerjilerine son yıllarda yapılan yatırım ve verilen destekler hem enerji çeşitliği hem çevre açısından takdir edilmesi gereken noktalardır.
3.2.Kalite
Kalite kelimesi bizler için her zaman güveni ve hiç düşünmeden sahip olunması gereken bir kavram olarak zihinlerimizde belirir. Kelime anlamı olarak ise belirlenmiş olan standartlara uygunluk ya da bir ürün veya hizmetin belirlenen veya olabilecek ihtiyaçları karşılayabilme kabiliyetine dayanan özellikler bütünüdür.
Kalite, kaliteli ürün, kaliteli hizmet bunlar işletmeleri daha büyük ölçüde de devletleri ve onların ekonomilerini diğer işletmeler ve devletlerden ayıran bir kıstastır. Bu kıstasın tarihi M.Ö. 2150 yılına kadar uzanır ve ünlü Hammurabi Kanunları’na kadar dayanır. Ülkemizde ve tarihi geçmişimizde ise Ahi Teşkilatı’ndan söz etmek yerinde olacaktır. Ahi Teşkilatı, üretim, hizmet ve sosyal manada belirli bir standardın oluşumunu sağlayan ve düzenleyen bir esnaf teşkilatı olarak 13.Yüzyılda Anadolu’da topraklarında kendini göstermiştir. Ahi teşkilatı sadece üretim ve hizmet alanlarında değil ve sosyal yaşamda kalitenin arttırılması ve korunması konularında da çok önemli bir görev üstlenmiştir. Osmanlı döneminde ise Fatih Sultan Mehmet döneminde kalite standartları belirlenmesi açısından nizamname ve kanunnameler düzenlenmiştir. Daha sonra II.Beyazıt döneminde de esnaflar için dünyanın ilk standartlar bildirgesi diyebileceğimiz “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” düzenlenmiştir. Daha sonra da tüm dünyada özellikle 17. Ve 18.Yüzyıldan itibaren Endüstri devriminin de etkisiyle kalite hem üreticiler hem de devletler açısından göz önünde bulundurulan bir alan olmuştur. Günümüzde ülkemizde Türk Standartları Enstitüsü(TSE) dünya standartları eşgüdümlü şekilde ülkemiz için çaba sarf etmektedir. Ayrıca TURQUALITY®, Dünyanın devlet destekli ilk ve tek markalaşma programı olarak bu alana katkı sağlamaktadır.
Dünya genelinde şirketlerimizi ve ülkemizi ön plana çıkaracak olan insan gücü, yönetim, hammadde, makine ve teknoloji kalitesi gibi unsurlar toplam kalite anlayışımızı belirleyecek ve ilerletecek mekanizma olacaktır.
3.3.Organizasyon
Organizasyonun kelime anlamına baktığımızda Türk Dil Kurumu sözlüğünde “düzenlemek, bir araya getirmek ve tertip etmek” şeklinde tanımlandığını görürüz. Gerçekten de en küçük işletmeden uluslararası ölçekte üretim yapan işletmeye, devletlere ve küresel kuruluşlara kadar organizasyon bu yapıların başarısı ve ilerleyişi için en önemli aktörlerdendir.
Ekonomik organizasyonun başarısının varlığı ekonominin geleceğine direkt etki eder. Ekonominin etkinliğinin ve karlılığının artması ve her düzeydeki biriminin verimli bir şekilde yürümesi ve koordinesi organizasyonun başarısına bağlıdır. Yetki ve sorumlulukların doğru şekilde tanımlanması, etkin şekilde dağıtılması ekonomik başarıyı üst seviyeye yükseltecek adımların başında gelir. Ortak hedeflerin belirlenmesi, koordinasyon, iş bölümü, belirlenmiş amaca yönelim, personel seçimi, planlama ve düzenleme, zamanı doğru kullanma ile motivasyon gibi faktörler organizasyonu başarıya taşıyan unsurlardır.
3.4.Nitelik
Türk Dil Kurumu (TDK) nitelik terimini, “bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf” olarak tanımlamaktadır. İşte buradan hareketle diyebiliriz ki ekonominin niteliği ya da ekonomiyi oluşturan unsurların niteliği ülkelerin dünya üzerindeki yerine de doğrudan etki eden bir parametredir.
Ekonomide onu başkalarından ayıran özellikler yani nitelikler bizi üst ekonomik sınıfa sokan ya da orada yerimizi belirleyen unsurlardır. Üretimin, tüketimin, ihracatın, ithalatın, ticaretin niteliği ülkelerin yerini belirleyen faktörlerdir. Özellikle ithalat ve ihracatın tek düze olmaması çeşitlendirilmesi, ilişkide olunan pazarların sayısının artması, ülkeye sermaye çekişi, iş gücü niteliğini arttırma ekonomik sınıf atlamada en ön niteliklerdendir.
3.5.Optimal
Optimal kelimesi anlam olarak karşımıza “en uygun, en elverişli, en iyi olan” şeklinde çıkmaktadır. Ekonomik büyüme ve kalkınma içinde alınan karar ve yapılan uygulamalarda en optimal olanın seçilmesi gerekmektedir. Optimal olanı yakalamak ve uygulamak başarıyı elde etmede alınacak kararların en başında gelmektedir.
Dünya ülkeleri arasında gelişmişlik seviyemizi yükseltecek ve bizi bir başka bir lige taşıyacak olanın üretim kapasitemizi arttırarak doğru kararlar ve doğru kapasiteyi belirleyecek optimal yatırım faktörlerini bir araya getirmek olduğu açıktır. Optimalitede; yatırım yeri ve kararı, maliyetlerin belirlenmesi, finansal kaynakların sağlanması, teknik gereksinimleri, ne kadar süre ile devam edeceği gibi kararlar ekonomik programdan alınacak verimin başarısına direkt etki eder. Teknolojik yetkinlik ve kalite de optimal seviyeyi sağlamalı ki yukarıda saydığımız etkenler için hızlandırıcı bir katalizör görevi üstlensin.
İhtiyaçların sınırsız, isteklerin sonsuz olduğu bir ortamda optimal kararlar almak yöneticiler için adeta bir sınavdır. Dengeyi gözeterek ekonomiyi oluşturan tüm unsurları en optimal durumda ele alınması bazı sektörleri ve kişileri tam olarak tatmin etmese de alınacak kararların ileride ortaya çıkaracağı doğru durumu görmek açısından beklenmesi gereken adımlar olacaktır. Optimal olmak veya davranmak tam olarak da bunu ifade eder. Geleceğe dönük kararalar alma durumu buna uygun yapılan araştırma ve geliştirmelerin optimal olmasını zorunlu kılmaktadır. Sonuçta ekonomik başarının optimal planlamadan geçtiğini söylemek doğru olacaktır.
3.6.Merkezleşme
Merkezleşme kavramını “merkez olma” , “merkez durumuna gelme” anlamlarında kullanabiliriz. Merkez ise Türk Dil Kurumu sözlüğünde “bir işin yoğun olarak yapıldığı yer”, “bir bölgenin veya kuruluşun yönetildiği yer” ve “bir işin öğretildiği yer” olarak tanımlanmıştır.
Merkezleşme, merkez olma bir ülkenin gelişmesinde ve dünyada söz sahibi olmasında takip edilen ve ihtiyaç olunan yer olması bakımından çok önemlidir. Çünkü sanayide, ticarette, turizmde, sporda, sanatta vb. diğer sektörlerde merkezleşmek dünyada iş yapmada ve yaptırmada gücü elinde bulundurmak demektir.
Türkiye olarak bizler genç ve dinamik nüfus, coğrafi konum ve lojistik fırsatları, enerji kaynaklarına yakınlık, otomotiv ve tekstil sektörü tecrübesi ve kültürel zenginlikle trilyon dolarlık sanayilerin merkezi olabilecek yetkinlik ve güce sahibiz. Sanayi ve ticarette bu güçlü yanlarımızın yanına sanayide, ticarette, turizmde bu alanların düzenlenmesi ile denetlenmesine ilişkin mevzuat düzenlemelerinin ortaya konması bu alanda bizlere sınıf atlatacak gelişmeler olarak belirmiştir. Bununla birlikte merkez olma yolunda önümüzdeki süreçte kamu otoritesi, sanayi, ticaret, turizm, spor, sanat vb. sektör temsilcileri ve iş insanlarının katkıları ile çok daha fazla ilerleyecek ve en üst seviyeye çıkma yolunda merdivenleri bize koşar adım attıracaktır.
3.7.İstihdam
İstihdam gerek medyada gerekse günlük yaşamda çok fazla kullanılan ve dile getirilen bir kelimedir. İstihdamın birçok tanımı bulunmaktadır. Bunların bir kaçına değinmek gerekirse, istihdam; bir insanı bir işte, bir görevde kullanma, çalıştırma; herhangi bir iş için gerekli iş gücünü sağlamak adına bir görevde çalışmak üzere bir kişiyi yerleştirmek, ekonomik anlamda düşündüğümüzde ise ülkedeki mevcut iş gücünün sistemin işleyebilmesi ve ekonomik faaliyetlerin aksamadan gerçekleştirilebilmesi için çalıştırılmasıdır.
İstihdam büyümenin çok önemli bir katalizörüdür. Daha az kaynak kullanarak daha çok istihdam yaratıcı politikalar benimsenmelidir. Yapılacak yasal düzenlemeler istihdam politikalarını destekleyecek nitelikte olmalıdır. Şahısların girişimciliğini ve istihdam edilebilirliğini arttıracak programlar hazırlanmalıdır. Yerel yönetimlerin istihdam potansiyelleri harekete geçirilmelidir. İstihdam temelli teşvik ve kredi politikaları belirlenmelidir. Teknoloji kapasitesi yatırım ve büyümeye yönelik şekillendirilmelidir. Mesleki ve teknik liselerin iş dünyası olan bağlantısı arttırılmalıdır. Mesleki ve teknik eğitimin kalitesini arttırmaya yönelik programlar devreye alınmalıdır.
4.DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER
“Ekonominin Akrostişi” şeklinde tanımladığımız ve “Enerji, Kalite, Organizasyon, Nitelik, Optimal, Merkezleşme ve İstihdam” kavramları ile birlikte açıklamaya çalıştığımız konuda her bir unsuru tek tek ele alıp kalkınma ve gelişme açısından neler yapılması gerektiğini önerilerimizle beraber ortaya koymaya çalıştım. Bu itibarla ortaya konacak maliye politikaları da ekonomik büyüme ve kalkınmanın tetikleyicileri olacaktır. Maliye politikasının amaçlarına baktığımızda ekonomik istikrarı sağlamak, ekonomik kalkınmayı ve büyümeyi gerçekleştirmek ve gelir ve servet dağılımını dengeye oturtmak hedefleri karşımıza çıkmaktadır. Maliye politikasının amaçlarının ortaya konulması ve bu amaçlar doğrultusunda gerçekleştirilmesi için mali araçların kullanımı büyük önem arz etmektedir. Maliye politikaları ülkelerin gelişmişlik seviyelerine, yönetiliş sistemlerine ve toplumun sosyo-ekonomik yapısına göre farklılık göstermektedir.
Maliye politikalarını belirlerken kamu otoritesi, sanayi ve ticaret erbapları ile sektör temsilcileri ve iş insanlarının katkıları ile ekonomik ve sosyal dengeyi sağlamaya yönelik politikalar uygulaması tüm toplumu yükseltecek uygulamalar olarak ortaya çıkacaktır. Bu birliktelik ekonomilerdeki iyileşmeyi ortaya çıkaracak ve refah seviyesinin yükselmesi sonucunu doğuracaktır. Bununla birlikte iş ve işçi kalitesinin yükseltilmesi ve buna uygun planlama programlarının devreye alınması çok büyük önem arz etmektedir. İş çeşitliliği ve alternatiflerinin çoğaltılması ve teknolojik üretimle birlikte ekonomik hedeflere ulaşmakta daha çabuk ve kolay yol alınacaktır.
5.SONUÇ
Büyüme ve kalkınmayı gerçekleştirmek, refah düzeyini yükseltmek, iş olanaklarını arttırmak, sadece sanayi ve ticarette değil spor ve sanat gibi alanlarda da öncü ve lider olmak ile bu süreçlerin merkezi haline gelmek gibi amaçları olan ekonomi politikalarına çalışmamızda “Enerji, Kalite, Organizasyon, Nitelik, Optimal, Merkezleşme ve İstihdam” kavramları ile analiz edilerek değinilmiş olup belli konularda tavsiyeler getirilerek bir değerlendirme yapılmıştır. Ortaya koyduğumuz tüm bu analiz ve değerlendirmeyle birlikte bunun gerçekleşmesine katkı sağlayacak ve noktayı koyacak olanının da hayal etmek, inanmak ve çalışmak olduğunu eklemek isterim.