Maliye Postası Dergisi
ÇOK ULUSLU BİR ŞİRKETİN YURT DIŞINDA BULUNAN ŞUBESİNE YAPILAN ÖDEMELERDE HANGİ ÜLKE ANLAŞMASI UYGULANACAKTIR?
Levent BAŞAK
1. GİRİŞ
Çok uluslu şirketler dünyanın birçok ülkesinde faaliyet gösteren uluslararası küresel şirketlerdir. Küreselleşme hareketleri ile birlikte çok uluslu şirketlerin dünyadaki organizasyon modelleri de çeşitlenmiş ve daha karmaşık bir yapıya bürünmüştür. Özellikle üretim açısından bu şirketler üretim ağını bütün dünyaya yaymıştır. Bu da üretimin çeşitlenmesine ve karmaşık bir yapıya bürünmesine neden olmuştur.
Çok uluslu şirketlerin önemli bir örgütlenme modeli de şube açmaktır. Özellikle fazla sermaye gerektirmeyen üretim alanlarında gelişmekte olan ülkelerde faaliyet göstermek isteyen çok uluslu şirketler şube şeklindeki üretim modelini tercih etmektedir. Bu modelin tercih edilmesinin bir diğer nedeni de şubelerin tasfiyesinin şirketlere nazaran daha kolay olmasıdır.
Çok uluslu şirketlerin Türkiye’deki örgütlenme modelinin temel çerçevesi 4875 sayılı “Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu”(1) ile oluşturulmuştur. Bu Kanun hükümlerine göre yabancı ülkelerde kurulmuş şirketler Türkiye’de şube açabilecektir. Şube açmak için herhangi bir merciden izin alınmasına gerek bulunmamaktadır.
Günümüzde Türkiye’de faaliyet gösteren kişi, kurum ve kuruluşlar çok uluslu şirketlerin yurt dışında bulunan şubesinden mal ve hizmet satın alabilmekte veya şubelerden gayrimaddi hakka konu bir kıymeti kiralama veya satın alma yoluyla şubelere çeşitli ödemeler yapılmaktadır.
Uygulamada çok uluslu şirketlerin yurt dışında bulunan şubelerinden satın alınan hizmet veya gayrimaddi haklar karşılığında şubelere yapılacak ödemelerde Türkiye’nin vergilendirme yetkisine sahip olup olmadığının tespitinde Türkiye’nin şubenin yer aldığı ülke ile yaptığı Anlaşma hükümleri mi yoksa çok uluslu şirketin ana merkezinin bulunduğu ülke ile imzaladığı vergi anlaşması hükümlerinin mi uygulanacağı tartışma konusu olmaktadır. Bu makalemizde bu konudaki kişisel düşüncelerimiz açıklanacaktır. Ancak öncelikle çok uluslu şirketlere yapılacak ödemelerde temel çerçeve üzerinde kısaca durulacaktır.
2. ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER VE ŞUBE ORGANİZASYONU
4875 sayılı Kanunda Türkiye’de doğrudan yabancı yatırım yapan yabancı yatırımcılar tarafından şirket kurulması veya şube açılması esasları düzenlenmiştir. Kanunda ve “Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliği”(2)nde şubelere ilişkin herhangi bir tanıma yer verilmemiştir.
Şube kavramını yabancılar hukuku açısından genel olarak şu şekilde tanımlamak mümkündür:
“Şube, yurt dışında faaliyet gösterdikleri ülkelerin kanunlarına göre kurulmuş tüzel kişiler tarafından dünyanın çeşitli yerlerinde mal ve hizmet üretmek amacıyla açılan ve ana merkeze bağlı ve alacağı her türlü kararda ana merkezin görüşlerini almak zorunda olan üretim birimleridir.”
Bu tanımdan hareketle çok uluslu şirketler tarafından dünyanın birçok ülkesinde açılan şubelerin genel özelliklerini şu başlıklar altında özetlemek mümkündür:
1- Şubelerin temel amacı da açıldıkları ülkede ana merkezin belirlediği alanlarda mal ve hizmet üretmektir.
2- Şube şeklindeki organizasyon modeli faaliyet gösterilen ülkede uzun dönemli olarak faaliyet gösterilmek istenilmediği zaman tercih edilmektedir. Şirket kurma şeklindeki organizasyon modeli ise faaliyet gösterilen ülkede uzun yıllar faaliyet göstermek amacıyla tercih edilen bir modeldir.
3- Şubeler ana merkeze bağlı ana merkezin diğer ülkelerde bulunan üretim tesisleridir.
4- Şubeler yabancı şirketlerin dışa açık bir ekonomide yurt dışında sahip oldukları endüstriyel yapılardır.
5- Şubeler alacakları kararlarda hemen hemen ana merkeze bağlı olsalar da üretim ile ilgili temel ve esaslı konular dışında alınacak ikincil türdeki kararlarda ana merkeze bağlı değildir.
6- Şubelerde sermaye tahsisi tek kişi tarafından yapılır; ana merkez. Dolayısıyla şubelerin mülkiyeti tamamen ana merkeze aittir. Bu nedenle karar ve kontrol mekanizması ana merkezdedir.
7- Çok uluslu şirketler tarafından şube şeklindeki organizasyon modeli faaliyet gösterilmek istenilen ülkelerde aile şirketlerinin şirketler hukukunun temel yapısını oluşturması durumunda tercih edilen bir modeldir. Şöyle ki aile şirketlerinin egemen olduğu gelişmekte olan ülkelerde çok uluslu şirketler kurumsal bir yapıya sahip ve güvenebilecekleri ortaklarla ortaklık kurabileceği kişileri bulmakta zorluk çekerler. Bu nedenle şube şeklindeki organizasyon modeli önlerindeki tek seçenektir.
8- Çok uluslu şirketlerin temel amacı küresel dünyada daha çok kâr elde edebilmek olduğu için kâr maksimizasyonunun sağlayacak amaca ulaşmak için en önemli organizasyon modeli olarak şube şeklindeki modeli görmektedir. Çünkü şubeler çok uluslu şirketlerin faaliyet gösterdikleri ülkelerde %100 kontrol edebildikleri bir üretim birimidir.
3. ŞUBELERE YAPILAN ÖDEMELERDE UYGULANMASI GEREKEN ANLAŞMANIN TESPİTİ
Çok uluslu şirketlere ait şubeler her ne kadar üretimlerinde tamamen ana merkeze bağlı birimler olsa da üretim organizasyonu açısından bağımsız birimlerdir. Bu birimler dış dünya ile olan ilişkilerinde tıpkı bir şirket gibi hareket ederler. Yâni kâr maksimizasyonunu gerçekleştirmek amacıyla şubelerde bir şirket tarafından yapılabilecek her türlü iş ve işlemi yapmak şubelerin temel amacıdır.