Maliye Postası Dergisi
BELEDİYELER VE İL ÖZEL İDARELERE AİT İŞTİRAK HİSSELERİ İLE GAYRİMENKULLERİN SATIŞINDA KDV
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 2. maddesinin 3 numaralı fıkrası uyarınca mahalli idareler ait iktisadi işletmeler Kurumlar Vergisi mükellefidir. Yine aynı Kanun’un 4. maddesinin (ı) fıkrasında sayılan hizmetlerle(1) sınırlı olmak üzere bu mükellefiyetten muaf tutulmuşlardır. Mahalli idarelerin iktisadi işletmelerinin kurumlar vergisi mükellefi olarak sayılması, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun gerekçesinde şu şekilde açıklanmıştır. “Her ne kadar günümüz dünyasında devletin iktisadi işletme meydana getirerek iktisadi faaliyet yürütmesi azalan bir eğilim olsa da devlete, il özel idarelerine, belediyelere ve diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan iktisadi kamu kuruluşları bulunmaktadır. Devlete, il özel idarelerine, belediyelere ve diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan, sermaye şirketi ve kooperatif dışındaki ticari, sınaî ve zirai işletmeler de vergilemede eşitlik prensibi uyarınca iktisadi kamu kuruluşu olarak, kurumlar vergisi mükellefi olmaları sağlanmış ve rekabet eşitsizliği önlenmiştir.”
3065 sayılı Katma Değer vergisi Kanununun 1. maddesinde, Türkiye’de yapılan işlemlerden KDV’ye tabi olanlar bentler halinde sayılmıştır. Diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetler başlıklı 3. bendin g bölümünde; “Genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticarî, sınaî, ziraî ve meslekî nitelikteki teslim ve hizmetleri”nin de KDV’ye tabi olduğu belirtilmiş ve yine aynı maddenin sonlarında; “bu faaliyetlerin kanunların veya resmî makamların gösterdiği gerek üzerine yapılması, bunları yapanların hukukî statü ve kişilikleri, Türk tabiyetinde bulunup bulunmamaları, ikametgâh veya işyerlerinin yahut kanunî merkez veya iş merkezlerinin Türkiye’de olup olmaması işlemlerin mahiyetini değiştirmez ve vergilendirmeye mani teşkil etmez.”şeklinde belirtilerek mahalli idarelerin yapmış olduğu ticarî, sınaî, ziraî ve meslekî nitelikteki teslim ve hizmetler genel olarak katma değer vergisine tabi tutulmuştur.
Gayrimenkul ve iştirak hisselerinin satışından doğan kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmesine 1984 yılında başlanmış olup bu istisnayla, finansal açıdan zor durumda bulunan kurumların borçlanma yoluna gitmeden kendi öz kaynakları ile faaliyetlerini devam ettirebilmelerinin kolaylaştırılması amaçlanmıştır.