Maliye Postası Dergisi
BEDELSİZ İHRACAT VE KDV İADESİ
Hakan DEĞİRMENCİ
Ülkemizde toplanan vergilerin kaynağını gelir, servet ve harcamalar olmak üzere üçe ayırabiliriz. Harcalar üzerinden alınan vergilerin büyük bir bölümünü ise katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi oluşturmaktadır. Bu iki verginin payı tahsil edilen tüm vergiler içinde de öneme sahiptir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’na(1) göre Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan mal teslimi ve hizmet ifaları ile her türlü ithalat katma değer vergisinin konusuna girmektedir. Yine aynı Kanun’un 1’inci maddesinin birinci fıkrasının üç numaralı bendinde belirtilen işlemler de vergiye tabi tutulmakta olup söz konusu işlemlerin ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılıp yapılmamasının bir önemi bulunmamaktadır.
Katma değer vergisi işlem bedeli üzerinden alınan bir vergidir. Bu husus KDV Kanunu’nun 20’nci maddesinde, verginin matrahı malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamı şeklinde ifade edilmiştir.
Teslim ve ifa konusu mal ve hizmetin bedelinin düşük tutulması katma değer vergisinin noksan tahakkuk ve tahsil edilmesine neden olmaktadır. Söz konusu olumsuzluğun önene geçilebilmesi için KDV Kanunu’nun 27’nci maddesinde emsal bedel ve emsal ücret uygulaması yürürlüğe girmiştir. Bu uygulama ile katma değer vergisinin noksan tahsil edilmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Her vergi kanununda olduğu gibi Katma Değer Vergisi Kanunu’nda da istisnalar yer almaktadır. Verginin konusuna giren işlemlerin bir kısmı ekonomik, sosyal, kültürel, ilim, bilim ve sağlık gibi alanları desteklemek amacıyla vergiden istisna edilmiştir. Verginin kapsamına giren işlemler için istisna tanınmasının ve bu istisnaların sayısının artırılmasının, katma değer vergisi teorisine uygun bulunmadığı açıktır. Ancak her ülkenin kendine özgü şartları, tatbikatta böyle bir uygulamayı gerekli kılmaktadır. Bu nedenle Türk Katma Değer Vergisi Kanunu’nda vergiden istisna edilmiş işlemler, halen bu verginin uygulanmakta olduğu ülkelerden bazılarına kıyasla daha geniş tutulmuştur.
KDV Kanunu’nun 1’nci maddesine göre yapılan her türlü ithalat vergiye tabi iken aynı Kanun’un 11’inci maddesine göre ise vergi mükellefleri tarafından kanunda belirtilen şartlara uygun olarak gerçekleştirilen ihracat teslimleri ise istisnadır.
KDV Kanunu’na göre yapılan ihracatın şartlarından biri teslimin yurt dışındaki bir müşteriye veya bir serbest bölgedeki alıcıya veya gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına ya da yetkili gümrük antreposu işleticisine yapılması veya malların yetkili gümrük antreposu işleticisine tevdi edilmesi iken diğeri de teslim konusu malın Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye veya bir serbest bölgeye vasıl olması ya da gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına veya yetkili gümrük antreposuna konulmasıdır.
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11 ile 12’nci maddelerinde belirtilen şartla uygun olarak gerçekleştirilen ihracatlar nedeniyle yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan vergiler ise bu işlemleri gerçekleştirilenlere iade edilmektedir.
İşletmeler tarafından çeşitli sebeplerden dolayı yurt dışına yapılan ücretsiz ihracatlar ile bu ihracatlardan kaynaklanan vergilerin iadesi vergi idaresinin görüşü ile birlikte açıklanmaya çalışılmıştır.
İHRACAT İSTİSNASI