Maliye Postası Dergisi
BASİT USULDE VERGİLENDİRMEDE YENİ DÖNEM
Yüksel GÜNEŞ
1. GİRİŞ
Basit usul ticari kazanç 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) 46, 47, 48 ve 51. maddelerinde düzenlenmiştir. 7338 sayılı kanunla anılan kanunun mükerrer 20.maddesinden sonra gelmek üzere ‘‘Basit usulde tespit olunan kazançlarda gelir vergisi istisnası: (Mükerrer Madde 20/A)-Bu Kanuna göre kazançları basit usulde tespit olunan mükelleflerin 46 ‘ınc maddeye göre tespit edilen kazançları gelir vergisinden müstesnadır.’’(1) şeklinde eklenen madde ile 01.01.2021 tarihinden itibaren basit usule tabi olanların beyanname verme ve gelir vergisi ödeme yükümlülükleri kaldırılmıştır.
Bu çalışmamızda 7338 sayılı Kanunla yapılan son değişiklilerle birlikte basit usulde mükellefiyet ve vergilendirme ele alınacaktır.
2. BASİT USULDE TİCARİ KAZANCIN TESPİTİ
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 47. maddesinde sayılan şartlar, basit usule tabi olmanın genel şartları; 48. maddesinde sayılan şartlar ise basit usule tabi olmanın özel şartlarıdır. Buna göre, ticari kazancın basit usulde tespit edilebilmesi için hem genel şartların hem de özel şartların birlikte sağlanması gerekmektedir. Bu şartlardan birini sağlamayan bir mükellefin basit usulde vergilendirilmesi söz konusu değildir.(2)
Bu grupta yer alan mükelleflerin, kazançları tespit edilirken işletme ve bilanço esasında yer alan amortisman, değerleme, karşılık ayırma gibi uygulamalar yer almamaktadır.(3)
Basit Usulde Ticari Kazancın Tespiti aşağıdaki eşitlikteki gibi belirtilebilir:
Ticari Kazanç = (Gelirler + yıl sonu elde kalan stok) – (Mal alışları + giderler).
Kendi işinde bilfiil çalışmak, ticari, zirai veya mesleki faaliyetler dolayısıyla gerçek usulde gelir vergisine tabi olmamak, işyeri kira bedelinin belirli tutarların altında kalması veya satış hacminin belli tutarı geçmemesi gibi şartlar, basit usulün çerçevesini çizmektedir.(4)
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 46’nci maddesine göre basit usule tabi olan mükelleflerde ticari kazancın tespiti aşağıdaki gibidir.
1-Basit usulde ticari kazanç, Gelir Vergisi Kanunun 46’ncı maddesine göre bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler ve satılan malların alış bedelleri arasındaki müspet farktır. Bu fark yapılan faaliyetle ilgili olarak Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre alınması ve verilmesi mecburi olan alış ve giderler ile hasılatlara ilişkin belgelerde yazılı tutarlara göre hesaplanır. Kazançları bu usulde tespit edilenler kazancın tespiti ve Vergi Usul Kanunu’nun defter tutma hükümleri hariç, bildirme, vesikalar, muhafaza, ibraz, diğer ödevler ve ceza hükümleri ile bu Kanun ve diğer kanunlarda yer alan ikinci sınıf tüccarlar hakkındaki hükümlere tabidirler.(5)
2-Kazançları basit usulde tespit edilen mükellefler, faaliyetlerine ilişkin mal alış ve giderleri ile hasılatlarını gösteren belgeleri ayrı ayrı dosyalarda saklamak zorundadırlar. Bu belgelerin kayıtları, mükelleflerin bağlı bulundukları meslek odalarının oluşturdukları bürolarda tutulur. Bu bürolarda 13.6.1989 tarihli ve 3568 sayılı Kanun’a göre yetki almış yeterli sayıda meslek mensubunun çalıştırılması zorunludur. Bu büroların kayıt, tasdik ve vergi dairesine karşı yükümlülükleri ile diğer usuller Maliye Bakanlığı’nca belirlenir.(6)
3-Basit usule tabi ticaret erbabından, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği veya kullandığı tespit edilenler, bu hususun kendilerine tebliğ edildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren ikinci sınıf tüccarlara ilişkin hükümlere tabi olurlar.
4-Aynı işte ortak olarak çalışanlar hakkında 47’nci maddede yazılı yıllık kira bedeli ve 48’ inci maddede yazılı iş hacmi ölçüleri toplu olarak, diğer şartlar ortakların her biri için ayrı ayrı aranır. Ortaklarından birisi gerçek usule göre gelir vergisine tabi bulunan ortaklıklarda, diğer ortakların ticari kazancı da gerçek usulde tespit olunur. Adi ortaklık halinde çalışanlardan aynı zamanda diğer şahsi bir işle de iştigal edenlerin gerçek veya basit usulden hangisine tabi olacağı, 47’nci maddenin 2 numaralı bendi ile 48’nci maddede yer alan ölçülerden şahsi işine ait olanlara, ortaklıklardan hissesine düşen miktarların eklenmesi suretiyle tespit olunur. Şahsi işin mevcut olmaması halinde, muhtelif ortaklıklardaki hisselerin toplanması ile yetinilir.(7)
5-Basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Basit usulün şartlarını haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler dilekçelerinde belirttikleri tarihten veya izleyen takvim yılı başından, yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerden, 47’nci maddede yazılı şartları taşıyanlardan arka arkaya iki hesap döneminin iş hacmi 48’nci maddede yazılı hadlerden düşük olanlar, yazılı talepleri üzerine bu şartın gerçekleşmesini takip eden takvim yılından başlayarak basit usule geçebilirler. İşin eş ve çocuklara devri halinde iş hacminin hesabında devirden önceki süreler de dikkate alınır. Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenledikleri tespit edilenlerin kazançları hiçbir suretle basit usulde tespit edilmez.(8)
6-Gerçek usulde vergilendirilmekte iken işini terk eden mükellefler ile basit usulün şartlarını kaybedenlerden gerçek usulde vergilendirilmeye başlamadan önce işini terk eden mükellefler, terk tarihini takip eden yılın başından itibaren iki yıl geçmedikçe basit usule dönemezler. Bu hüküm, işin eş veya çocuklara devri halinde de uygulanır.
2.1.Basit Usule Tabi Mükelleflerde Kazanç İndirimi