Maliye Postası Dergisi
BANKALARDAKİ ALTIN HESAPLARINDAN ELDE EDİLEN GELİRİN VERGİLENDİRİLMESİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
Murat ÖZDEMİR
Vadesiz Altın Hesaplarından Elde Edilen Gelirin Vergilendirilmesi
Vadesiz altın depo hesaplarında banka müşterileri, belirli bir dönem ve faiz ödemesi söz konusu olmaksızın hesaplarındaki altını bozdurdukları zaman altının bankada açıldığı tarih ile kapatıldığı tarih arasındaki gr altının değer artışına göre kar ya da zararla karşılaşabilmektedirler. Banka müşterilerinin gr altın yatırdıkları vadesiz hesaplarından kar elde etmeleri altının piyasa fiyatının artmasına bağlı olup altının değerinde düşüş olduğu dönemde ise hesaplarının zararla kapanacağı tabiidir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 1. Maddesinde gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabii olduğu, 2. Maddesinde gelire giren kazanç ve iratların ticari kazançlar, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazancı, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları, diğer kazanç ve iratlar olarak yedi gelir unsurundan müteşekkil olduğu, 3. Maddesine göre Türkiye’de yerleşmiş olanların yurt içinde ve yurt dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden mükellef olarak yükümlü kılındıkları, 4. Maddesine göre Medeni Kanun’un 19. ve müteakip maddelerine göre ikametgahı Türkiye’de bulunanların Türkiye’de yerleşmiş sayılacağı hüküm altına alınarak mezkur Kanun’un genel çerçevesi çizilmiştir. Anılan Kanun’un 37. Maddesinde her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş olup kanunun uygulamasında bazı faaliyetlerin ticari kazanç olduğu ayrıca belirtilmiştir. Bilindiği üzere gerçek kişilerin elde etikleri kazançların ticari kazanç olarak değerlendirilmesinde faaliyetin bir organizasyon içerisinde sürekli olarak kazanç elde etme saiki ile yapılması amaçlanmaktadır. Mezkur Kanun’un 75. Maddesinde sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş ve 7 no’lu bentte mevduat faizlerinin (bankalara, bankerlere, tasarruf sandıklarına, tevdiat kabul eden diğer müesseselere yatırılan vadeli, vadesiz paralara ödenen faizler ile bunlar dışında kalan kili ve kuruluşlardan devamlı olarak para toplam işi ile uğraşanlardan her ne şekil ve ad altında olursa olsun toplanan paralara sağladıkları gelirler ve menfaatler de mevduat faizi sayılır.) menkul sermaye iradı olduğuna yer verilmiştir. Devam eden 80. Maddede ise diğer kazanç ve iratlara yer verilmiş olup bu kazanç ve iratların nelerden ibaret olduğu tahdidi olarak sayılmış bulunmaktadır (T. C. Yasalar, 1961).
Vadesiz altın depo hesaplarının vergilendirilmesine ilişkin olarak, İstanbul Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığınca verilmiş olan 12.02.2009 tarihli ve 4635 sayılı mukteza metninde;
‘‘Bankanız tarafından gerçek kişilerin gram bazında hesaben altın alım veya satımı yapabilmelerini sağlayan vadesiz altın mevduat hesaplarının, bir kısmının veya tamamın TL olarak çekilmesi nedeniyle anapara tutarlarındaki TL cinsinden meydana gelen değer artış tutarlarının vergilendirilmesine ilişkin Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 67’nci maddesinde hüküm bulunmaması nedeniyle, değer artışları tutarlarının tevkifata tabi tutulmaması gerekmektedir.’’ Açıklamasına yer verilmiştir (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 2009).
Bu bağlamda banka hesap sahiplerinin vadesiz altın hesaplarındaki kazançlarının kur farkından ibaret olması, banka ödemesinin faiz sonucu oluşan parasal bir ödeme olarak değerlendirilmesinin mümkün olmaması hususu göz önünde bulundurulduğunda menkul sermaye iradı olarak değerlendirme yapılması olanaklı değildir.